Ercan Ata: Şiirin Hayata Geri Dönmesi Gerekir
Ercan Ata: Şiirin Hayata Geri Dönmesi Gerekir
Röportaj: Ziya Gündüz
Eğitimci yazar Ercan Ata ile Çıra Edebiyat Yayınları arasında çıkan son şiir kitabı, “Sonra Akşam”ı ve şiir üzerine konuştuk. Ercan Ata, “Şiiri okumaktan ziyade anlamak zordur. Çaba, ceht ister” dedi.
Hocam öncelikle kitabın isminden başlayalım, neden Sonra Akşam?
Hayat çok hızlı bir şekilde geçiyor. Çocukluk, gençlik, orta yaşlılık derken bir de bakmışsınız ki akşam olmuş, yaşlanmaya başlamışsınız. Bu dosyadaki şiirleri yazmaya 2016 yılında başlamıştım. Yani yedi sekiz yıllık çalışmanın ürünü bu şiirler. ‘Sonra Akşam’daki şiirler, hayata 50’li yaşların bakış açısını yansıtıyor. Bu dönem, insanın kemale erdiği, olgunlaştığı, kendisi ve hayat hakkında daha sakin düşünmeye başladığı bir zaman dilimidir. Ve tabii hayatın anlamını daha iyi anlamaya başladığı yıllar.
Bunun ötesinde eserin ilk bölümünde akşam ve geceyle ilgili şiirler var. ‘Zaman ve ölüm’ kitapta üzerinde durulan temaların diğerleri. Hayatın değerini daha iyi anlamak için insanın yaşam ve ölüm üzerine de düşünmesi gerekiyor. Hülasa ‘Sonra Akşam’ ismi, eserin içeriğini ve temasını en iyi şekilde yansıttığı için seçildi.
“Sonra Akşam” şiir kitabınızda yer alan şiirler sizin şiir yolculuğunuzda nasıl bir yere sahip?
‘Sonra Akşam’, ‘Ten ve Gölge’den sonra yayınlanan ikinci ve son şiir kitabım. Bu dosyadaki şiirler, dergilerde yayınlandıktan sonra uzun süre bilgisayarımda/ masamda bekledi. İlk kitabımda yoğun olan aşk teması yavaş yavaş yerini başka konulara bıraktı. İnsan, hayatın kendisinin de şiire/aşka dâhil olduğunu zamanla anlıyor. Şiirlerimin okur için hayatı doğru anlamaya yönelik pusula işlevi görmesini umut ediyorum. İnsan yiyip içtiği şeyler kadar söylediklerinden de mesuldür. Umarım ki sözü güzel söylemişizdir.
Hocam, kitabınızda en çok hangi temalar öne çıkıyor ve bu temaları işlemek sizin için nasıl bir anlam taşıyor?
‘Sonra Akşam’daki temaları “hayat, zaman ve ölüm” diyerek üç sözcükte özetlemek mümkündür belki. İnsan, şiir ve edebiyatta ustalaştıkça daha az söyleyip daha fazla susmanın güzelliğini de idrak ediyor. Tabii, bu kavramları biraz açmak gerekiyor. Hayatın güzelliği, yaşamanın anlamı, zamanın faniliği, geçenler, kalanlar gibi.
Şiir konusunda ilham aldığımız bir kaynak var mı?
Şiir konusunda ilham aldığım en önemli kaynak hayatın kendisi. Yaşadıklarım, deneyimlerin, hissettiklerim. İkinci kaynak ise okuduğum şiir kitapları. Dergiler de şiirimi besleyen diğer kaynaklar. Fakat son yıllarda bazı dergilerde yazıyor olmama rağmen daha az dergi okuyabiliyorum. Okumalarımı daha çok kitaplar üzerinden yapıyorum. Tabii, olabildiğince dergi almaya devam ediyorum. Bunların ötesinde yenilgilerden, unutuşlardan, kaybedişlerden de gidilebiliyor şiire. Şiirin şaire nerede, ne zaman, ne şekilde geleceği çok belli değil aslında. Ama yine de balık avlayabilmek için oltanı hazırda tutmak gerekiyor. Yaşam felsefesi de önemli benim için.
Kitaptan bir şiirinizi bizimle paylaşır mısınız?
DURGUN ZAMAN
insanlar takvimlere göre
yaşamıyor artık,
sırtında dünyanın bütün yükü
eskiyor zamanla göğün mavisi bile…
kıştan bahara oradan son yaza
tüm mevsimler perişan!
uğultulu zamanların girdabından,
yarına ne kalır?
estetik gülüşler, sentetik bakışlar…
soyunuyor maktul rüyalara,
boynumda lepiska saçların
sanki yağlı bir urgan
bir intihar temrini bakışınız
delik deşik kalplerimizle yaşıyoruz hâlâ bu dünyada
derin bir yaranın yazgısında
kederli uğultusuyla insan
esmer yanlarım benim, büyük yenilgilerim
ürperiş anlarında elimizde kanayan güller
vakit geç, Kemal ve havarileri
yenilgiden dönerken
doğru gitse bari şu insanlık saati.
hep o eksik rüyanın yorumu,
kayıp canlar, ölü mevsimler…
içeride soğuk devinimi hançerin,
kanın akışı paslı damarda,
kalbimiz ölesiye kıpkırmızı
sonra yar sonrası duvar
Kitabınız ve şiir okuma konusunda neler söylemek istersiniz?
Kitaplar genelde çok uzun sürede yazılıyor. Ya da ben çok uzun sürede yazabiliyorum. Ancak bir kitap bu kadar zahmetle yazılmasına ve hazırlanmasına rağmen birkaç saatte, bilemedin birkaç günde okunup tüketilebiliyor. Şair ve yazar mesleki zorunluluklarının ve rutin işlerinin dışındaki tüm vakitlerini okumaya ve yazmaya hasretmek zorunda. Sanki içine bir şey kaçmış gibi, okumadan ve yazmadan yapamaz hâle geliyor bir süre sonra insan. Ancak bazen şairin/yazarın eserine atfettiği önem okurda makes bulmayabiliyor. Şiirin günümüzde maddi-manevi karşılığı pek yok. Bir avuç şiir sever var şunun şurasında. Sosyal medya ve diğer dijital platformlar insanların okuma tercihlerini de değiştirdi. Dahası -elbette bazıları hariç- çocuklar ve gençler de pek okumuyor artık. Şiiri okumaktan ziyade anlamak zordur. Çaba, ceht ister. Günümüz gençliği zora gelemiyor. Her şeyi kolay yoldan elde etmeye çalışıyor. Dolayısıyla zor olana, güç ve derinlikli çalışmalara talip değil çoğunluk. Dahası şairler bile diğerlerinin şiir kitaplarını okumuyorlar artık.
Şiirin hayata, topluma geri dönmesi gerekir. Bu dönüş nasıl ve hangi yollarla olacak ben de bilemiyorum. Ancak sosyal medyadan, sığ kitaplardan, ucuz romanlardan kurtularak nitelikli ve derinlikli eserlere yönelmenin vakti geldi de geçiyor bile.
Özelde ise Sonra Akşam’daki şiirlerin okurun iç dünyasına tatlı bir nefha olacağı onda güzel bir pencere açacağı hususunda oldukça iyimserim. İnşallah gerçek ve nitelikli okuyucularına bir an önce ulaşır ‘Sonra Akşam’.
Kısa da olsa diğer çalışmalarınızdan da bize söz eder misiniz?
Çok yönlü bir insanım. Edebi çalışmalarım sadece şiir yazmakla sınırlı değil. İkinci kitabım olan “Son Bisküvi” hikâye, üçüncü yayınlanan eserim “Boşluk Değil Hayat” ise deneme türünde. Son iki üç yıldır ağırlıklı olarak şiir üzerine çalışıyorum. İstanbul BirNokta dergisinde şiir üzerine eleştiri yazıları yazıyorum. Tabii bu çalışma birçok şairi veya yazarı bütünlüklü olarak eleştirel okumaları zorunlu kılıyor. Ali Ural, Ali Günvar, Ali Ayçil, Ali Günvar, Bülent Parlak, Bilal Can, Ethem Erdoğan, Mustafa Uçurum, Nurettin Durman, Şakir Kurtulmuş, Suavi Kemal Yazgıç, Sami Uluğ, Sıddık Ertaş” hakkında yazı yazdığım şairlerden bazılarıdır. Bu çalışmaların devamında günümüzün yaşayan şairlerini değerlendiren bir kitap yayınlamayı düşünüyorum. Günümüz şiirini özetleyen birkaç şiir antolojisi de hazırlayacağım. Bu antolojilerin bazılarını şair ve yazar Hayrettin Taylan’la birlikte hazırlayacağız. Sona başka kitaplar da gelecek tabii. Bu arada bir şiir kitabı daha yayınlanır diye umut ediyorum. Yapabilirsem birkaç çocuk kitabı yazmak isterim. 2026’dan itibaren ise- eğer ömrümüz varsa ve Allah’ın izniyle- hikâye ve roman üzerine çalışmayı tasarlıyorum. Bu süreçte Rus klasiklerini ve Dünya edebiyatının seçkin örneklerini daha yoğun biçimde okumak isterim. Nasip olursa uzun hikâyeler veya kısa romanlar yazarım büyük ihtimalle. Bakalım zaman rüzgârı bizi nereye götürecek? Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Ercan Ata kimdir?
Âdemoğullarından sıradan bir insan. Fakir. Uzatmalı şair ve yazar. Gerçeği arayan ve hayallerinin peşinde koşan birisi. Okumaya âşık, yazmaya tutkulu. Kaybedenler kulübünün üyesi. Öğretmen. Eş ve baba vesaire…
İşe yarayacaksa kısa özgeçmişim şöyledir:
“1973 yılında Edirne’de doğdu. Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden 1995 yılında mezun oldu. Evli ve iki çocuk babasıdır. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir proje okulunda, Türkçe öğretmeni olarak çalışmaktadır. Şair, -uzun yıllardır- İstanbul’da yaşamaktadır.
Eserleri “Yedi İklim, Dergâh, Temmuz, Ayna ve İnsan, Temrin, telmih, Mağaradakiler vb.” dergilerinde yayımlandı. Hâlihazırda şiir, öykü, deneme ve röportajları “İstanbul BirNokta, Hece, Dil ve Edebiyat, Olağan Şiir, Barbar, Hayal Bilgisi…” dergilerinde yayınlanmaya devam etmektedir. İstabul BirNokta dergisinde düzenli olarak günümüz şiir kitaplarını ve şairlerini değerlendiren eleştirel- deneme yazılarına devam etmektedir.
1993’te Cahit Zarifoğlu Şiir Birinciliği, 1995’te Altın Koza Dadaloğlu (Altın Koza Film Festivalinde şiir dalında) Özel Ödüllerini aldı. “Atlılar” dergisi tarafından en iyiler –şiir dalında- arasında gösterildi Şiirleri 2015 yılında “Ten ve Gölge” ismiyle kitaplaştı. Son Bisküvi adlı öykü kitabı da, Ötüken Neşriyat tarafından Kasım 2016’da yayımlandı. Yazar, Son Bisküvi kitabıyla Hayal Bilgisi dergisi, 2017 Öykü Ödülüne layık görüldü. İstanbul’da yaşamaya ve yazmaya devam etmektedir. Düşünsel denemelerin toplamı olan Boşluk Değil Hayat ise 2022’de yayınlandı.”
Kaynak:Adanapost
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.