İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

TÜRKİYE İÇİN ÇÖZÜLME, PKK İÇİN YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ

TÜRKİYE İÇİN ÇÖZÜLME, PKK İÇİN YENİDEN YAPILANMA SÜRECİ


 

21 Mart 2013 de terörist başı Öcalan?ın talimatı ile ilan edilen ateşkes, akabinde başlatılan barış ve çözüm süreci kapsamında. Terör örgütü PKK?nın K.Irak?a nasıl ve ne şekilde çekileceği, silahların bırakılıp, bırakılmayacağı tartışmaları arasında, silahlarını bırakmadan çekilmeye başlaması dahi, milletimizde bir nebzede olsa terörün sonlandırılması adına bir umut olarak görülmüştür.

Bir aydır ülke gündemi Gezi parkı meselesi ile meşgul edilirken, iktidar tarafından gezi parkı meselesinin çözüm sürecini baltalamak amacı ile bir provoke hareket olduğu iddia ediliyor. Öyle ki, AB den sorumlu Bakan Egemen Bağış daha da ileri giderek. Gezi parkı olaylarının bir takım emperyalist dış güçlerin çok daha önceden planlandığını iddia etmektedir. Gezi parkı olaylarının uzaması da çözümü iktidarın elinde iken neden bu kadar uzatıldığının cevabını verecek merci iktidar iken böyle bir iddia ortaya atmak abesle iştigaldir.

Gezi parkı meselesinin bu kadar uzatılması, ülkenin bir numaralı gündem  maddesi olarak sıcak tutulması 79 ilde yapılan protesto ve gösterilere sürekli dikkat çekilmesi kimlere yaramıştır. Çözüm süresi baltalanmış mıdır? Yoksa BDP?nin heyetinin İmralı?yı kapı komşu gibi ziyaretleri ile terörist başının talimatlarının PKK ve Kandile ulaştırılması, Diyarbakır?da Kürt kongresi yapılması, PKK?nın bölgede siyasi, askeri ve devlet yapılanması hazırlıklarının rahatça yapabilmesini mi sağlamış. Milletin bütün dikkati gezi parkı meselesine çekilirken bütün bunlar çözüm sürecini baltalamak şöyle dursun, ülkedeki çözülme sürecine girildiğinin milletimizin dikkatinden kaçırmaya yaramaktan başka bir şeye yaramamıştır.

Bu güne kadar bölücülük, Kürt halkı ve kendi çıkarları dışında hiçbir toplumsal hareket içerisinde yer almayan PKK ve BDP?nin Gezi parkı meselesinde diğer gruplarla beraber gezi parkı için eylem ve direniş birliği yapmasının altında yatanlar iyi analiz edilmelidir.

Önce MİT-İmralı görüşmeleri (Müzakere) arkasından İmralı-BDP heyetlerinin mutat hale gelen görüşmeleri ile başlatılan sözde barış ve çözüm süreci bu gün geldiğimiz noktada sözde Kürt sorununun çözümü olmaktan çıkmaya başlamış, bir çözülme sürecine girilmiştir. Milletimize dayatılan bu sözde barış ve çözüm süreci, bir yandan iktidar bir yandan ?Akil adamlar? diye adlandırılan bir grubun ülkeyi adım adım gezerek çözülmeyi, barış ve çözüm süreci gibi kabul milletimize ettirmeye çalışmaktalar. Bu sebepledir ki, BDP Milletvekillerinin PKK terör örgütü lideri ile yapmış oldukları görüşme tutanaklarının toplumun sinir uçlarını tetikleyebilecek masaya yatırılan konularda halkın tepkilerini ölçmek için basına sızdırılmış olması kuvvetle ihtimaldir. Bu nedenle basında yer alan tutanakların satır araları ?Sürecin? nereye doğru yol aldığını bakımından hatırlanmalıdır.

Her BDP ?İmralı görüşmeleri arkasından terörist başının istekleri ve talimatları bir bir muhataplarına ulaştırılıp, emri vaki şekilde bir an evvel yerine getirilmesi. Sözde çözüm sürecinde ikinci üçüncü aşamalara geçilmesinin sağlanması dikta edilirken ve iktidar ile kamuoyunun dikkati bu yönde meşgul edilirken bu arada PKK?nın yeniden bir yapılanma içerisine girdiği gözden kaçırılmaktadır.

Söz konusu tutanaklarda terörist başının mesajlarında ?Kürt Sorunu? ve ?Barış? geçiştirilirken, PKK ve Kandil?in geleceği ön plana çıkarılmış, asıl muhatap olması geren Kürt halkı ve temsilcileri yerine silahlı terör örgütü ve onun elebaşı gösterilmiştir. PKK 1984?ten itibaren silahlı propaganda amacıyla yıllarca öncelikle bölge halkını hedef almış ve bölgede Kürt kökenli vatandaşlarımıza yoğun şekilde terör ve baskı uygulamıştır. Bugün ise Kürt halkının iradesine silah zoru ile el koyan terörist başı ?Devlet? ile masadadır. Sözde barış eli uzatan Öcalan, hala silahlı terör örgütü mantığı ve ağzı konuşmaya devam etmektedir. Öcalan?ın önceliği Kürt halkı ve bölge değil, PKK?nın geleceğidir. Kendisi için çizdiği gelecek ise açıktır. Özgür kalacaktır.

Başlatılan ateşkes, barış ve çözüm süreci çerçevesinde terör örgütü PKK?nın silah bırakmadan K.Irak?a çekilmesi başlı başına bir muammadır. Bir ateşkes, barış var ise, silahlar teslim edilmeli, en azından elebaşlıları teslim olmalıdır. 30 yıldır 40 binden fazla insanımızın canına kasteden bir örgütün militanlarının elini kolunu sallayarak güle oynaya düğün bayram havasında çekilmesi inandırıcı değildir.

Oysa, Sayın Başbakan bu süreç başladığında PKK?nın silah bırakmasından ve Türkiye sınırları dışına çekilmesinden bahsediyordu. Ancak görünen odur ki; silah bırakmak Öcalan?ın gündeminde dahi yoktur. Öcalan?ın ?Ne PKK?nin sandığı, ne AKP?nin sandığı gibi bir çekilme olur.? ?Komisyonlar kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak? ?Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz? sözleri bunun kanıtıdır. Bırakın silah bırakmayı, Öcalan çekilme bölgesinde müteakip safha için örgütü yeniden toparlama ve tertipleme için stratejik hazırlık niyetinde olduğunu daha il görüşmeler sırasında ortaya koymuştur. Eğer her şey yolunda giderse daha önceki talepleri arasında bulunan ?Öz Savunma Kuvvetleri?nin yerel yönetimin silahlı gücünün çekirdeği olarak bölgeye geri dönecektir. Yani geçmişte K.Irakta Peşmergelerin yapılanması gibi. Diğer bir olasılık ise; işler sarpa sararsa masada duran ?50 bin kişiyle halk savaşı? tehdidinin gereği silahlı güç olarak dönmeleridir. Bu nedenle PKK?nın silah bırakması asla söz konusu değildir.

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi terör örgütü dağılmıyor, terörü bırakmıyor, üstelik eskisinden daha kolay şekilde yeni militanlarını Diyarbakır ve çevresinde yetiştirmek sureti ile kandile götürüyor, yani örgütü daha da güçlendiriyor, K.Irak?a çekilerek mevzi değiştiriyor. Ateşkes barış ve çözüm sürecinin, serbest manevra alanı oluşturmak yeniden yapılanmak zaman kazanmaya çalışmak adına başlatılmış bir süreçten ibaret olduğu artık gün yüzüne çıkmıştır.

 

İbrahim H.SİPAHİ

28.06.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi