Sarıkamış Gazisi ile Hasbihalim
Çocukluğumda bir komşumuz Gazi Dede vardı. İki tarafa yalpa yaparak yürürdü. Babam evimizi yaptığımız evin arsasını onlardan almıştı. Soyadı “Gücüyener” idi evinin bahçe kapısının önünde sandalyeye oturur, gelen geçeni seyrederdi. İyi giyimli bir dede idi. Gazi diye duyduğum için konuşmak istiyordum. Onüç ondört yaşlarında idim. Yanına doğru çekine çekine yaklaşınca bana doğru yöneldi. “Sen Küçükköylü Mehmet’in oğlu musun?” dedi. “evet” dedim. Ben hemen sordum “Siz iki tarafa yalpa yaparak yürüyorsunuz, niye”dedim. Biraz da duymuştum. Ağzından dinlemek istedim. “Ben Sarıkamış gazisiyim” dedi ve ardından anlat maya devam etti. “Sarıkamış savaşında cephede idim. Komutandan emir geldi. Her takım iyice yaklaşacaklar. Battaniyelerin, çulların altına girecekler, birbirlerini ısıtacaklar” Sıhhıye onbaşısı idim. O gece sabaha kadar koşturdum. Gün boyu yol almıştık. Soğuğun yanında yorgunluk da vardı. Hatta açlık da vardı. Susuzluk da vardı. Yerlerde hafif kar var idi. Az zaman sonra ölmek üzere askerlerden sıhhıye çadırına haberler gelmeye başladı. Koştuk ama ölen ölene. Biz sıhıyye idik sabaha kadar koşturduk. Ondan sağ kaldık. Askerlere sabaha kadar yatmayın, hareket edin deselerdi, daha az ölüm olurdu. Benim ayakkabımın içinde ayak parmaklarım donmuş. Daha sonra parmaklarım döküldü. Onun için böyle yürüyorum” dedi. Sarıkamış Destanı milletimize hayırlı olsun. Allah, bütün Sarıkamış şehit ve gazilerine rahmet eylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.