Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli

Mustafa Yürekli: Modernleşme eleştirisi

Modernleşme eleştirisi

Sosyal bilimler, bağımlılık teorisini, ilerleme ve yayılma fikrine dayalı olan modernleşme anlayışı açısından bir sorun olarak ele almaktadır. Çünkü modernleşme kapsamında dile getirilen ilerleme ve yayılma fikri tüm ülkeleri ve toplumları kapsamamaktadır.

Modernleşmenin ‘ilerleme’ nosyonu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni oluşturan, dünya gücü haline gelmiş batılı büyük ülkeler için geçerli olan bir ölçüt iken, ‘yayılma’ fikri dünya sistemi içinde kontrol edilen ve yönlendirilen küçük ülkelerinin bağımlı kılınmasına yönelik negatif bir kavramdır.

Modernleşmeyi büyük oranda eleştiren bağımlılık teorisine göre modernleşmenin tahrip edici sonuçlarını şu şekilde özetlemek ve listelemek gerekir:

1.Küçük ülkelerin emeğinin sömürülmesi;

2.Çok uluslu şirketler tarafından transfer ücretlerinin belirlenmesi;

3. Küçük ülkelerdeki doğal kaynakların ve ham maddelerin kontrolü;

4. Küçük ülkelerdeki emeğin sömürüsü;

5.Ulus-ötesi kuruluşlar aracılığıyla küçük ülke ekonomilerinin kontrol ve denetim altına alınması;

6. Küçük ülkelerdeki burjuvazinin küçültülmesi ve dışa bağımlı hale getirilmesi;

7.Ucuz pazarlar yaratılması yolu ile yerel pazarların arz politikalarının deformasyona uğratılması;

8.Dünya iletişim ağını ve medyayı kontrol ederek Avrupa merkezli popüler kültür aracılığıyla tüketim araç ve kalıplarının, yaşam tarzının transfer edilmesi;

9.“İlerleme” fikrinin Batılı büyük ülkelere endekslenmesi;

10.Kalkınmanın ve büyümenin gerçekleştirilmesi için sürdürülebilir politikaların ulus dış kaynaklar tarafından empoze edilmesi;

11.Teknolojinin transferi;

12.Bilimsel bilginin transferi yolu ile Avrupa merkezli bilim anlayışıyla üniversitelerde ortaya çıkan bağımlılık sürecinin hayata geçmesi;

13.Az gelişmiş ülkelerin kalkınması aşamasında yalnızca “uygulayıcı” olma konumuna indirgenmesi.

Gelinen noktada özetlersek, bu yaklaşıma göre dünya sisteminde bir ülkenin gelişmesi ve kalkınması diğer ülkelerin sömürüsüne dayanmaktadır. Bağımlı ülkeler, kendi büyüme kapasitesine sahip olan ülkeler değildir.

Dünya sistemi içerisinde bağımlı ülkeleri temsil eden az gelişmişlik kavramı ise özgül bir yapıdır. Çünkü az gelişmişlik, gelişmiş olan ülkelere göre belirlenen ve tanımlanan bir olgudur. Bu yönü ile ‘az gelişmişlik’ kavramı, küçük ülkelerin dünya kapitalist sistemine entegre olması sonucunda gündeme gelmiştir. Zaten kavramın kendisi de bir karşılaştırma nosyonu içermektedir.

Bağımlılık teorisinin temel kavramlarından bir tanesi olan, küçük ülke anlamına gelen ‘az gelişmişlik’ ise yine farklı bir biçimde ele alınmaktadır. Buna göre dünya sistemi içerisinde yer alan herhangi bir ülkenin az gelişmiş olması, o ülkenin kendi sosyoekonomik koşulları ile ilgili değildir. Az gelişmişlik, esas olarak gelişmiş ülkelere olan bağımlılık ile açıklanır.

Ortaya çıkan böylesi bir durumda da gelişme ile az gelişmenin birbirine bağlı olarak ele alınması gerekir. Bağımlılık teorisyenleri tarafından tarihsel bir perspektifte açıklanmaya çalışılan bu süreç ise dünya sistemi kavramına gönderme yapar.

Dünya sistemi içerisinde bağımlı ülkeleri temsil eden az gelişmişlik kavramı ise özgül bir yapıdır. Bağımlılık teorisi, yukarıdaki bölümlerde de ifade edildiği üzere teoriyi temsil eden düşünürler açısından çeşitli farklılıklar gösterir.

Bağımlılık teorisinin önde gelen temsilcilerinden üçünün, A. Gunder Frank, S. Amin ve I. Wallersteıin’in görüşlerini birkaç yazıyla anlatıp bu köşede yayınlayacağım..

Mustafa Yürekli / Haber7

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Yürekli Arşivi