İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Dua Toplumu

Dua Toplumu

Vaaz Kürsüsünden

Dua Toplumu

Aziz Müslümanlar, değerli kardeşlerim,

Günümüzden birkaç nesil öncesini incelediğimizde, tarihi toplumumuzu incelediğimizde, gerçek anlamda bir "dua toplumu" ile karşılaşırız. Toplumumuzda herkes herkese dua etmekteydi. İşverenin işçisine, işçinin işverenine, amirin memura, memurun amire, satıcının müşteriye, müşterinin satıcıya, hizmetçinin ev sahibine, ev sahibinin hizmetçisine dua ettiği bir toplum. Babanın, annenin çocuklarına, çocukların anneye, babaya torunların dedelerine, ninelerine, akrabanın akrabaya, komşunun komşuya dua ettiği bir toplum. Komutanın askerlerine, askerlerin komutanlarına dua ettiği bir toplum. Halkın devletine dua ettiği toplum. Böyle bir dua toplumunun bir ferdi olmayı kim istemez? İşte yakın zamanda yaşanmış olan bu toplumun temellerinde İslam vardı. Ayet-i Kerimelerin, Hadis-i Şeriflerin verdiği ruh vardı.

Şükürle ifade edelimki toplumumuzda hâlâ dua toplumunun izleri devam etmektedir. Aydınlarımız bir süre bu yüksek özellikleri kaybetmişlerdi veya bir kısmı kaybetmişlerdi. Dua toplumu olma özelliklerini kısmen kaybetmişlerdi.Bu bir geçici hastalıktı. Toplumumuz yeniden sıhhat bulmaya başlamıştır. İnsan ve toplum için sağlık aslî, hastalık ârızîdir. Umutla belirtelim ki toplumumuz yeniden aslî özelliklerine yönelmiştir.

Dua, toplumumuzun her anını kaplamıştır. Düğünlerimiz başından sonuna kadar dua ile taçlanmaktadır. Söz kesimi dua ile noktalanmakta, nişan merasimi salevatlarla, tekbirlerle, dualarla yapılmaktadır. Kına geceleri dualarla süslenmekte, en uçuk eğlencelerin bile akabinde dua yapılmaktadır. Gelin kızımız, gelinliğini tekbirlerle giymekte, beline kemer babası veya bir saygıdeğer yakını tarafından besmelelerle, tekbirlerle bağlanmaktadır. Evden dualarla uğurlanmakta, damadın evinde dualarla karşılanmaktadır. Damat elbisesini dualarla, tekbirlerle, salevatlarla giymekte, damatlık tıraşı bile tekbirlerle yapılmaktadır. Düğünlerimiz, sünnet düğünlerimiz, başından sonuna kadar dinî motiflerle tezyin edilmiştir. Evlatlarımızı askere dualarla uğurlamakta, dualarla kaşılamaktayız.

Yakın tarihimizde kitaplarımız, dini olsun olmasın, besmele, hamdele, salvele diye ifade edilen usulle başlamakta, sonra da yazarın duası yer almaktaydı. Besmele malum "Bismillahirrahmânirrahîm" demektir. Hamdele, Allaha ham detmek, " El-hamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn" demektir. Salvele de Peygamber efendimize salevât getirmek demektir. Vaizler, va'za aynı usulle başlarlar. Besmele, hamdele, salveleden sonra dua faslı başlar. Sonra Va'zu nasihat devam eder. Medreselerde hocalar, derslerine aynı usûlle başlarlardı. Merhum hocamız Hacıveyis zade Mustafa Efendi sınıfa girdiğinde önce selam verir, ardından besmele, hamdele ve salvele faslını geçer, sonra kısa dua eder, sonra da derse başlardı. Klasik Osmanlı-Türk eğitim usûlünü de bize öğretmiş oluyordu.

Kadı defterlerinin bulunduğu, İstanbul Müftülüğü Şer'iyye Sicili Arşivi Uzmanlığı'nda altı yıl görev yaptım. Bu konuda yüksek lisans yaptım. Gördümki her ferman, besmele, hamdele, salvele ve dualarla başlamakta, gerekli talepler sunulduktan sonra dua ile son bulmaktadır. Resmî, gayr-i resmî bütün yazılı evraklar aynı usûlle sürdürülmüştür.

Yakın tarihimizde sanatkarların Hırfet, Lonca teşkilatları çok önemliydi. Meslek edindirme merasimleri de önemliydi.. Meslek edinme rastgele olamazdı. Sanatkar ahilik teşkilatı içinde işine ve hayata hazırlanırdı. Ahilik teşkilatında ve loncalarda sanat erbabının çıraklığa girişi, kalfalık seviyesine ulaşması ve ustalık ünvanı alması, sanatta becerisi ve iş ahlakı edinmesi Ahilik kuralları içinde merasimlerle yapılırdı. Loncanın başkanı aynı zamanda o sanatın başkanı anlamına şeyhi olurdu. Çocuğu çırak olarak alır, onu sadece sanata değil edebe ve iş hukukuna, iş ahlakına alıştırırdı. Usta adayına, sadece müşteriye karşı değil, Allah’a karşı da sorumlu olma ruhunu verirdi. Seramonilerden evvel ve sonra mutlaka dua edilirdi. Çarşılar sabah namazından sonra toplu dua ile açılırdı. Benim yaşıtlarım, o günlerden küçük ve cazip örnekler görmüşlerdir.

Toplumumuzun dua toplumu olma özelliklerinden kaybı çok mu? Bu soruya maalesef diye cevap vereceğim ama telafisi imkansız değildir diye de ilave edeceğim. Öz korunuyor, ruh korunuyor ama alışkanlıklar yara almıştır. Kaç öğretmen öğrencisine, kaç öğrenci öğretmenine, kaç işveren işçisine, kaç işçi işverenine dua edebiliyor? Maalesef ağzı dualı dedeler, nineler bile azalıyor.Çünkü dua etmeyi bilmiyorlar. Bir sene üç aylık gittiğimiz hacta, hacılara her gün ders yapmış ve dualar öğretmeye çalışmıştım. Hazret-i Peygamber Aleyhisselam bir dua peygamberidir. Peygamberlik hayatı dualarla geçmiştir. Her karşılaştığı kişiye dualar etmiştir. Cami cemaatlarından ve hocalardan başlayarak dilimizi ve gönlümüzü duaya alıştıralım. Dua toplumu olma özelliğimize ulaşmak için, dualara daha çok yer verelim.

CUMANIZ MÜBAREK OLSUN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi