İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Kazan, dibin kara! Benimki, senden kara!

Kazan, dibin kara! Benimki, senden kara!

Son günlerde siyasette seviye 12 Eylül öncesinden daha aşağı bir seviyeye düştü. Artık meclis genel kurulunda, meclis parti gruplarında iktidar ve muhalefet liderleri, bakan, parti yönetici ve milletvekilleri bir birlerine yaptıkları hakaretin boyutunu küfür etmeye seviyesine taşıdılar.

CHP Genel başkan yardımcısı ve Ardahan milletvekili Öztürk Yılmaz ve Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında başlayan ve iki parti yöneticilerinin müdahalesi ile büyüyen hakaretler, ithamlar, küfürlü tartışmalar beraberinde eski kirli çamaşırların ortaya dökülmesine sahne oldu.

 

Önce Öztürk Yılmaz kim?

ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezunu olan Yılmaz’ın 19 yıl üst seviyede bürokratlık geçmişi var. 1996 yılında girdiği Dışişleri Bakanlığında sırasıyla Balkanlar, AGİT, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya ( Daire Başkanı) Daireleri ile Başbakanlık Dışişleri Başdanışmanlığında (Daire Başkanı) olarak görevler yapmış. Yurtdışında ise, Bişkek Büyükelçiliği, Brezilya Büyükelçiliği ve Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği'nde(Müsteşar) olarak çalışmış. 2013 yılında Musul Başkonsolosu, 2015 yılında Tacikistan Büyükelçisi olarak görev yapmış. Büyükelçi olarak görevinden ayrılmış ve CHP Ardahan Milletvekili olarak TBMM 'ne girmiş.

CHP her seçimde mutlaka milletvekili zırhı altına almak, korumak, kollamak, geleceğini teminat altına almak üzere; bürokrat, ilim adamı, sendikacı, gazeteci, sanatçı, etnik kökenden temsilci vb. gruplardan kişileri milletvekili yapar.

Öztürk Yılmaz’da Musul başkonsolosluğu görevinde iken 11 Haziran 2014 tarihinde DEAŞ terör örgütünün konsolosluk baskınında rehin alınarak 101 gün DEAŞ tarafından tutulmuştu. Yılmaz konsolosluk baskınının kamuoyunda bilinmeyenlerine vakıftı, beklide bu nedenle CHP, Yılmaz’ı kanatları altına aldı.

TSK’nin Afrin’de “Zeytin Dalı” harekâtını ÖSO ile birlikte yürütmesi üzerinden Yılmaz ile Çavuşoğlu arasında başlayan tartışmalar her geçen gün şiddetini arttırarak büyüyor. Yılmaz hakkında geçmişe dönük Çavuşoğlu tarafından her gün yeni bir iddia ortaya atılıyor, ve ardından havuz medyasında bu dosyalar kamuoyuna servis ediliyor..

 

Öztürk Yılmaz’ın dosyaları;

Önce Yılmaz’ın 2014 yılında DEAŞ'lılar Musul Konsolosluğumuzu işgal ettiğinde,  DEAŞ'tan korkarak kendini muhasebeci Kenan olarak tanıttığı, konsoloslukta görevli özel harekât polisi A.Settar Yaşar'ı ise başkonsolos olarak gösterdiğine dair A.Settar Yaşar'ın ile havuz medyasından bir gazetede verdiği röportajı yayınlandı.

Bir başka havuz medyasına ait gazetede ise, Yılmaz’ın Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği'nde (Müsteşar) olarak çalışırken kadın personeli telefonla taciz edip, otel odasına çağırdığı gerekçesiyle, bu görevden alındığına dair bir haber yayınlandı.

Şimdi havuz medyasında Yılmaz ile ilgili yazılanlar, bakan Çavuşoğlu’nun “kısa bir dönem benim memurumdu, DEAŞ tarafından tarafından konsolosluk basıldığında ‘Başkonsolos ben değilim’ diyen bir korkak” dediği Öztürk Yılmaz’ın üslubu, söylemleri terbiye sınırlarının üzerinde, anlatılan taciz olayı doğru ise Yılmaz’ın durumu terbiyesizliği aşıyor, edepsizlik ve ahlaksızlık seviyesine çıkıyor çıkmasına da;

 

Yılmaz, Tacizci ve Korkak’tı da neden üst düzey görevlerle taltif edildi?

Yılmaz’ın korkaklıktan önce tacizciliği varmış, 2013’de personelini taciz ettiği için görevden alan, işine son vermeyen, AKP iktidarının AB Bakanlığı, aynı tacizci bürokratı Musul’a başkonsolos olarak atayan yine AKP’nin dışişleri bakanı. O gün sizin memurunuzken bir tacizciyi koruyarak başkonsoloslukla ödüllendiriyorsunuz.

Gelelim korkaklığa, Yılmaz başkonsolosunuz iken diğer rehineler ile birlikte DEAŞ’ tan kurtarıldıktan sonra kendisini (Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından) törenle karşılayıp kucakladınız kahraman ettiniz. O ilk günler Yılmaz’ın bu hareketi hakkında bilgi sahibi olmamış olabilirsiniz. Ancak olayla ilgili soruşturma neticesinde konuya vakıf olduğunuz muhakkak. Öyle ise böyle korkak bir bürokratı Tacikistan’a Büyükelçisi olarak neden atadınız? Çünkü o gün ben AKP’liyim, AKP iktidarının memuruyum diyordu. Bugün o kişi muhalif parti genel başkan yardımcısı ve milletvekili olunca kirli dosyasını açık ediyorsunuz?

Böyle çifte standart olmaz. Bu iş yıllarca evli olan çiftlerin anlaşmazlığa düştüğünde, ayrılık noktasına geldiğinde, geriye dönük olumsuzlukları ortaya dökmesine benzer bir durumdur.  

 

İbrahim Halil SİPAHİ

02.02.2018/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi