Mahmut Eraslan: Hoca mı bakan mı haklı?
İhsan Şenocak'ın konuşmasında dikkat çeken bölüm;
“Kızın şu sokaktan geçip de okula pantolonla giderken yüreğin parçalanıyor mu senin? 18 yaşında kaşını aldıran kızın üniversiteye o halde giderken, yüreğin parçalanmıyorsa vallahi kıyamet günü cehennem seni parçalayacak.”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın
"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde yaptığı açıklama “Pantolon giyen kız çocuğu okula giderse, o baba şöyle olur” gibi şeyler duyuyoruz bazen. İnanın bu beni herkesten daha fazla yaralıyor. Dinimizde, 'İlim Çin'de de olsa alınız' denirken, bir din adamının dini referans göstererek, kadınlar evde otursun, kadınlar şunu giymesin, bunu yapmasın demesi kabul edilemez. O tür hocalara itibar edilmemesi gerektiğini düşünüyorum."
Kim doğru kim yanlış yapıyor?
Her ikisinin de doğruları ve yanlışları var fakat ben maalesef İhsan Hoca’nın da Sayın Bakan’ında ortak yanlışlarına dikkatinizi çekmek istiyorum çünkü bu sorun onlarla sınırlı değil, toplum olarak yaşadığımız ortak sorunumuz “üslup” diye düşünüyorum.
Peygamberimizin davetçilere ve hatiplere “muhatabınızın seviyesine göre konuşun” uyarısına rağmen toplumun geneline hitap ederken bu konuda sıkça bu ve benzeri hatalara düşüyoruz.
İhsan Hoca’nın konuşmasına tepki veren Sayın Bakan, aynı hatayı yapıyor, bu tür hocalara itibar etmeyin diyerek sorunun büyümesine katkı vermiş oluyor bilerek veya bilmeyerek..
Yaşanan FETÖ faciasının ardından cemaatlere karşı yürütülen itibarsızlaştırma çabalarına, maksadı bu olmasa bile, bu tür hocalara itibar etmeyin, diyerek katkı vermiş oluyor mu?
Bu konuşmaya bir hanım bakan değil de Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’na atanan Prof. Dr. Huriye Martı cevap vermiş olsaydı, daha isabetli olmaz mıydı?
Daha öncede ifade ettiğim gibi, sorun bir hoca ve bir bakanın tartışması veya takışması değil, sorun toplumsal ve üslup sorunu..
Her konuyu uzman edasıyla yorumlayan ve bunu maalesef kamuoyu önünde, sosyal medyada yapan kim olursa olsun, ne kendilerine ne de bu topluma iyilik yapmıyor.
Ekranlarda kamuoyu önünde tartışan siyasetçiler ve hocalar bu güne kadar verimli ve çözüme yönelik bir uzlaşı sağlayamadığı gibi insanları gruplaşmaya götürdü, karşı karşıya getirdi.
Şunu söylemiyorum, insanlar tartışmasın, konuşmasın, yorum yapmasın, fikirlerini paylaşmasın bunların tümü olmalı ama herkes kendi alanında konuşmalı, usturuplu ve saygılı bir biçimde haddini bilerek, kul hakkına riayet ederek..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.