İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Sabri Ülker İle

Sabri Ülker İle

Bir Hatıra

İrfan Küçükköy

Sabri Ülker İle

1 ocak 1980 günü, Şer'iyye Sicilleri Arşivi Uzmanlığında yeniden resmi göreve başladım. Bir ay kadar geçti. Bir memur arkadaş kardeşinin Ülkerde çalışırken protestolara katıldığı için görevden atıldığını, işsiz kaldığını, Müftünün ricası ile görüşme yapacağını, benim de bulunmamı rica etti. Kabul ettim. Birlikte fabrikaya gittik. Bizi hemen odasına aldılar. Selamdan, Müftünün selamını ilettikten sonra arkadaş konuyu anlattı. Sabri Ülker adını soyadını sordu. Arkadaş söyledi, hemen hatırladı. Onu tekrar işe almam hiç mümkün değil, dedi. Arkadaş "kardeşim hafız" dedi. Sabri Ülker "Hafız da çalıştığı fabrikayı niye yıkmaya çalıştı" dedi. Sonra olayı anlatmaya başladı.

(12 Eylül öncesi idi. Gösteriler kırıla gidiyordu. Göstericiler Fabrikaları yakıp yıkıyorlardı.)

"İşçiler boykot kararı almışlar. Üç gün var. Anladım ki tedbir almam lazım. Almannya'dan yeni fabrika almıştım. Ankara'dan da yeni yer almıştım, oraya kuracaktım. Hemen Program değişikliği yaptım. İstanbul'daki fabrikayı Ankara'ya taşımaya karar verdim.

Bütün işçilere beş gün ücretli izin verdim. Gece bekçilerini de izne gönderdim. Amele pazarından işçiler ve sanayiden ustalar buldum. Fabrikayı söktürdüm. Piyasadan bulduğum kamyonlara yüklettim. Önemli bölümleri Ankara'ya gönderdim. Fabrikayı taşıyıp kurdurdum.

Pazartesi boykot günü. İşçiler ve boykotçular, Üniversiteden solcu öğrenciler geldiler. Ellerinde levyeler yıkım Aletleri.

Fabrikanın olmadığını görünce şaşırdılar. Ellerinde ki aletlerle sağı solu dağıttılar, yıktılar..

Ben bütün işçilere on beş gün izin verdim. Yeni Fabrikalar getirildi. Yerleştirip işletmeye hazır hale getirdim. İşçileri tek tek gözden geçirdim. Olaylara katılanların hepsinin işlerine son verdim. Tazminatlarını ödedim. Ben ne sıkıntı çektim. Bir daha onlara iş verip aynı sıkıntıları yaşamak istemem" dedi.

Sohbet hayli gelişmişti. Birkaç defa çay içtik. Ondan önemli ekonomik konular da dinledik. İş büyüdükçe problemlerin büyüdüğünü anlattı. Vergi yükünün büyüklüğünü anlattı. Vergilerin gelirlerin % 60'ını aştığını anlattı. %40 ile hem işletmemin yürütülmesinin, hem de geliştirilmesinin zorluğunu anlattı. Devlet birinci ortak, Biz ikinci ortağız dedi. Sosyalist ülkelerde bile bu kadar verginin olmadığını söyledi.

Yugoslavya'dan nasıl geldiğini, işi ilk defa patronundan küçük bir atölye olarak devir alıp nasıl büyüttüğünü anlattı.

Yanından ayrıldığımda işe dört elle sarılmanın, acil karar vermenin, işin kompedanı olmanın, iş ile bütünleşmenin önemini anladım. Bizim sağ cephedeki liderlerin, önderlerin, "ekabir bezme geç gelir mantığı"nın yanlış olduğu kanaatimi pekiştirdim. İşe sahiplenmenin önemini kavradım .

"Büyük Dava Adamları" kitabımda bu konuya geniş yer verdim.

Vefatının onuncu yılında rahmetle anıyorum. Allah, Ahiret yurdunu Cennet eylesin .

*******

*******

BİR EK

Bu yazıya ulaşmamı Bilal Sürgeç arkadaşım sağladı. Teşekkür ederim.

Mustafa Özel'den (Özet)

Sabri Ülker Bey'den öğrendiğim üç kısa dersi birer darbımesel havasında özetlemek istiyorum:

1-Tekkeyi bekleyen çorbayı içer. Bunu mistik bağlamda söylemiyorum. Sabri Bey sık sık şöyle derdi: "İşinize odaklanın; başka işlerin cazibesi sizi ayartmasın.

Odaklanma, Sabri Ülker için temel bir değer; adeta bir erdemdi. 1993 yılında, Ülker henüz kek işine girmiş değildi. Bir Amerikan firmasıyla lisans anlaşması yapmak için aylar süren görüşmeler yapmış, fakat şirketi Türkiye pazarı için makul bir fiyata razı edememiştik. Bir ara Sabri Bey, benim tahmin ve tahammül edemeyeceğim kadar yüksek bir bedele bile evet der gibi olunca, dayanamayarak: "Efendim, biz Ülker'de bunlardan daha iyi kek yaparız. Niçin bu kadar yüksek bir bedel ödeyelim?" deyivermiştim. Cevabı bilgeceydi: "Doğru. Biz istersek bunlardan daha iyi kek yapabiliriz. Fakat kekle uğraşınca, bisküvi yapmayı unuturuz!"

2-Dürüst Ol, İki Yakada Da Kazan

Dünya ve ahiret ayırımı her halde sınırlı zihin gücümüzün eseridir. Normalde, iki değil bir hayatımız vardır. Dünya hayatı dediğimiz dönem, kısa süreli bir geçişten ibaret.

sonra, ülkede temel meta fiyatları sık sık yükselmekte, dolayısıyla sanayiciler de ürünlerine boyuna zam yapmaktadır. 27 Mayıs darbesinden birkaç ay önce, her nasılsa çok yükselen un fiyatı hükümet kararıyla geri çekilmiş, dolayısıyla elinde unlu mamül bulunanlar zarara uğramışlar. Sabri Ülker, bütün toptancılarına kendi el yazısıyla birer mektup gönderip, ellerindeki bisküvi miktarlarını bildirmelerini istemiş. Mevcut stoğu tespit ettikten sonra, eski (yüksek) bisküvi fiyatıyla yeni (düşük) fiyat arasındaki farkı hesaplamış ve bu farkı her bir toptancının bir sonraki siparişinden düşmüş. Böylece toptancılar, kendileri için önemli olabilecek bir zarardan kurtulmuşlar.

3-Başarı, iyi planlama ile inatçı uygulamanın çocuğudur. Ülker grubu on yılda yaklaşık on misli büyüdü. Genelde, ana odaktan fazla sapma olmadan gerçekleşti bu büyüme. Arada bir (otomotiv gibi) bazı alakasız sektörlere girildiyse de, çabuk dönüldü. ("Zararın neresinden dönseniz kârdır!") Bu büyüleyici gelişme tesadüf veya şans eseri değildir.

Planlamayı etkili uygulama takip etmelidir.

MUSTAFA ÖZEL

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi