Tuna: Alın Kılıçdaroğlunuzu başınıza çalın!

Tuna: Alın Kılıçdaroğlunuzu başınıza çalın!

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Salih Tuna, bugünkü köşe yazısında CHP'nin yeni lideri Kılıçdaroğlu'nun konuşmasına ve sürece değiniyor.İŞTE TUNA'NIN...

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Salih Tuna, bugünkü köşe yazısında CHP'nin yeni lideri Kılıçdaroğlu'nun konuşmasına ve sürece değiniyor.

İŞTE TUNA'NIN YAZISI:

Alın Kılıçdaroğlunuzu başınıza çalın!

Baykal'a kaset "komplosu" ürün olarak Kılıçdaroğlu'nu verdi, ama kurultay konuşmasına bakılırsa, CHP'nin dişinin kovuğuna bile yetmedi.

Demek ki, değişim bakımından en az 5 kaset daha lazım ki, bir "şeye" benzesin.

Ne ki, kaset marifetiyle "değişim" her zaman doğrusal olmaz.

Dolayısıyla, 5'inci kasetin sonunda genel başkan Gürsel Tekin de olabilir, Önder Sav da!

Hulasa, kasetle gelen değişime fazla güven olmaz!

Mesela...

Oray Eğin, Ruhat Mengi ve Ahmet Hakan üçlüsünden biri CHP'ye genel başkan olmayı bugünden kafaya koysa, 125'inci kasette falan sonuç alma ihtimalleri var.

Gelgelelim Oray Eğin'in genel başkanı olduğu bir parti seçimlerde ne yapar, onu da "şimdiden" kestirmek mümkün değil.

Şimdiden söyleyeceğimiz bir şey var ama: Bu Kılıçdaroğlu'ndan maalesef bi numara olmaz!

En fazla çarşı pazara biraz hareket getirir, o kadar.

Biz böyle söylüyoruz ya, Kılıçdaroğlu yandaşları yine başlayacaklar; "Korktunuz mu efendiler!.." martavalına.

Bazen öyle "arabesk" tepki gösteriyorlar ki (en ufak eleştiri karşısında bile) "Madem Gandi Kemal'in başarılı olamayacağını söylüyorsunuz, sevinin işte..." diye kestirip atıyorlar.

O kadar nevrotik halleri var ki, Kılıçdaroğlu'nun doğru bulduğumuz bir hareketini alkışlarsak, "Vay vay vay! Dün kötüydü, şimdi iyi mi oldu?!.." diyecekler!

Nasıl bir tahammülsüzlük, nasıl bir sahiplenmedir bu, nasıl bir yandaşlıktır anlamadım gitti.

Uzun lafın kısası: "Gandi Kemal"e öyle bir heves ve heyecanla sarılmışlar ki, "Dokunmayın Şabanıma" der gibiler.

Tamam, dokunmayalım, hatta, "Alın başınıza çalın!.." falan diyelim de, "adamcağıza" yazık değil mi?

Belki bir iki eleştiriden istifade eder; en azından, hep sizin ağzınıza bakmamış olur.

Yahu sizin ağzınıza bakan hangi lider şimdiye değin gün yüzü gördü de, Kılıçdaroğlu da görsün!

Verdiniz coşkuyu, verdiniz coşkuyu da n'oldu?

Kongrede yaptığı konuşmayı gördünüz işte! O mütevazi, o çelebi, o içtenlikli adam ne hale geldi?!

"Yandaş medya"yı bitirecekmiş de, hesap soracakmış da bilmem ne!

"Recep Bey sulanmasın o işe..." şeklindeki üçüncü sınıf kabadayı ağızlarına ya ne demeli?

Yanlış anlaşılmasın herkesin aksine "Recep Bey" ifadesine takılmadım.

Ne de olsa yılların bürokratı; kimi alışkanlıklarını şappadak atmasını bekleyemeyiz.

Can Dündar'ın kongreden bir gün evvel sorduğu soruya verdiği cevap, bunun en komik göstergesiydi.

Bürokrat geçmişinin işleri bürokrasiye boğmasına neden olup olmayacağı hakkındaki soruyu, "Rahmetli Özal, Demirel, Recai Kutan da bürokrattı..." şeklinde son derece başarılı bir cevapla savuşturmuştu.

Lakin...

Hemen ardından, kongreden sonra, pazartesi günü ilk işiniz ne olacak sorusu gelince, bürokratlığı temayüz etmiş; odasının değişeceğinden, genel başkanlık odasının tefrişatından falan bahsetmişti.

Dikkat buyurun: İlk (politik) icraatı soruluyor, beyefendinin aklına oda tefrişatı geliyor!

Ne kadar kendini tutsa da, nihayetinde kendini ele veriyor demek ki!

Bu da bana köyümüzdeki bir adamın "hikayesini" hatırlattı. Hikaye dediysem, yanlış anlaşılmasın ayniyle vaki.

Adamcağız evlenmek istiyor ama kimse kızını vermiyormuş. Nasıl desem, biraz eksik akılmış.

Büyükleri son bir kez şanslarını denemek için devreye girmişler. "Hiç ağzını açmayacak, tek kelime konuşmayacaksın..." diye de sıkı sıkı tembihlemişler.

Adamcağız hiç konuşmayınca utangaç, dahası, aklı başında sanmışlar ve kızı vermişler.

Tam odadan çıkarken, konuşma boyunca duvardaki minzi (peynir) torbasına gözü takılan adamcağız kendini tutamamış, "Oradaki nedur; aynı (....)ğum..." demiş.

Uzun lafın kısası: Türk'ün Gandi'yle imtihanı zor geçecek gibi geliyor bana.

Başbakan, "kalpazan" ha!

"Recep Bey sulanmasın o işe..." ha!

Sayın Kılıçdaroğlu kusura bakma ama bu diller dil değil.

Yandaşın medya, bu kadar dolduruşa getirmesin seni.

Bugün "Gandi Kemal" diye yola koşarlar; yarın işlerine yaramayınca da "Tırt Kemal" derler, haberin ola!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler