Çağdaş Aydının Milli Görevi
BİR MAKALE
İrfan Küçükköy:
Çağdaş Aydının Milli Görevi
Hazreti Ali “çocuklarınızı çağınıza göre değil, ilerde yaşayacakları çağa göre, çağın imkan ve şartlarına göre eğitiniz” buyurmuştur
Toplum zirvede olmasa bile, zirve üstadlar, otoriteler eserlerini, zirve yolcularına ulaştırabilmişlerse, bu bayrakları zirve yolcuları yüklenmişlerse, zirveye tırmananların gayretine teslim edilmişlerse zirve eserler, zirveye ulaşacaklardır, ulaştırılacaktır. Toplumları, kültürel buhran içinde kıvranırlarken ortaya çıkan zirve eserler. Er geç zirveyi bulacaktır. Ancak yarasalar, her zaman var olacaktır. Mesela, toplumu sırtlanıp zirveye yönelen, Necip Fazıl Kısakürek, davasını zirveye tırmananlara emanet etmiştir.
Yer yüksekliği zirvede olan için çukur, çukurda olan için erişilecek zirvedir. Çukurdakilerın çoğu, zirvenin varlığından bile haberdar değillerdir. Nitekim Şiirde Necip Fazıl’ı, Ahmet Haşim’i, Arif Nihat Asya’yı tanımayanlar, hatta İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif’i göremeyenler, ömrü boyu neşrettiği şirler toplamı bir broşür kadar olan kişileri büyük şair sanıyorlar, böyle lanse ediliyor.
Zirve insanları zirve toplumlar yetiştirir. Bunun karşıt tezi de doğrudur. Zirve toplumları zirvr insanlar yetiştirir. Her iki önermeye göre, çağdaş milli aydın zirve olmak zorundadır.Eskiler topal eşekle, eşekler yarışmasına katılmak olmaz, derler. Her aydın emeğinin son gücünü harcayacak ve başarısını ortaya koyacaktır. Zirve toplumların binasının ilk tuğlası da, son tuğlası da hünerli ellerin, düşünen beyinlerin eseridir. İçinizde nice yüksek zekalı, dâhiler olduğunda şüphem yoktur. Belki de bunlardan biri bizzat sizsiniz. Vatanımız, milletimiz, Ümmet-i Muhammed, hatta insanlık sizden çok şeyler bekliyor. Bunu hiç unutmayınız.
1998'de Mekke’de Harem-i Şerif’te bir hutbe dinlemiştim. Gelecek günler, bu günlerde çocukları iyi yetişmiş milletlerin ürünü olacaktır. Şayet Batı ülkelerinin insanları, çocukları daha iyi eğitim alıyorlarsa, yarınlar da onların olacaktır. Yarınlar bugün çocuklarını iyi yetiştirenlerin üstün olduğu bir toplum olacaktır.” Hutbeleri dinlernken Türkçeye çevirir, deftere kaydederdim. Bu notlarımı hac hocalarına hemen aktardım ama eğitimde fonksiyonumuz zurnanın son deliği idi. Batı toplumları eğitimde bizden üstün iseler. Yapmamız gereken onları aşmaya çalışmaktır.
Hazreti Ali “çocuklarınızı çağınıza göre değil, ilerde yaşayacakları çağa göre, çağın imkan ve şartlarına göre eğitiniz” buyurmuştur.
Genç öğrenci arkadaşlarıma ifade edeyim. Göreviniz yarının hamurunu yoğurmaktır. Seçtiğiniz alanda zirveye ulaşmaktır. Otorite olmaktır. Toplumun yücelişi. İslam toplumlarının yükselişi, Başka bir ifade ile ayağa kalkışları sizlerin elinizde olacaktır.
Günümüzde ülkemizin her ilinde Üniversiteler var. Belki eksiklikleri var ama, kapılar açılmış ve ilerlemeleri için mesafeler alınmıştır.
İnsanların olduğu gibi toplumların da çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ihtiyarlık evreleri vardır. Toplumumuz ustalık evresinin kapısını sonuna kadar açmıştır.
Değerli aydınlarımız, milli görevimiz olan toplumumuzun sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi, ahlakı, teknolojik, organize etme. Eğitim alanlarında, milletimize ne kadar her alanda toplumuza rehberlik edebiliyoruz. Rehberlik konusunda kendimizi yeterli görüyor muyuz. Yeterli olmamız için neler gerekli tartıp durmalıyız. Eğitim çağının yaşı hem vardır, hem yoktur. Eğitim “Minemehdi İlellahd” beşikten mezara kadardır.
****
Zamanımızda Ülkemizin ve Müslüman toplumların ilim, kültür, sanat ve teknoloji alanlarında meharetini deha seviyesinde ortaya koyacak elemanlara ihtiyacı vardır. Bir alanda değil, bir alanın bir kolunda değil, her alanda, her alanın her kolunda işinin kompedanı elemanlara, uzmanlara, eskilerin tabiriyle üstadlara, ustalara ihtiyacı vardır.Üstad derken, ilimle iştigal etmiş, yaşı ilerlemiş kişileri kast etmiyorum. Sahalarında otorite olan kişilere, usta ve üstad elemanlara, vasıflı elemanlara, rehber elemanlara, ihtiyaç vardır. Bu saydığımız vasıflara sahip elemanlarımız olmadığı için, Dünya çapında kendini ispatlamış elemanlarımız olmamasından dolayı, nadiren yetiştirdiğimiz değerli elemanları, beyin göçü halinde gelişmiş Batı ülkelerine ve ABD’ye kaptırdığımız için büyük adım atamıyoruz..
Yetiştirdiğimiz elemanları, ülkemizden kaçırmamızın sebebi, onları ekonomik olarak tatmin edememenin yanıda, ilim aşklarına tam tekabül edememiş olmamızdır. Bu notum da çok önemlidir. Uzun süre ABD’de, Şikago Üniversitesinde görev yapan büyük tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık hocamıza, Türkiye’ye dönüp dönmeyeceğini sordum. (1985) Merhum hocamızdan şu cevabı aldım. “Dönmem mümkün değil. Çünkü Türkiye’de araştırmaya girişmem demek, ilmi çalışmalarda gerilemem demektir. Benim ABD’de görev yaptığım Üniversite’nin kütüphanesinde dört milyon kitap var. Dünyanın bütün ülkelerinin arşivlerinin mikrofilm halinde suretleri var. Bu kütüphanede bulamasam, masamın üstüne ihtiyacım olan kitabın ismini ve sayfasını yazıyorum, en geç bir hafta içinde fotokopisi masamın üstünde oluyor. Şu içinde bulunduğum arşivin bütün defterlerinin mikrofilmleri bizim üniversitemizde var. 1954 yılında mikrofilimleri alınmış ve ABD’de ilgili üniversitelere dağıtılmış. Bazı teknik zorluklar var ama mutlaka ulaşmak mümkün” demişti. Görev yapmakta olduğum Şer’î Sicilleri Arşivi’ndeki on bin dört yüz defterin mikrofilmleri çıkararılmış. Hatta bir nüshası da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Türk İktisat Tarihi Enstitüsü Kütüphanesine bırakılmış. (Ben bu Enstitüde Yüksek Lisans yaptım. Maalesef metruk haldeydi. Değerli hocam Prof. Dr. Halil İnalcık şunu da ilave etti. “Sadece çalışma kolaylığı değil, kitap, mikro film bolluğu da önemlidir. Başka imkanlar da var, dedi.
Toplumların sosyal yükselişleri ile ilim, kültür vr sanat yükselişleri arasında doğru orantı vardır. Sayıca artan üniversitelerimiz, liselerin yüksekokulları, yüksek liseler değillerdir, olmamalıdır. Yüksek eğitimin hedefi branş eğitimidir, bu yüksek okulların her biri, branş eğitim kurumlarıdır. Dünya standartlarına ulaştırılmaları şarttır.. Üniversiteler bünyesinde akademik çalışmalara yönelik enstitülerin geliştirilmesi şarttır. Uygulamalı alanlardaki eğitimlerde stajların akademik seviyeye ulaştırılması gerekir.
Tabiiki her fakülte mezununun eğitimi alanında veya aynı eğitim destekli yan alanda iş bulması gerekir. İster resmi olsun, ister sanayi ve teknik kurumlarda olsun bu sağlanmalıdır. Fakülte eğitimi alan kişilerin açıkta, işsiz olması siyasi sorumluluğa sebeptir. Bir tek eğitim alan kişi, eğitimi alanında, iş bulamıyorsa yöneticiler bunun ızdırabını çekmeli ve çare aramalı ve bulmalıdır. Bunun mazereti olamaz. Yetişmiş elemanın alanında iş bulamamasının mazereti olamaz. Demek ki eğitim programlanmasında eksiklik var, yanlışlık var. Açlığın mazereti olamaz.
Uluslar arası ün sahibi elemanlarımız neden yok. Sporda beklediğimizi, bilim ve teknolojide niçin beklemeyelim. Sultan Kanunî devrinin yüksekliği olmasaydı, mimarîde Sinan, Şiirde Hayalî, Zâtî, Lâmî, Fuzûlî, Bâkî, İlimde Ebussuud Efendi, Kemal Paşa yüksek seviyede olmasaydı, Kanunî Devri yüksek olabilir miydi? Bayrak zirveye dikilirse görülür. Bu bayraklar, bayrak şahsiyetler. Zirve toplumun zirvesine dikildikleri için hâlâ görülüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.