Olmasaydı; Olmazdık/Olurduk Polemiği,
Üzerinde çok konuşulan ve polemik konusu olan iki söz ?Olmasaydı olmazdık.? Buna karşılık olarak da ortaya atılan karşı bir görüş olan ?Olmasaydı da olurduk.? Sözü. Burada söz konu olan ?Olmasaydı? diye bahse konu olan kişi Kurtuluş savaşının önderi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK?tür.
10 Kasım'da Türkiye'nin dört bir yanında Atatürk'ün ölüm yıldönümü anılırken Sancaktar Dergisi, Akit'in arka sayfasına "Olmasaydın da olurduk" yazılı bir ilan verdi.
Tepkilere neden olan bu ilan sosyal medyada da ortalığı karıştırdı.
Sancaktar Dergisi'nin kurucularından Eyüp Gökhan Özekin, Neden böyle bir ilan verdiniz? Sorusuna; ?Geçen sene Koç Grubu bütün gazetelere "Olmasaydın olmazdık" diye bir ilan verdi. Bu İslami olarak da bilimsel olarak da sakıncalı bir ifade bana göre. Biz de hiçbir hakaret içermeyen, fıkhen doğru olmasına dikkat ettiğimiz bu ifadeyle ilan verdik. İslam?a göre Mustafa Kemal olmasaydı biz olur muyduk? Olurduk. Bilimsel olarak da öyle mi? Öyle. Biz de Koç'un reklamlarına nazire yapan, doğruluğuna inandığımız bu ilanı hazırladık.? Diyor.
Lider ya da Önder, mensup olduğu halkı yönetmek için, sorumluluk sahibi, sezgi, zekâ ve bilgiye dayalı karar alma ve uygulama vasfı taşıyan kişiye denir. Lider; elindeki gücü yetkiyi kullanabilme kapasitesine bağlı olarak, çevresini etkileyen kişidir. Gerektiğinde aldığı zor kararların ve sonuçlarının ardında durmasını bilir.
Lider, gerektiğinde ekibi ile istişare etmek sureti ile aldığı bilgilerle akıl birliğini oluşturur.. Bu nedenle çevresine danışır ancak son kararı hep kendisi verir, şüphesiz tüm sorumluluğu alarak...
Hareket halindeki bir aracın belli bir istikamete doğru götüren tekerlerin hareketinin merkezi direksiyondur. Aracın tayin edilen doğru istikamete selametle ulaşabilmesini sağlayan da, direksiyon hâkimiyetini elinde bulunduran sürücü yani şoförüdür. Belli bir eğitim alarak sürücü ehliyetine sahip olan her kişi direksiyon başına geçse de gerçek anlamda bir şoför olma özelliğine sahip olamayabilir. İyi bir Şoför olmak için deneyim, dikkat, sorumluluk hissi ve tam profesyonellik gerektirir.
Futbol 11 kişi ile oynanan bir takım oyunudur. Oyuncuların saha içerisinde kendi bireysel çabaları ile futbol oynamaları istenilen sonucu asla getiremez. Kazanabilmek için mutlaka belli bir oyun düzenine ve taktiksel yardıma ihtiyaçları vardır. Bunun için müsabaka öncesi hazırlık evresinde ve müsabaka sırasında saha kenarında bir Antrenör?e ihtiyaç vardır. Takımın başarılı olması için oyuncu kabiliyetinin yanı sıra Antrenör?ün bilgi beceri ve taktiksel yönlendirmesi çok önemlidir. Dünyada ve ülkemizde zaman zaman sıradan takımların iyi bir taktiksel yönlendirme ile çok güçlü ve favori takımlar karşısında kazandığını görmekteyiz.
Tarihimize baktığımızda da sayıca ve donanımları bakımından üstün olan ordulara karşı kazandığımız çok büyük zaferler var iken, Komuta yetersizliği nedeni ile yaşadığımız mağlubiyetlerde vardır. Bunun son örneği ise, Birinci Dünya savaşı kapsamında 22 Aralık 1914 ve 15 Ocak 1915 tarihleri arasında. Enver Paşa komutasındaki üçüncü ordunun, Doğu cephesinde Osmanlı Rus savaşında Enver Paşa?nın 150 bin kişilik orduyu yetersiz teçhizat ile Allahu Ekber dağlarına sürmesi ile 90 bin askerin donarak can vermesine sebep oluşu, bunun üzerine de orduyu bırakarak İstanbul?a kaçışıdır.
Tarih boyunca İstanbul birçok devlet adamı, saltanat sahibi ve komutan için cazip bir şehir olmuş, bu şehre sahip olma arzusu ile seferler düzenlenmiştir. İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sas)?in ?Konstantinopolis elbet bir gün feth olunacaktır, onu fetheden kumandan ne büyük kumandan,. Fetheden asker ne kadar güzel askerdir.? Hadis-iŞerifine mazhar olmak isteyen sahabe ve Türk komutanlar içinde cazibesini arttırmış. Sekiz asır boyunca onlarca sefer düzenlenmesine rağmen 1453?de Aklıve teknik donanımı ile stratejisini birleştiren Fatih Sultan Mehmet Han?a nasip olmuştur fetih.
Şimdi gelelim Atatürk olmasaydı? Kurtuluş savaşı olur muydu?, Atatürk?ün yerinde başka bir komutan veya lider olsa Kurtuluş savaşı kazanılabilinir miydi? Kurtuluş savaşı kazanılınca saltanat mı devam ederdi? Yoksa yine Cumhuriyet kurulur muydu? Sınırlarımız bu günkü halinde mi olurdu? Yoksa daha fazla veya bir kısmını daha da kaybeder miydik? Bu tür soruları çoğaltarak sormak mümkün ve bu sorulara birkaç türlü cevap vermekte mümkündür.
90 Yıl sonra bunları konuşmanın da tartışmanın da mantığı olmadığına inanıyorum. Sonuçta bir kurtuluş savaşıvermiş miyiz? Ve bunu kazanmış mıyız? Milletin kahır-ekseriyeti bundan memnun ve emeği geçenler için minnettar mı? Ortada bir başarı var mı? Bu başarıelbette herkesin ortak başarısıdır. Ancak başarının kazanılmasında liderin, önderin akıl, strateji kararlılık ve dirayetinin önemi büyüktür. Bir milletin kaderine yön veren ve onun makûs kaderini değiştiren lider ve önder olmak herkese nasip olacak bir yeti değildir.
Bu millet düşen görev bundan sonra bu ülkeye nasıl sahip çıkabilirimden başka hiçbir şey olmamalıdır.
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı-Yazar
12.12.2013/adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.