İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Ticaret Ahlakı,

Ticaret Ahlakı,

Değerli okurlar dün haftalık sebze meyve ihtiyacını temin etmek üzere gittiğim semt pazarında yaşadığım, aslına bakarsanız daha öncede birkaç kez dikkatimi çeken bir konudan bahsetmek istiyorum.

Pazarda limon satan genç pazarcı kardeşimize tezgâhından seçtiğim limonları tartması için poşeti uzattım elektronik teraziye limon olan poşeti koyması ile kaldırması bir oldu ve ?tamam abi bir kilo? dedi. Ancak tartarken gözüm terazide olduğu için bir kilodan az olduğunu fark ettim, sanırım fazla oldu diyerek tekrar tartmasını rica ettim. Bu isteğime bozuldu ve biraz sert şekilde tekrar teraziye koydu ve 930 gr. Olduğunu gördük. Genç pazarcı hemen tezgâhtan iki limon alarak poşete koydu, Genç pazarcıya eksik olmasının benim için önemli olmadığını fakat kendisi için çok önemli olduğu için tekrar tarttırdığımı söyleyerek, bunun kul hakkına girdiğini ve tartıya dikkat edilmesi gerektiğini açıkça ifade eden ?Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.? (Rahman suresi:9) ayetini hatırlattım.

Bu vesile ile daha önceden hazırladığım ancak gündem yoğunluğu nedeni ile bir türlü sizlerle paylaşamadığım ?Ticaret ahlakı? ile ilgili yazımı sizlerle paylaşmam için fırsat hasıl oldu.

Ticaret, beşeri hayatı idame ettirmek için ihtiyacımız olan başta gıda, giyim olmak üzere her türlü yaşamsal ve yaşamımızı kolaylaştıracak araç gereçlerin teminini sağlayan bir alış veriş sistemini teşkil eden bir olgudur.

Nitekim yüce dinimiz İslam, rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu haber vermiş ve meşru kazanç yollarını teşvik etmiştir. İnsanlar, ihtiyacı olan gıda maddelerini, giyim eşyasını ve günlük işlerinde kullanacağı aletleri, ticarethanelerden kolayca temin edebilmektedir. Tarlasından çıkardığı toprak mahsullerini ve fabrikasında ürettiği mamulleri ticarethanelerde pazarlama imkânı bulmaktadır.

Ticaretin taşıdığı önem açık bir şekilde görülmektedir. Ama esas üzerinde durulması, bilinmesi ve riayet edilmesi gereken şey, ?Ticaret Ahlakı?dır. Bir işte başarılı olmanın sırrı; ahde vefa, sözleşmeye sadakat, kâr?da kanaat ve imalatta dürüstlük gibi ahlak ölçülerine bağlı hareket etmekte gizlenmiştir. Kâr uğrunda utanmayı, menfaat temin edeceğim diye merhameti, servet yolunda şeref ve haysiyeti feda etmemelidir.

Ticaret, ne şekilde olursa olsun kazanç elde etme fikrine dayalı değildir. Kazancın helal olması ve ticaret ahlakının gerektirdiği bir dürüstlük içinde hareket edilmelidir. Alış veya satışımızda hürmeti ve kibarlığı elden bırakmamalıyız.

Ticaret hayatında başarılı olmanın altın kuralı, dürüst ve ahlaklı olmaktır. Ticaretinde doğru ve dürüst davranan kimsenin duası ve ibadeti makbul, yüzü ak, kazancı helaldir. Dünyada huzurlu, ahrette ise hesabı kolay olan kullardandır. O halde bu güzelliklere erişebilmek için hayatımızda, ticaretimizde ve kazancımızda doğruluk ve dürüstlüğü prensip edinip, meşru işlerde çalışmalı, helalinden kazanmalı ve haram işlerden uzak kalmalıyız.

Mala sürüm sağlamak için yemin etmemelidir. Satışa sunulan malın kusuru gizlenmemelidir. Bu durum, müşterinin aldanmasına ve zarara uğramasına sebep olur. Bu noktada, bizleri uyaran Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: ?Kim ayıbı (bulunan bir malı) o (kusuru)nu açıklamadan satarsa, Allah?ın daimi gazabı içinde kalır ve melekler durmadan ona lanet eder.?( Et-Terğib ve?t-Terhib, 3/361  )

Bir gün sevgili Peygamberimiz, buğday satan bir kimsenin yanından geçiyordu. Elini yığının içine soktu ve bir avuç buğday çıkardı. Yığının üstü kuru olduğu halde avucunun içindeki taneler yaştı. Peygamber (s.a.v.) mal sahibine bunun sebebini sorduğunda, yağmurdan ıslandığını söyledi. Peygamberimiz, ?İnsanların görebilmesi için onu açığa koymalı değil miydin?? buyurdu ve şöyle devam etti: ?(Bizi) aldatan, bizden değildir.?( Müslim, İman, 164 )

İslam dini, insana helal yoldan rızkını kazanmayı emrettiği gibi aynı şekilde şeytanın pis işlerinden olan haram lokmadan da uzak kalmasını emretmiştir.  Nitekim Allah?u Teala Kur?an-ı Kerim?de bu hususta şöyle buyurmaktadır: ?Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların (nimetlerin) helâl ve temiz olanlarından yiyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.?( Bakara Suresi:168   )

Ayrıca İslam dini, haksız kazanç temin etmenin başlıca yolları olan Faizi, Kumarı, şans oyunlarını, hırsızlığı, gaspı, rüşveti, ölçüde ve tartıda hileyi haram kılmıştır. Bu yollardan elde edilen geliri de değersiz ve hukuken korumasız mal kabul etmiştir. Bu kazanç yollarından uzak kalmak gerektiği gibi aynı zamanda kişi ticaretine ve kazancına yalanı, aldatmayı, yemini, eksik tartmayı, bozuk malı satmayı, Kısaca helal lokmaya zarar verecek her türlü gayr-i ahlaki ve gayr-i İslami işleri karıştırmamalıdır.

Ticaret ahlâkı denildiği zaman; dürüst, doğru ve güvenilir bir tacirde bulunması gereken ahlâki faziletler hatıra gelmelidir. Kazancın meşru olmasına dikkat, para kazanma arzusunun önünde olmalıdır. Elde edilecek "kâr"ın meşru olmasını, sermayemizi artırma hevesinin önünde tutmamalıdır. Haram malın azabı bulunduğunu, helâl kazancın hesabı olduğu hatırdan çıkarmamalıdır. Değişmez bir prensip haline gelen bu düşünce, ihtirası dizginleyen en kuvvetli ahlâkî müeyyidedir.

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

27.05.2014/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi