Tabipler Birliği Ya Da "Yaratmak" Üzerine Bir Tahlil..
Facebook’ta bir flaş levha yayımlamış ve demiştim ki: “BAŞARAMADINIZ!.. İNGİLİZ MAYASIYLA YOĞRULMUŞ 15 MİLYON GENÇ YARATTINIZ; AMA 65 MİLYON İMALAT HATASI İMANLI GENÇ ÇIKTI KARŞINIZA!.”
Bu serlevhaya bazı dostlarımız itiraz ettiler!.. İtiraz eden sevgili dostlarımızdan bir kısmı, buradaki “İRONİ”yi anlayamamışlardı, itirazları bundan kaynaklanıyordu. Bir kısım sevgili dostumuz da burada kullandığımız “YARATMAK” fiiline takılmış ve “Yaratmak, ancak Allah için kullanılabilir; bu yanlış bir paylaşım!..” diye itirazda bulunmuştu. Bunun üzerine, “YARATMAK” konusunda bir tahlil yapmak, üzerimize vacip oldu…
Sevgili kardeşlerim, "yaratmak" fiilinin sadece Allah'a mahsus olduğu bilgisi, Müslümanlar arasında ne yazık ki, yanlış, daha doğrusu "eksik" anlaşılmaktadır. DOĞRUSU ŞUDUR: "Yoktan yaratmak" sıfatı, sadece Allah'a mahsustur. Allah, Yoktan var ettiği insana, kendi sıfatlarından cüz'i parçalar vermiştir.
Örneğin, insanda "merhamet, adalet..." sıfatları vardır; bu sıfatlar ona Allah tarafından verilmiştir. Ne var ki, "merhametlilerin en merhametlisi", ancak Allah'tır. Şimdi benim elime şu Tabipler Birliği mensuplarını verseler, onlara hiç merhamet etmem; onları ömür boyu ışığa, temiz havaya hasret bırakırım!.. Ya da bana hemen her gün Lutçu videolar gönderip beni taciz edenleri bana bıraksalar, kafalarını taşla ezerim!.. Ama Allah, onları durmadan rızıklandırıyor... Yukarıda saydıklarım, belki de bizden çok çok daha fazla rızıklandırılıyor, rahat bir yaşam sürüyor; çoğunun bir eli yağda, bir eli balda!.. Diğer tarafta, yürekleri vatan millet, din iman… aşkıyla çarpan, gözyaşını sel edip akıtan; namus, iffet, haya denince içi ürperen nice insan var ki, aç sefil perişan gezmektedir. Bana sorsanız, burada bir adaletsizlik var derim!.. Nimet dağılımını tam tersine çeviririm!..
Ben, sokakta gördüğüm aç bir köpeğe, kendim de açken, elimdeki sosisli sandviçi veriyorsam, demek ki, bende "merhamet" vardır; ama bu sıfat bana Allah tarafından, onun "merhamet" sıfatından verilmiş çok cüz'i bir parçadan kaynaklanmaktadır. Allah ise, sonsuz merhamet sahibi olduğu için, bu vatansız tabipleri de bu Lutçu yaratıkları da bu dünyada hadsiz hesapsız rızıklandırıyor. Adaleti ise, öbür âlemde tecelli edecek, bunları en ağır bir ceza ile cezalandıracaktır.
Allah, "yaratma" sıfatından çok cüz'i bir parça insana vermiştir; ancak, insandaki "yaratma", yoktan var etme değil, var olanları, Allah'ın yoktan yaratıp var ettiklerini kullanma yoluyla yaptığı yaratmadır. Mesela, bir ustanın, Allah'ın yoktan var ettiği materyalları kullanarak bir sanat eseri meydana getirmesi, bir yaratmadır; ama yoktan var etme değildir. Bu nedenledir ki, "yaratma" sözcüğü, insan eserleri için de kullanılabilir; ama yoktan yaratma, ancak Allah için kullanılabilecek bir sıfattır. ŞÜPHESİZ Kİ, EN İYİSİNİ ALLAH BİLİR!..
Şimdi gel gelelim bu Cumhuriyet’in yarattığı “on beş milyon” yaratığa!.. Evet, İngiliz patentli maya kullanılarak Lozan’da on beş milyon genç yarattınız!… Kendi dinine, kendi imanına, kendi medeniyetine, kendi milli değerlerine yabancı, hatta düşman, on beş milyon genç yarattınız!.. Bakın işte eserleriniz, birer birer arz – ı endam ediyorlar!..
Afrin operasyonu başladığı andan itibaren, sosyal medyada inanılmaz şeyler yaşanmaktadır!.. “İnanılmaz” dedimse, sözün gelişi; yoksa biz bu mayası bozukları çok iyi biliyor, çok iyi tanıyoruz!..
Güzel ülkemde, ne kadar sözüm ona solcu, GEZİ’ci, ne kadar dinsiz imansız Marksist, ne kadar İslam ve Müslüman düşmanı, kendine “BEYAZ TÜRK” adını takmış “SABETAYİST”, ve de kendini “İYİ” diye niteleyen ne kadar beyni uyuşturulmuş gafil, hain … varsa, bu operasyonu itibarsızlaştırmak, Türkiye’yi dışarıya karşı şikayet edip savaş suçlusu ilan ettirip mahkum ettirmek için, dört koldan saldırıya geçti. İşte bunlar, o on beş milyonun içindeki yaratıklar…
Erinmedim, Facebook’ta beni takip eden ve kendisini bu on beş milyonun içinde görenleri ve onları takip eden diğerlerinin sayfalarını saatlerce dolaştım… İstisnasız hemen hepsi, birer barış güvercini kesilivermiş!.. Afrin operasyonunu itibarsızlaştırmak, küçültmek, yozlaştırmak… için, ellerinden geleni arkalarına bırakmıyorlar… Hakkını teslim etmek gerek, bazıları da gündem saptırma peşindeler… Hep “amalı, fakatlı, lakinli..” paylaşımlar…
Milletimiz bir beka sorunu ile karşı karşıya iken, on bin kilometre öteden gelip sınırlarımıza beş bin tır silah yığıp otuz bin kişilik, yüz bin kişilik ordular kuran, ne kadar hain varsa toplayıp üzerimize salan büyük şeytan, büyük terörist ABD’ye tek kelime laf söylemeyen 170 âdi yaratık, bir bildiri yayımlayarak, bize, “İÇİMİZDE ABD'Yİ ABD'LİDEN ÇOK SEVEN NE KADAR ÇOK VATANSEVMEZ YARATIK VAR!..” dedirtmiştir. Bunlar, istisnasız, o on beş milyonun içindekilerdir!..
Masum polislerimiz yataklarında şehit edilirken, Necmettin öğretmen, Aybüke öğretmen şehit edilirken; Diyarbakır sokakları hendeklerle köstebek yuvasına çevrilirken, küçücük kızlar, çocuklar ana babalarından zorla kopartılıp dağa terörist olmaya götürülürken… çıtı çıkmayan Tabipler Birliği denilen o on beş milyonun içindeki tuzu kuru, memleketin kaymağını yiyen yaratıklar, Afrin operasyonu ile bu alçak terör örgütünün kafasına balyoz olup inen şanlı ordumuz, sanki kendi kafalarına iniyormuş gibi, bir bildiri yayımlayıp “BARIŞ” istiyor!.. Allah’ım, aklımıza mukayyet ol!..
