İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Aldığın abdest, ürküttüğün kurbağaya değmeli!

Aldığın abdest, ürküttüğün kurbağaya değmeli!

AK Parti iktidara geldiği 2002 yılından buyana birçok alanda çeşitli projeleri hayata geçiriyor. Bunları bu güne kadar yapılan özelleştirmelerin kat ve kat üzerinde gerçekleştirdiği özelleştirmelerden elde edilen gelirler ile yapıyor. Çünkü Türkiye’de kamuya ait üretim sektörleri iktidar tarafından özelleştirilerek birer birer kapatılırken, özel sektör yatırımları da işçiliğin ucuz olduğu balkan ülkeleri ve Çin’e yan yurt dışına kayıyor. Türkiye üretmeden tüketen, ihraç etmeden ziyade ithal eden bir ülke konumuna getirildi.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin 2017 yılında 7,4 oranında rekor bir büyüme sağladığı, ihracatın 157 milyar dolar ile rekor seviyeye çıktığının gururu hala etkisini sürdürüyor. Bu arada ithalatımızın da 233 milyar dolar olduğunu belirtmek isterim.

AKP iktidarı Cumhuriyetin kazanımları olan, 2002 yılına kadar gelen iktidarların ülkeye kazandırdıkları neredeyse, bütün kurumları sattı. En son olarak da muhalefetin ve milletin bütün karşı çıkmalarına rağmen, Şeker fabrikalarını sözde şeffaf ihaleler ile satmaya başladı. Oysa bu güne kadar satılan kurumların birçoğu, arazi ve mal varlıklarının dahi altında bedeller ile elini tutana verildi.

Devletin milletin kurumları özelleştirme kapsamında elden haraç mezat çıkarılırken, yapılan hemen her yatırım kalemindeki; havaalanı, köprüler, baraj, YHT hatları, tünel, duble yollar vb.. tesisler iki-üç katı bedele yaptırılıyor. Yap işlet devret modeli ile yapılan Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri için, yapım ve işletici firmaya taahhüt edilen, aylık araç geçiş miktarının, ancak yüzde 50 ila 60 arasında gerçekleşirken, geriye kalan miktar devlet bütçesinden karşılanıyor.

 

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin en önemli yatırımlarından 21. Yüzyılın vazgeçilmez ve kullanıldığı ülkelerde dahi hala güvenilirliği tartışılan Nükleer Enerji Santrali için düğmeye basıldı. Yeri dışında inşaatından tamamlanmasına ve işletilmesine kadar bütün gereksinim, Rusya tarafından karşılanacak. 21 milyar dolara mal olacak Mersin Akkuyu “Nükleer Güç Santrali”’nin (NGS) temeli geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’dan katıldıkları, bir gösteri ile atıldı.

Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 10’nu karşılayacak olan Akkuyu NGS ilgili televizyonlarda Türkiye’yi güçlendireceği olmazsa olmazı şeklinde çocuk ve gençlerin model olarak kullanıldığı reklam yapılıyor. Adı “Nükleer” ya fiyakası bir başka. Vatandaş ikiye bölünmüş durumda iktidara yakın olanlar bu yakınlıktan dolayı savunucu durumda, tabi muhalefet kanadında bir kısım muhalefet karşı çıktığı için, bir kesimde konunun vahametinden dolayı NGS’ne karşı çıkıyor. NGS meselesi çok ciddi bir iş öyle siyaseten taraf veya karşı olunacak bir mevzu değil. Getirisi ve götürüsü iyi hesaplanmalıdır. Dünyada yarım asırdır kullanılıyor. Ancak bazı ülkeler yenilerini yaparken bazı ülkelerde radyoaktif atıkların saklanması konusunda yaşanan sıkıntılardan dolayı yavaş yavaş kullanmaktan vazgeçiyor.

Türkiye’de NGS yapılmasına karşı çıkılması elbette böyle enerji üretimine sahip olunmasına karşı çıkmak için yapılmıyor. NGS ile ilgili “Nükleer santraller gerekli mi?” (*) başlığı altında ilki 25.04.2015 ikincisi 10.02.2018 tarihinde olmak üzere iki yazı kaleme almıştım. Bugün NGS’lerle ilgi başka bir hususa dikkat çekmek istiyorum.

 

Dışa bağımlı olmayan milli enerji;

Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın sürekli “milli enerji” ile enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulmaktan bahsediyor. Buna katılmamak mümkün değil. Sadece enerjide değil, Türkiye’nin hiçbir alanda dışa bağımlı olmaması, milli ve yerli üretime dönmesi, hatta bunu ihraç etmesi, millet olarak bu en büyük temennimiz. Ancak söylemler ile icraatlar birbirini tutmayınca hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Türkiye bugün enerji üretiminde kullanılan petrol, doğalgaz ve kömür bakımından totalde yüzde 75 oranında dışa bağımlı. Nükleer santral için ise bu yüzde 100 oranında. Doğalgazın büyük bölümünü ve kömürü Rusya’dan alıyoruz. Nükleer santral için hammadde ve işletme bakımından yüzde yüz Rusya’ya bağımlıyız. 

Birde üretilen elektriğin maliyeti konusu var ki, bugün NGS için bilinçsizce alkışlayanlar, santral faaliyete geçip faturaya yansıdığında, aynı bugün Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüsü, kullanmadan para ödeyenlerin durumuna/durumumuza düşecekler.

NGS’nin ürettiği elektrik ucuz olacakmış!;

NGS’nin ürettiği elektrikliğin diğer santrallerin ürettiğinden ucuza mal olacağı söyleniyor. Ancak rakamla ise bunu göstermiyor.

Akkuyu NGS’nin üreteceği elektriğin yarısı için, devletin garanti ettiği alım fiyatı olan 12.35 USD cent; Bugün özelleşmiş elektrik piyasasında bir KWH elektriğin satış fiyatı 4-5 USD cent NGS’nin fiyatı piyasa rayicinin 2,5-3, katı. Bugün vatandaşa satılan elektriğin 1 kwh. dağıtım bedeli ile birlikte 0,3627 kr. Bu günkü kur ile NGS’den (Rusya’dan) devletin alacağı (yani vatandaşa satacağı fiyatı değil)  elektrik 1 kwh. ise; 0,4995 kr. Bu yüksek bedeli vatandaşlar ödeyecektir. Bu rakamlara göre NGS’nin ucuz olduğunu iddia edebilmek mümkün mü?

Yapılan yatırım kar değil vatandaşa külfet getireceğe benziyor. Halk değimi ile “Aldığımız abdest ürküttüğümüz kurbağaya değmeyecek!” tarzında…

 

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu’nun hazırladığı; “Türkiye Enerji Görünümü 2018” başlıklı rapordaki verilere göre; 2017 yılı elektrik üretimi 295,5 GWh. Mevcut 85,200 MW kapasitedeki kurulu güçteki santraller daha etkin ve verimli kullanılır ise ilave 100-150 GWh elektrik üretim imkanı var. Rapora göre, bugünden sonra yeni hiçbir elektrik üretim tesisi yatırımı yapılmasa bile, mevcut projelere, yapım ve yapım öncesi aşamalarındaki santraller da eklendiğinde, kurulu güç 127.000 MW’ye ulaşabilecek. Bu kurulu güçle Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 50 artarak 450 GWh’a ulaşması mümkün. Santrallerin tam verimli kullanılması durumunda ise, elektrik üretimi 550-600 GWh’a kadar çıkabilir. Bütün bu veriler, bırakın açığı, ihtiyacın üzerinde bir kapasitenin bulunduğunu, Akkuyu NGS’ye ve üreteceği elektriğe hiçbir ihtiyaç olmadığını ortaya koymaktadır.

 

21 milyar dolara mal olacak, Rusya’ya yani dışa bağımlı ayrıca tehdit unsuru taşıyan NGS önemli bir enerji kaynağı olmasına rağmen. Hem kurulum maliyeti, hem de üretim maliyeti bakımından pek karlı bir yatırım olarak görülmüyor.

Bunun yerine alternatif enerji kaynağı olan ve daha az maliyetle kurulabilen güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hatta metan gazı ve denizlerde dalgadan elde edilecek enerji tesislerinin tesis ve teşvik edilmesi daha yararlı olacaktır diye görünüyor.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

09.04.2018/adanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

(*)https://www.adanapost.com/index.php/yazarlar/ibrahim-halil-sipahi/58682-nukleer-santraller-gerekli-mi

(*)https://www.adanapost.com/nukleer-santraller-gerekli-mi-79864yy.htm

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi