Yalanlama 'gerçek' olmalı

Yalanlama 'gerçek' olmalı
Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt Gazetecilik mesleğinin görev ilkeleri ve buna bağlı olarak gündemdeki son gelişmelerle ilgili düşüncelerini...


Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt Gazetecilik mesleğinin görev ilkeleri ve buna bağlı olarak gündemdeki son gelişmelerle ilgili düşüncelerini köşesine taşıdı.

İŞTE O YAZI...

Yalanlama 'gerçek' olmalı (!)

"Gazetecilik kamu görevidir. Gazetecinin temel amacı da haber ve yorum üreterek halkı, kamuoyunu bilgilendirmektir.

Gazetecinin halka ve kamuoyuna karşı mesleki sorumluluğu kamu otoritelerine karşı sorumluluğundan önce gelir."

Bu iki temel kriter, gazetemizin de kurucu üyesi olduğu Medya Etik Konseyi'nin Meslek Etik İlkeleri arasında ilk sırada yer alıyor.

Bu açıdan başarılı gazetecilik yapmak ancak açık toplumlarda mümkündür.

Açık toplum da kamuya ait bilgilerin şeffaf olması ve bilgiye ulaşmanın kolaylaşması ile sağlanır.

Bilgi Edinme Yasası bu manada sevindirici bir gelişmeydi.

Yine Sayıştay Raporları'nın kamuoyuna açık olması ve kamu denetimleri sonuçlarının da halkla paylaşılması bu manada önemliydi.

Maalesef son dönemde her iki konuda da aksaklıklar söz konusu.

Oysa "şeffaflık" ve "hesap verebilirlik" ileri demokrasilerin olmazsa olmazıdır.

Zira halkın seçtikleri, halkına karşı açık olmak zorundadır.

Bu olmayınca gazetelerin habercilik yapmaları hem güçleşmekte hem de hatalar söz konusu olabilmektedir.

Son haftalarda bu konuda iki ilginç gelişme yaşandı.

Birincisi, Zaman ve Habertürk gazetelerinde yer alan "öğrenci evleri" açıklamasının Hükümet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından "asparagas ve maksatlı haber" diyerek yalanlanması oldu.

Aynı haber Başbakan'ın danışmanları tarafından da yalanlanmış, "öğrenci evleri değil apart yurtlar" için denetimin söz konusu olduğu söylenmişti.

Sayın Erdoğan Grup Toplantısı'nda "Eğilip bükülmem, başka siyasetçilere benzemem, içeride ne konuşursam dışarıda da onu konuşurum" diye haberleri doğrulayınca, yalanlamanın doğru olmadığı ortaya çıktı.

Sayın Arınç, TRT Turk'te "asparagas" açıklaması konusunda danışmanlar tarafından kendisinin de yanıltıldığını açıkladı.

Gazetecilik nasıl yapılacak?

İkinci ilginç olay ise dershanelerin kapatılması konusundaki sıcak tartışmayla yaşandı.

Milli Eğitim Bakanlığı yazılı açıklama yaparak, "Zaman gazetesinde yer alan iddianın apaçık yalan ve kışkırtma" olduğunu duyurdu.

Oysa gazete söz konusu taslağın bir kopyasını manşetine taşımış ve haberin belgeli olduğunu göstermişti.

Akşam saatlerinde haber kanallarına çıkan Bakan Nabi Avcı, "kapatma" için çalışma yürüttüklerini, ücretsiz takviye dersler verilen etüt merkezlerinin de kapatılacağını doğruladı.

O halde Bakanlık'tan yalanlama neden yapıldı?

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bir iletişim profesörü.

Bizim neslin başucu kitabı olan "Enformatik Cehalet" kitabının da yazarı.

Böyle bir çelişkili tutumu bakanlığının sergilememesi gerekirdi.

"Bu sadece taslak, kamuoyuna açıklanacak, tartışılacak" demek başka bir şey, "İddialar yalan, taslakta ceza da yok" demek başkadır.

Oysa taslakta açık şekilde "5580 Sayılı Kanun'a eklenen... 'izinsiz eğitim faaliyetleri' yürütenler hakkında cezalar uygulanır" ifadeleri yer alıyor.

Bu şartlar altında gazetecilik mesleğini başarı ile icra etmek, kamu yararına yayıncılık yapmak nasıl mümkün olur?

Belgeli ve gerçek haberler bile en resmi ağızlardan yalanlanırsa, toplum 'enformatik cehalet'e mahkûm edilmez mi?

Başbakan'ın "Eğilmem bükülmem, içeride ne konuşursam dışarıda da onu söylerim" çıkışından bile ders alınmamış.

Bu üslup seviyeyi aşağı çeker

Geçmişte benzer yalanlamalar gazetemizin doğru haberleri üzerine de yaşandığı için, bu konuyu tartışmakta fayda görüyorum.

Hatırlarsanız, Dursun Çiçek'in ıslak imzalı belgesi için de dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ "kâğıt parçası" demişti.

Sonradan kriminal analizler, ıslak imzanın bizzat "Çiçek'in elinin ürünü" ve belgenin de gerçek olduğunu net şekilde ortaya çıkardı.

Gerçeklerin böyle er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir değişmez kanunu vardır.

İşin korkunç bir diğer boyutu da bazı çevrelerin "tek amacı doğruluk ve iyiliği yaymak" olan koskocaman bir Camia'yı da bu vesileyle hedef haline getirmesi...

"Aldatan bizden değildir" ikazını prensip edinmiş Hizmet anlayışını ve insanlığa barışı götürmek için çırpınan adanmış insanları, bu şekilde töhmet altında bırakma çabalarını ne vicdan ne akıl kabul eder.

Gazeteler hata da yapabilir... Gazeteciler de insandır, hata yapabilir...

Ama doğru haberleri yalanlamak hem gazetecilik mesleğini icra edilemez hale getirir hem de demokratik anlayışa yakışmaz.

Böyle bir üslup, olsa olsa seviyeyi aşağı çeker, siyaset ve doğru habercilik arasındaki uçurumu büyütür.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.