Ankara'da darbeci askerlere yönelik ilk dava Sincan'da başladı

Ankara'da darbeci askerlere yönelik ilk dava Sincan'da başladı

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 27 sanığın yargılandığı dava başladı.

ANKARA

Ankara'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 27 sanığın yargılandığı ilk dava başladı.

Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 27 sanıklı davanın ilk duruşması, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi'ndeki eski duruşma salonunda yapılıyor.

Sincan Ceza ve İnfaz Kurumu yerleşkesinde, duruşma nedeniyle geniş güvenlik önlemleri alınırken, jandarma ekipleri, bomba arama köpekleri eşliğinde çalışmalar yürütüyor. Polis ekipleri de kampüsün çevresinde güvenliği ve trafik akışını sağlamaya çalışıyor.

Kampüsün duruşma giriş kapısında da güvenlik önlemleri kapsamında uzaktan kumandalı hava aracı (drone) kullanılarak, duruşma salonu ve kontrol noktalarından havadan görüntü alındı.

Sincan'daki duruşmalar 5 gün aralıksız sürecek.

Sanıklar hakkında, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek", "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Sanıkların ayrıca, "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor. ​ 

"Alarm verildi. Acilen birliğe gelmeniz lazım"

Etimesgut'taki Özel Hava Alay Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 27 sanıklı davanın ilk duruşmasına 21'i tutuklu 27 sanık ile avukatları ve müşteki avukatları katıldı.

Duruşmada hazır bulunanların tutanağa geçirilmesinin ardından Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ, iddianameyi özetledi ve usul hakkında bilgi verdi. Sanıkların belirlenen liste çerçevesinde savunmalarının alınacağını söyleyen Özbağ, savunmaların da SEGBİS ile kaydedileceğini ifade etti. 

Savunmalara geçilmeden önce bazı sanık avukatları söz alarak, tanıkların ifadesinin talimatla değil, duruşma salonunda alınmasını talep etti. Ardından suç tarihinde albay rütbesiyle Özel Hava Alay Komutan Yardımcısı olarak görev yapan tutuklu sanık Ahmet Balaban savunmasına başladı. 

Balaban, 15 Temmuz gecesi evindeyken kendisini arayan nöbetçi amir Kara Pilot Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu'nun, "Alarm verildi. Acilen birliğe gelmeniz lazım." dediğini, bunun üzerine birliğe gittiğini söyledi.

Alayda ilk kez bir alarm durumuyla karşılaştığını belirten Balaban, terör endişesi nedeniyle alarm verildiğini değerlendirdiğini anlattı. 

Balaban, sanıklardan Kara Pilot Yarbay Halit Kabil'in kendisine, "Genelkurmay Birinci Başkanının emriyle kritik personel Alay Komutanı Albay Ümit Tatan'ın, acilen Akıncılar Üssü'ne götürülmesi gerekiyor." dediğini kaydeden Balaban, Kabil'in, bu emrin Özel Kuvvetler Harekat Şube Müdürü Albay Ümit Bak tarafından kendisine verildiğini söylediğini aktardı. 

Bu durum karşısında şaşırdığını ve Ümit Bak'a ulaşmaya çalıştığını belirten Balaban, Bak'ın, "Genelkurmay Başkanının emriyle alay komutanının kritik personel olduğunu, gerekirse alıkonularak götürülmesi." gerektiğini söylediğini kaydetti. 

Yine bu görüşmede, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın şehir dışında olduğunu öğrendiğini söyleyen Balaban, daha sonra Tatan'ın helikopter ile Akıncılar Üssü'ne götürüldüğünü ifade etti. 

"Kıdemli personel olarak Semih Terzi'nin yanına gittim"

İlerleyen saatlerde nöbetçi amir Çakıroğlu'nun, Diyarbakır'dan Tuğgeneral Semih Terzi'nin bir taburla geleceğini ve Oğulbey Gölbaşı'na geçeceğini bildirdiğini anlatan Balaban, şöyle devam etti:

"Zekai Aksakallı makamında olmadığı için Semih Terzi'nin Oğulbey'e geçmesinin normal olduğunu değerlendirdim. Konuştuğum Ümit Bak, Diyarbakır'dan gelen personelin karayoluyla Oğulbey'e gitmesinin güvenli olmadığını söyledi. Görüşmede, personelin hava yoluyla gönderilmesi gündeme geldi. Alaydaki en kıdemli personelin generalleri karşılaması gerekir. Ben de en kıdemli personel olarak Semih Terzi'nin yanına gittim, 'Hoşgeldiniz' dedim. Ümit Tatan'ın, Genelkurmay Birinci Başkanının emri gereği Akıncılar Üssü'ne bırakıldığını söyledim. 'Emir komuta bende. Bu saatten sonra alay nizamiyesinden giriş çıkış olmayacak.' dedi."

"Yaralı tahliyesine öncelik verdim"

Helikopterler geri dönerken Ümit Bak'ın kendisini arayarak, Semih Terzi'nin yaralandığını ve acilen helikopterle GATA'ya nakledilmesini istediğini kaydeden Balaban, "Normal yöntem helikopterle intikaldi. Ümit Bak benden helikopter istedi. Yaralı tahliyesine öncelik verdim. Halit Kabil, 2 helikopterden birine ulaşıp tahliyeyi başlattı." dedi.

Zekai Aksakallı ile telefonda görüştüğünü, yaptıkları işleri anlattığını belirten Balaban, Aksakallı'nın kendisine, Semih Terzi için "Hain geberdi." dediğini aktardı. 

En büyük şoku burada yaşadığını anlatan Balaban, bu yaşananların ardından Özel Kuvvet Tim Komutanı Ahmet Kemal Yılmaz'ın kendisine odasında kalması gerektiğini söylediğini, odasının kapısında nöbet tutanlar bulunduğunu belirtti. 

Balaban, bu süreçte yaptığı telefon görüşmesinde, Aksakallı'nın kendisine güvendiğini söylediğini ve Genelkurmay Başkanının, Akıncı Üssü'nden alınması için "güvendiği personelden tim oluşturmasını" istediğini savundu. Balaban, daha sonra bu uçuşa ihtiyaç kalmadığının söylendiğini kaydetti.

"Emri yerine getirdim"

Duruşmada, suç tarihinde yarbay rütbesiyle Pilot Tabur Komutanı olan tutuklu sanık Halit Kabil de savunma yaptı. 

Kara Pilot Yarbay Halit Kabil, birliğe alarm emri verildiğini, emir komuta içinde hareket ettiğini savundu. 

Alarm talimatının gerekçesinde, Genelkurmay Birinci Başkanının emriyle kritik personel Alay Komutanı Alay Ümit Tatan'ın, acilen Akıncılar Üssü'ne götürülmesi gerektiğinin belirtildiğini söyleyen Kabil, "Fransa'da çok ciddi terör saldırısı olmuştu. Ortada ciddi bir durum vardı. Bu nedenle alarm verildiğini değerlendirdim." dedi. 

Kabil, alarm emri verildiği sıralarda darbe lafının geçmediğini, emrin gereğini yerine getirdiklerini savunarak, "Terzi'nin vurulması bazı soru işaretlerini oluşturdu ama başka şansımız yoktu. Ortada bir çift başlılık olduğunu da anladım. Bekleme kararı aldım. Zaten bir icraatımız yoktu. Darbenin bir parçası olsam niye alayda kalayım. Baktım işler kötüye gidiyor kaçardım." ifadelerini kullandı. 

Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ'ın sorularını da yanıtlayan Kabil, Ümit Tatan'ı helikoptere bindirirken koluna girerek, "Şu an darbe gerçekleşiyor, zorluk çıkarmayın." dediğinin hatırlatılması üzerine, "Koluna girdim ama bu sözü söylemedim." diye konuştu. 

"Tatan'ı neden Akıncı Üssü'ne götürdüğünü sorgulamadın mı?" sorusu üzerine Kabil, "Ömer Halisdemir, Semih Terzi'yi neden öldürdüğünü sorgulamadığına göre, ben de sorgulamadım. Emri yerine getirdim." sözlerini kullandı.

Kabil, bir başka soru üzerine de Albay Ümit Bak'tan emir aldığını, aldığı alarm emrini, "Fransa'daki terör saldırılarının ardından önemli terör olayları olacağı ve ülkenin sıkıyönetime doğru gideceği şeklinde algıladığını." aktardı. 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler