İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Yeni bir 28 Şubat zemini mi? hazırlanıyor..

12 Eylül 1980 darbesi ile Türkiye’de bir dönüşüm gerçekleştiren küresel güçler 12 Eylül ile gerçekleştirmek istediklerini elde etmişti. Artık Ortadoğu’ya açılmanın yolu olan stratejilerini geliştirmek üzere yeni bir proje için düğmeye bastılar. Bu yeni proje Türkiye’yi yeni bir dönüşüm noktasına getirmekti. Buna zemin hazırlayabilmek amacıyla çalışmalara başladı.

Türkiye’de din üzerinden siyaset yapan, “İmam hatipler arka bahçemizdir” diyen Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi(RP) ile Merkez sağdan ABD’nin memuru Tansu Çiller’in Doğruyol Partisinin (DYP) oluşturduğu Refahyol hükümeti döneminde. RP’nin din odaklı siyasetinin de etkisi ile Türkiye’de irticai faaliyetleri tetikledi/tetiklettirildi.

RP’li bakan, belediye başkanı, milletvekili parti yöneticilerinin söylemlerinden cesaret bulan Cemaat ve tarikatlar meydana çıkmaya başladı.

 

6 Ekim 1996’da Ankara Kocatepe Camisi’nde “şeriat isteriz” diye bağıran sakallı, cübbeli ve âsâlı Aczmendîler gösteri yaptı.

3 Kasım 1996’da Susurluk vakası için. Başbakan Erbakan “fasa fiso” diye geçiştirirken Adalet Bakanı Şevket Kazan ise, aydınlık için bir dakika karanlık toplumsal eylemi için “Mum söndü oynuyorlar” dedi.

Kayseri’nin RP’li Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki Laiklik karşıtı konuşmaları gündeme düştü.

Dönemin Başbakanı Erbakan, 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi.

30 Ocak 1997’de Sincan belediyesi Kudüs gecesi düzenledi. Belediye başkanı Bekir Yıldız, İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye cihad oyunu konuldu.

23 Şubat 1997’de Fatih Camii’nde öğlen namazının ardından bir grup ellerindeki yeşil bayraklarla “şeriat isteriz”, “yaşasın Hizbullah” sloganlarıyla yürüdü.

 

Bu olayları büyüterek malzeme yapan ve gündemde sürekliliği sağlamak için kolları sıvayan Küresel sermayenin aktörleri önce işe iki tarikat Şeyhi bulunarak başlandı. Birisi, sıra dışı kıyafetleriyle dikkat çeken Aczmendi Tarikatı'nın Lideri Müslüm Gündüz, diğeri de çevresinde “Cinci Hoca” olarak tanınan Ali Kalkancı idi.

Bu ikili için pavyonda konsomatrislik yapan Fadime Şahin ayarlandı. Şahin'e büyük paralar vaat edildi. Şahin, tesettüre büründü Gündüz ile Kalkancı’nın üzerine salındı. Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin arasında yaşanan ahlak dışı ilişkiler televizyon ekranlarını uzun süre meşgul eden “irtica” haberlerinin başlıca konukları arasında yer almaya gündemi meşgul etmeye başladı. Kamuoyunda bu “İrtica faaliyetlerinin hortlaması”,  “Şeriatın ayak sesleri” olarak servis edildi.

 

Tarih, tekerrür ettirilmeye çalışılıyor;

Son günlerde de 28 Şubat öncesi yaşanan olaylara benzer olaylar çoğalmaya başladı.

AKP’li bakanlar, milletvekilleri, parti yöneticileri tabii ki AKP tabanında Cemaat ve Tarikat mensupları çoğunlukta. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemaatlere yakınlığı biliniyor, bunu açıkça ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanlığı seçimine bir gün kala İsmailağa Cemaati'nin lideri olan Mahmut Ustaosmanoğlu'nu ziyaret eden Erdoğan’ın kendisinin de Halid-i Cemaati’nden olduğu söyleniyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’lilerin Süleymancılar, Nakşibendi ve Nakşibendilerin kolu olan Menzil grubu ile de yakın ilişkileri olduğu, görüştükleri hatta Menzil Tarikatı’nın önde gelen isimlerinden Dr. Ahmet Çağıl’ın cenazesine Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın da katıldığı biliniyor. 

AKP iktidarının din üzerinden siyaset yapmasını fırsat bilen, İktidarın söylem ve hareketlerinden cesaret alıp meydanı boş bulan cemaat ve tarikatlar, dilediği gibi eylemler içerisine giriyorlar

Cemaat ve tarikatların her gün İslam dışı, İslam’a, insanlığa, ahlaka, medeniyete, Cumhuriyete, laikliğe vb. söylemleri televizyonlarda, medya’da servis ediliyor. Aynı şekilde aykırı videoları sosyal paylaşım sitelerinde sunuyor ve paylaşarak yayıyorlar.

Bunlara televizyon programlarında boy gösteren sözde ilahiyatçılar, İslamcı yazarlar, hatta diyanet işleri de zaman zaman Diyanetin sitesinden yapılan akıl almaz açıklamalar ve fetvalar ile bu oyuna alet oluyor.

 

Türkiye’de sözde İslami yayın yapan onlarca televizyon kanalı üzerinden cemaat ve tarikatların İslam’ın özünden sıyrılan Atatürk, devlet ve millet düşmanlığı yapan propagandaları, Kuran’a, İslam akaidi ve fıkıh’a uymayan toplu zikir vb. sözde ibadet görüntüleri servis ediliyor. 

Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini savundu, anne ve kız kardeşin kolunun, bacağını tahrik edeceğini öne sürerek, kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini savun Aczmendi Şeyhi Müslüm Gündüz yine sahnede çıkarılmaya çalışılıyor.

Bir tarikat lideri çıkıyor Manisa’da deprem olacağının Allah CC’nün kendisine görev verdiğini depremi Manisa’dan uzaklaştırarak doğu’ya kaydırmasını istediğini, bu isteğin Allah CC. tarafından kabul edilerek Manisa’da deprem olmasını engellediği söylüyor.

Mardin Artuklu Üniversitesi rektörü Prof. Ahmet Ağırakça, “Akademisyenler için kep değil, sarık daha uygundur” diyerek soyadının aksine hafif bir kişilik sergileyerek akademisyenlerin sarık takmasını önermek acziyetini göstermiştir.

AKP’li Cumhurbaşkanı TBMM başkanını da yanına alarak Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı meczup Fesli Kadir Mısıroğlu’nu hastanede ziyarete gidiyor.

Semazen eşliğinde ilahi şeklinde zikir yapıyor gibi, istiklal marşı söyleniyor. Kocaeli Büyükşehir belediyesi Mehter takımı İstiklal Marşını ilahi formatında okuyor. Ve bu uygulamalar AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstiklal marşının bestesini beğenmediğini açıklamasının ardından gerçekleşiyor.

Siyonistlerin uşaklığını yapan sosyete hocası Adnan Okyar ve her dönemin şaklabanı Cübbeli Ahmet yine gündemdeki yerini koruyorlar.

Tarikat ve cemaat odaklı Kuran kursu, vakıf, dernek vb oluşumlarda, okullarda cinsel istismar olayları çoğalmaya başladı. Hatta geçtiğimiz günlerde bu kadarı da olmaz dedirtecek şekilde devriye gezen polis otosunda görevli polis tarafından bir kadına tecavüz edildiği olayı ahlaksızlık ve güvensizliğin geldiği noktayı açıkça göz önüne sermekteydi.

 

28 Şubat öncesi yaşananların adeta kopyası niteliğinde gelişen bu olaylar ister istemez akıllarımıza “Küresel Sermaye, Türkiye üzerinde yeni bir 28 Şubat vakası yaratmak mı istiyor?” sorusunu getiriyor.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

24.03.2018/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum