Türklerden umudunu kesen Amerika İran’ı Kürtlerle karıştırıyor!

Türklerden umudunu kesen Amerika İran’ı Kürtlerle karıştırıyor!
Çelikdönmez. "Uzun lafın kısası, Türklerden umudunu kesen Amerika İran’ı Kürtlerle karıştırıyor! İran'daki hükümet karşıtı gösterilerde dün gece dokuz kişinin öldüğü bildirildi. Toplam ölü sayısı 22'ye yükselirken, Batılı devletler Tahran yönetimine.."

İran’da Kürt nüfusun yoğun yaşadığı ve Kürt kaynaklarında, Doğu Kürdistan olarak nitelendirilen, İran'ın kuzeydoğusunda, 2. büyük kent Meşhed'de hayat pahalılığına karşı başlayan eylemler, kısa sürede 'Diktatöre Ölüm' sloganlarının atıldığı rejim karşıtı bir kimliğe büründü.

Kirmanşah, Reşt, İsfahan ve Kum'a yayılan, işsizlik, yükselen enflasyon ve yolsuzluğa karşı başlayıp rejim karşıtı gösterilere dönüşen protestolar, hükümetin 'yasa dışı' ilan etmesine rağmen devam ediyor. Necefabad, Bircand ve Şadegan’a da sıçrayan gösterilerin hükümet karşıtı olduğu ortada. Özellikle Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney aleyhine sloganlar atılması dikkat çekici. ABD ve İsrail’in göstericileri destekleyen açıklamaları İran kamuoyunda ve Türkiye’de, İran’ı kaosa sürükleyen olayların arkasında bu iki ülkenin ve Suudi Arabistan’ın bulunduğu tezini destekliyor. İranlı yetkililerin de buna benzer açıklamaları dış müdahale tezini güçlendiriyor gibi. 

 

Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Konstantin Kosaçev’in, "İran'da yeni yıl öncesi başlayan protesto dalgası, elbette her şeyden önce ülkedeki belirli iç politika süreçlerinin belirtisi. Sosyo-ekonomik faktörler de, gelişmeleri etkiliyor ancak sosyo-ekonomik göstergeler, bölge ve önceki yıllarla kıyaslandığında İran için en kötü göstergeler değil. Washington'un İran'daki süreçler üzerinde çok etkisi olduğunu söylemek istemiyorum, zira Washington 'eski formunda' değil ve İran da, dış müdahaleye açık bir ülke değil" sözleri bence çok önemli.(1) Kosaçev çok haklı çünkü bizzat ABD kaynakları, İran konusuna verilen öneme rağmen, hem İran istihbaratının çok tecrübeli olması hem de ülkede ABD Büyükelçiliği ya da herhangi bir resmi kurum temsilciliği bulunmaması nedeniyle ABD’nin İran’da bir kaynak ağı oluşturmasının oldukça zor olduğunu belirtiyor. Bu sözlerden yola çıkılırsa İran’da patlak veren protestolar, rejimin rakip güçlerinin iktidar mücadelesi şeklinde değerlendirilebilir. Nitekim Rus analistler; söz konusu protestoların muhafazakârlar ve yenilikçiler arasındaki iktidar rekabetinden kaynaklandığı konusunda neredeyse hemfikir. Onlara göre; Meşhed muhafazakâr ve Ruhaninin en önemli siyasi rakiplerinden biri olan imam Ebrahim Raisi’nin (İbrahim Reisi) kontrolünde ve Meşhed’deki protestoların onun tarafından düzenlendiğine dair iddialar mevcut.” (2)

 

Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari’nin göstericilerle ilgili ‘Bu grupları destekleyen yabancı basın, 2017 seçimlerinde mevcut hükümeti destekleyen medyadır ve bugün Ruhani aleyhine de sloganlar atmaktadır, geçim sıkıntısı bahanesiyle toplanıldığı yalanına inan az sayıda kişi, slogan atıp çok çabuk bir şekilde dağıldılar ama kalanlar, 2009 yılındaki Amerika-İsrail fitnesinde atılan sloganların aynısını tekrarladılar, “Ne Gazze” “Ne Lübnan” sloganları attılar,” demesi, İran içi muhalefetin sokaklara indiğini göstermez mi?(3) Bu görüşü destekleyen bir başka açıklama Fars Haber Ajansı eski Başkanı Mehdi Fazaili’ye ait. Mehdi Fazaili kötü iktisadi şartların ve işsizlik ve pahalılık gibi durumların sonunda halkın itirazını tetikleyeceği kaygısının bir süredir var olduğunu, ancak bu durumun halkın iktisadi sorunlarını kaygı etmeyen çevrelerce kötüye kullanıldığını, oysa iktisadi taleplerin, halkın en doğal hakkı olduğunu ve İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin bizzat bu talepleri kaygı edenlerin öncüsü olduğunu, fakat bu durumun bir gün İran milletini terörist ilan edenlerce kötüye kullanılmamasına dikkat etmek gerektiğini vurgulamasına ne demeli?(4) İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Tahran’da gerçekleştirilen İslami Şura Meclisi’ndeki İhtisas Komisyonları Başkanları toplantısında; “Halkımızın itirazları tehdit değil, fırsattır”  sözleri, protesto eylemlerinin dış kaynaklı olmadığını göstermez mi? (5)

 

Protesto gösterilerinde İran Türklerinin öncü rol almadıkları, bu eylemlere lokomotif olmadıkları da bir gerçek. Nitekim Kafkassam uzmanlarından Çağatay Balcı’nın, “Hamaney önderliğindeki rejimin, cumhurbaşkanı Ruhani’ye karşı halk hareketi zemininde bir kurgu ile başlattığı operasyonda Tebriz ve Tebriz Türkleri’nin bu sürece katılmaması dikkat çekmiştir. Oysa Tebriz, özellikle Fars faşizmine karşı protesto gösterilerine sıkça sahne olan bir şehirdir. Tebriz Türkleri, İran devlet yapısının kendi iç mücadelesini ferasetle okumuş ve algılamış, dolayısıyla bu sürece dahil olmamıştır. Tebriz Türkleri, Fars faşizmi uygulamalarına karşı özgürlük mücadelelerini kendi tasavvur ve yöntemleri ile ve yalnızca kendi güçlerine dayanarak gerçekleştirme arzusundadırlar. Tebriz’in iştirak etmediği bu süreç İran’da devlet içi bir hesaplaşma süreci olarak sonlanmaya mahkûm olacaktır. Söz konusu süreci ilkel bir kurnazlık güdüsü ve faydacılık ile değil ferasetli bir biçimde değerlendiren Tebriz Türkleri bu sürecin esas kazananı olacaklardır.” tespiti çok önemli.(6)

 

İran olaylarında ABD rol çalıyor. ABD’li yetkililer yaptıkları açıklamalarla, “Bu ülkeyi biz karıştırıyoruz” demeye getiriyor. 6 ay önce Trump’ın göreve getirdiği yeni CIA başkanı Mike Pompeo’un CIA’nın İran operasyonlarını yöneten İran masasına Michael D’Andrea atamış olması, bu söylemi doğrular gibi. Michael D’Andrea'nın geçmişte yaptığı görevler, İran'da çıkan olayların arkasında kimin olduğunu sanki deşifre ediyor. bu atamanın Trump yönetiminin İran konusunda daha da sertleşeceği yönünde önemli bir gösterge olduğu yorumu yapılmıştı. İstihbarat camiasında CIA’nın en gizemli ajanlarından biri olarak tanınan ve teşkilatta ‘Karanlık Prens’ ve ‘Ayetullah Mike’ isimleriyle anılan D’Andrea, ABD istihbaratının insansız uçaklarla Pakistan, Yemen ve Afganistan’da düzenlediği saldırıların bir numaralı sorumlusu. Aynı zamanda da CIA’nın gizli hücrelerinde işkence ile yapılan sorgulamalarda da başrolde.