Bu milletin parlamentosuna girmiş, bu milletin dişinden tırnağından kesilen vergilerden maaş alan bir yığın yaratık var!.. Dün kendilerine zeytin dalı uzatan eli ısıran, Diyarbakır’ı köstebek yuvasına çeviren, şehri yakıp yıkan mahlukların destekçileri ve onları arkadaş ilan eden öteki hainler, otuz beş yıldır barışı, kardeşliği hatırlamazken, birden barış havarisi kesiliverdiler…
Burada bir çift söz de, çözüm sürecine laf sayan, “Dün siz değil miydiniz Şiwan Perwer ile, falanca PKK lideri ile kol kola olan, onları karşılayan, ağırlayan?!..” diyerek bu vesile ile bel altından vurmaya çalışan gafillere, aptallara!.. İşte şimdi, o proje sayesinde, bu gün çıkıp barış havarisi kesilen alçaklara hadlerini bildirme imkanı elde ediyoruz… O gün o proje bu alçaklara sunulmamış olunsaydı, uluslararası arenada bizi haksız, suçlu gösterme imkanına sahip olacaklardı. O alçaklar, o zaman kendilerine uzatılan barış elini ısırıp zeytin dalını yiyip eşeklik ettiler; bize de bugün o eşeklerin sırtına binip kıçlarına tankların namlusunu dayama fırsatı verdiler…
Siz hiç tasavvur edebiliyor musunuz ki, İngiliz Parlamentosu’nda biri çıksın da “Faşist İngiltere, diktatör Kraliçe!..” deme cesareti göstersin!.. Adamı orada infaz etmezlerse, oyarlar!.. Ya da, İngiltere bir terör örgütüne savaş ilan ettiğinde, İngiltere’deki bir STK’nın, kalkıp da bu savaşı itibarsızlaştırmak, dünyaya şikayet edip İngiltere’yi savaş suçlusu ilan ettirip mahkum ettirmek istediğini, bunun için bildiri yayımladığını hayal edebiliyor musunuz?!.. Bunlara İngiltere’de ışık yüzü gösterir, temiz hava aldırır, hapishanelerinde beslerler mi?!.. Asla!.. Asla!..
ZALİME MERHAMET, MAZLUMA ZULÜMDÜR, İHANETTİR!..
Peki, biz neden bu alçaklar sürüsüne hâlâ bu ülkede ışık yüzü gösteriyor, temiz hava aldırıyor, besliyoruz?!.. Bunları toptan Afrin’e, o çok sevdikleri teröristlerin yanına, onlarla birlikte savaşmaya, onlarla birlikte gebermeye yollasak olmaz mı?!.. Olmaaz!.. Neden?!.. E çünkü, bizde demokrasi var, hukuk var, söz hürriyeti var!.. Şimdi burada sormadan edemiyor insan!.. Peki kardeşim, bu ülkede, SAVAŞA GİDEN ASKERE KEÇİSİNİ KESİP YEMEK YAPAN YÖRÜK KADINI İLE, GEZİDE POLİS TAŞLAYIP AMBULANS YAKAN OROSPUNUN OYU BİR Mİ?!.. Ne yazık ki, pratikte öyle!.. O zaman, içine tüküreyim öyle demokrasinin!.. Demokrasi değil; buna DE ki “MOKrasi!..” Lokantasında etli pide yapıp sınır boylarına Mehmetçiğe yollayan Konyalı esnaf ile, Gezi’de ağaç deyince çıkan; ama vatan deyince çıkmayan LGBT’li, bilmem neli iblis suratlıların oyu bir mi?!.. Eh, pratikte bir!..
İşte bunların hepsi, sizin İngiliz mayası ile yarattığınız o on beş milyonun içindekiler!.. Allah bu millete acıdığı için, tarih boyu İslam’ın kılıcı, sancaktarı olmuş bu şerefli millete, imalat hatası, bir altmış beş milyon imanlı genç ihsan etti!.. Bana inanmıyor, itiraz ediyorsanız, işte meydan!.. Gidin seksen milyona bir bir sorup anket yapın!.. Bakalım kimler kendini o on beş milyonun içinde, kimler de o altmış beş milyonun içinde görüyor!.. HODRİ MEYDAN!..
Şimdi bu yazdıklarımdan dolayı, bana “Bölücülük yapıyorsun!..” diyen gafiller çıkabilir. Ne bölücülüğü kardeşim!.. SAFLAR BU GÜN NETLEŞMİŞTİR ARTIK!.. Ya devletinden, milletinden, dinin imanından yanasın, ya da karşısındasın!.. Korkunç bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğumuz bu günde, bu iş, “amasız, fakatsız, lakinsiz” böyledir. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!..
BAŞARAMADINIZ!..
BAŞARAMAYACAKSINIZ!..
ÇÜNKÜ, PLAN YAPANLARIN PLANINI BOZAN BİR GÜÇ VAR!..
İNANSANIZ DA, İNANMASANIZ DA!..
Selami Kaytancı
27.01.2018, Adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.