 

D'Andrea 2006 yılında CIA terörizmle mücadele biriminin başkanlığına getirildi ve 9 yıl bu görevde kaldı. D'Andrea daha önce Mısır'da  istasyon şefiydi. 2003 yılı Irak savaşı sırasında Bağdat'taki en kıdemli CIA subayıydı. CIA içinde adı pek ağza alınmıyor. “Karanlık Prens”, “Ayetullah Mike”veya “Cenazeci-tabutçu” (undertaker) lakaplarıyla biliniyor. D’Andrea 2008’de Lübnan Hizbullah lideri İmad Muğniye’nin Şam’da öldürülmesini sağlayan kişi. İsrail istihbarat teşkilatı MOSSAD ile organize edilen suikastte Şii lider İmad Muğniye bomba yüklü bir araçla Şam’da evine giderken öldürülmüştü. 2011’de Usame Bin Ladin Pakistan’da saklandığı evde öldürülürken operasyonu o yönetiyordu. Ayetullah Mike  yani Michael D’Andrea’ı efsaneleştiren; eşinin Hint asıllı bir Müslüman olması ve kendisinin de evlendikten sonra İslam’ı din olarak seçmesi. Karısı Faridah Currimjee D'Andrea, Mauritius'tan Gujarati kökenli zengin bir Müslüman ailenin kızı.

 

Gucerat Hindistan'ın eyaletlerinden. Mauritius Afrika kıtasındaMadagaskar'ın doğusunda Hint Okyanusu'nun güneybatı kısmında yer alıyor. Ülke nüfusunun üçte ikisini Hint alt kıtasından gelenler oluşturuyor. Nüfusun geri kalan kısmı ise kreol olarak adlandırılan ve Afrika ile Madagaskar köleleri ile Avrupalıların karışımı ile ortaya çıkan gruplar. Ülke genelinde %2 düzeyinde Çin kökenliler mevcut. Ülkede hakim olan din Hinduizm.  Nüfusun %48,5’i Hinduizm inancına mensup. Hristiyanların oranı   % 32,7 civarında. İslamiyet ülke içerisinde en yaygın üçüncü din.  Faridah Currimjee D'Andrea; CIA İran masası sorumlusu Michael D’Andrea'dan 10 yaş daha büyük. Faridah Currimjees bir aile şirketi sahibi ve Telekom, Medya, Gayrimenkul, Turizm, Finansal Hizmetler ve Enerji gibi farklı iş alanlarında faaliyet gösteriyor.(7)

 

İran’daki kaos ortamının dayandığı etnik taban Kürtlerle sınırlı değil. Ancak Kürtlerin göstericiler arasında hayli etkili olduğu anlaşılıyor. Olayların ilk başladığı Meşhed Eyaletinde Kürtlerin yaşadıkları şehirler doğudan batıya doğru şöyle sıralanır:Kelat, Çınaran, Deregez, Koçan, Şirvan, Bojnurd ve güneyde Sebzıvar ile Esferayn. Son ikisi hariç, diğer şehirlerin çoğunluğu Kürt. Şadi aşiretinin kurduğu bir şehir olan Bojnurd’un   120 bin kadar nüfusu var ve bunun 100 bininin Kürt olduğu söyleniyor.   Zefiranlı Kürt aşiretleri tarafından kurulan bir başka şehirde Meşhed’e bağlı olan Çinaran şehri .(8) Suudi Arabistan’ın Meşhed’te konsolosluk binası bulunuyor. İran’da yaşamış bir Kürt olan Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Abbas Vali;  İran’daki Kürdlerin sadece bir bölümünün Kürdistan vilayetinde yaşadığını, Kürd topraklarının büyük bir çoğunluğunun Kürdistan’dan alınarak başka vilayetlere eklendiğini, örneğin İran Kürdistan’ının büyük bir bölümü Batı Azerbaycan’a,  bir kısmının da Hamadan’a bağlı olduğunu belirtiyor. Kürtlerin yönetsel ve siyasi olarak bir merkezinin bulunmadığını,  yönetsel birlikleri ve örgütlü olamadıkları için standart ekonomisinin bulunmadığını,  bütünleşik bir coğrafyaya da sahip olmadıklarını söylüyor.

 

Abbas Vali ilginç ayrıntılara giriyor ve diyor ki; “Tahran’ın en büyük caddelerinden birinin adı Kürdistan. Şah’ın kişisel uçağının adı da Kürdistan’dı. Şah bu şekilde bir şey anlatmaya çalışıyordu. Kürdler onu seviyordu. O da Kürdleri seviyordu. O dönemde Ankara’yı ziyaret ettiğinde sorun olmuştu. Çünkü Ankara’ya ‘Kürdistan’ isimli bir uçak inmişti. Özellikle asker bunu hiç sevmemişti. Ama misafirdi, o yüzden hayır diyemediler. Ama sanırım gazetelerdeki fotoğraflarda o yazıyı sildiler. Kürdistan ve Belucistan en çok baskı altında tutulan bölgeler. Hatırlarsanız Ahmedinejad’ın (İran’ın eski cumhurbaşkanı) ikinci seçim kampanyasında usulsüzlük iddiaları, protestolar olmuş, ‘Yeşil Hareket’ doğmuştu. Kürd ve Azeriler bu harekete özellikle katılmadı. Temel olarak etnik nedenlerle. Çünkü “‘Yeşil Hareket’te önemli yere sahip İslâmcı reformistler haklarımızı umursamıyor” diye düşündüler. Hükümet de darbe girişimi olarak tanımladığı hareketin içine Kürdleri dâhil etmedi. Buna rağmen İran’da orantısal olarak en çok Kürdlerden siyasi mahkûm var. Bu mahkûmlar arasında en çok idam edilenler de Kürdler.”(9)

 

Kürtlerin protesto eylemlerinde inisiyatif yüklenmesi, Kürtlere yönelik baskılarla yakından ilgili. Geçtiğimiz yıl, İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin (İKDP) Peşmerge adıyla bilinen silahlı kanadından, İKDP Genel Sekreteri Mustafa Hicri Al, İran’daki Kürt bölgelerinde artan faaliyetlerinin ve askeri varlığının meşru olduğunu vurgulamıştı. Hicri İran hükümetinin Kürtler üzerindeki “baskıyı artırdığını ve anlamlı bir sivil ya da siyasi faaliyete alan bırakmadığını” belirtmiş, Kürtlerle İran güçleri arasındaki çatışmaların İKDP’nin İran’ın Kürt bölgelerindeki askeri varlığını yeniden tesis etme isteğinden kaynakladığını söylemişti. Bu bölge, Kürdistan’ın batı vilayetlerinden Kermanşah’dan Batı Azerbaycan ve Elam’a kadar uzanıyor. İKDP Mart 2015’ten bu yana İran Kürdistanı’na savaşçı ekipler ve siyasi kadrolarını yolluyor. İKDP ile İran arasında tarihsel bir gerginlik söz konusu.

 

Partinin iki eski liderinin- 1989’da öldürülen Abdülrahman Kasımlo ve 1992’de öldürülen Sadık Şerefkendi- İran hükümetinin Avrupa’daki ajanları tarafından öldürüldüğüne inanılıyor. İran hükümeti geçtiğimiz yıllarda da muhalif Kürt partilerine üye oldukları gerekçesiyle birçok Kürt aktivisti idam etti. İran anayasasına göre Sünnilerin cumhurbaşkanı gibi yüksek makamlara gelmesi yasak. İran’ın Kürtler, Beluçlar ve Türkmen azınlıklarının çoğu Sünni mezhebine mensup. Kürt bölgeleri ülkenin en az gelişmiş bölgeleri arasında yer alıyor ve valiler çoğu zaman ülkenin diğer bölgelerinden atanıyor. Hedefi ne olursa olsun İKDP’nin silahlı mücadelesi Kürt bölgelerinin daha da askerileşmesine, hükümetin o bölgelerde yaşayan nüfus üzerindeki baskılarının artmasına ve ekonomik şartların daha da kötüleşmesine yol açtı.(10)  .

 

İran’daki Kürt siyasi partileri açıktan protesto eylemlerini destekliyor. Doğu Kürdistanlı 4 parti, İran ve Doğu Kürdistan’da da yönetime karşı düzenlenen protesto gösterilerinde yer alıyor. Kürdistan Demokrat Partisi - İran (KDP-İ) ve İran Kürdistan Devrimci Emekçiler Topluluğu (Komele) ortak yayımladıkları bildiride, “Bu protestoların başlıca kaynağı ekonomik kriz, İranlı siyasiler ve küflenmiş ekonomik krizdir” diye belirterek hükümeti sert bir dille eleştirdi. Ortak bildiride, “Halk İran yönetiminden bıkmış ve protestolara başlamıştır artık. Halkın protestolarına uluslararası destek verilmesini istiyoruz” denildi. Halkın, İranlı reformcuların sözlerinden umudunu kestiği belirtilen açıklamada, devlet içindeki farklı kanatlara artık bel bağlanmadığı ifade edildi.

 

KDP-İ ve Komele, “Adaletin sağlanması için Kürdistan halkı da göstericilerin sesine destek vermektedir” diye belirtti.  Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) de gösterilere destek verilmesi çağrısı yaptı.  PJAK’ın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “İran'da Başta Meşhed ve Kirmanşan'da olmak üzere İran coğrafyasının tamamına yayılan eylemler, büyük değişimlerin önünü açma potansiyeline sahiptir. Tüm İran için demokratik bir değişimin önününü açabilir. Halkın bu itirazlarını dışarıya bağlamamanın tek amacı eylemlerin bastırılmasıdır. Bu hassas ve olağanüstü ortak mücadele, yan yana durma ve örgütlenme İran halkları için büyük önem taşımakta ve demokrasi güçlerini korumak için büyük bir önem taşımaktadır. PJAK olarak başta Kürt halkı olmak üzere tüm İran halklarını özgürlük için verilen mücadelenin saflarına çağırıyoruz.” Doğu Kürdistanlı bir diğer parti Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), sokaklara dökülen göstericilerin demokrasi, özgürlük ve en temel hakları talep ettiğini bildirdi.

 

Halkın yaşam koşullarının her geçen gün daha da kötüye gittiği vurgulanan açıklamada, en temel gereksinimlerini karşılayamayan insanların sokağa döküldüğü belirtildi. Açıklamada ayrıca, yönetim sisteminde yolsuzluk olduğu belirtilerek, ülkede seçimlerin bile özgür bir ortamda yapılmadığı ve müdahalelerle gerçekleştiği vurgulandı.(11)

 

Uzun lafın kısası, Türklerden umudunu kesen Amerika İran’ı Kürtlerle karıştırıyor! İran'daki hükümet karşıtı gösterilerde dün gece dokuz kişinin öldüğü bildirildi. Toplam ölü sayısı 22'ye yükselirken, Batılı devletler Tahran yönetimine "protesto hakkını koruma ve diyaloğa açık olma" çağrısı yapıyor. İran, 2009 yılından bu yana en şiddetli sokak gösterilerine sahne oluyor. Ülkede son olarak 2009 yılında Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın yeniden göreve gelmesinin ardından  geniş çaplı protesto gösterileri düzenlenmişti. Ruhani'nin dış dünyaya yönelik daha uzlaşmacı tutumu ve ülke içindeki daha liberal politikalarının başarısız olduğunu söyleyebilecek şahinlerin elini güçlendirebilir.

 

Bakınız:

1-  https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201801011031641179-konstantin-kosacev-iran-abd-israil/

2- Ömür Çelikdönmez/ Ölüm komitesi Başkanı Reisi İran’ı iç savaşa sürüklüyor! / 31 Aralık 2017/
http://kafkassam.com/olum-komitesi-baskani-reisi-irani-ic-savasa-surukluyor.html

3-  http://rasthaber.com/bati-asya/haber/18282-iran-da-2009-fitnesi-ve-bugun-yasananlar

4- http://tr.farsnews.com/politics/news/13961012000385

5- https://www.ehlibeythaber.net/hasan-ruhani-halkimizin-itirazlari-tehdit-degil-firsattir/

6- Çağatay Balcı/ http://kafkassam.com/tebriz-turkleri-rejimin-kurgusuna-alet-olmuyorlar.html

7- http://www.iransview.com/tag/faridah-currimjee-dandrea/

8-  http://www.xn--krtler-3ya.com/2017/03/horasan-kurtleri.html

9- http://www.nasname.com/a/iran-kerdistani-ve-iran-kurd-iliskileri

10- https://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2016/07/iran-kurdish-party-attack-irgc.html

11- http://www.rudaw.net/turkish/middleeast/iran/31122017

 

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.