Suriye'yi "özgürleştirme harekatı" komutanları, operasyonun perde arkasını AA’ya anlattı
Halep
Yaklaşık 13 yıl boyunca süren iç savaşı sona erdiren "Düşmanı Caydırma Operasyonu", Suriye'de yeni bir sayfa açılmasını sağladı.
Suriye'nin kuzeyinden başlayarak adım adım ilerleyen 11 günlük operasyonla, Baas rejimi yıkıldı. Beşşar Esed'in Rusya'ya kaçmasıyla rejim çöktü ve Suriye'de yeni bir dönemin başlamasına kapı aralayan devrim, 8 Aralık'ta başarıya ulaştı.
Harekatın komuta kademesinde yer alan askeri saha komutanları, operasyonun gizli hazırlıklarını, kritik anlarını ve sahadaki ilerleyişi AA muhabirine anlattı.
"Harekat, 6 ay süren gizli hazırlığın ürünüydü"
Askeri saha komutanı Mustafa Haşim, Suriye'nin özgürleştirilmesine uzanan sürecin göründüğünden çok daha derin bir hazırlık döneminin sonucu olduğunu belirtti.
Operasyon için yıllarca hazırlık yapıldığını dile getiren Haşim, "11 günlük özgürleştirme süreci aslında yılların emeği, hazırlığı ve halkın 54 yıllık zulüm ve acıdan kurtuluş iradesinin bir sonucu oldu." dedi.
Operasyonun ana planlamasının 6 ay önce Halep’in batı kırsalındaki Ürim es-Sugra hattında başlatıldığını aktaran Haşim, ancak devrik rejimin keşif faaliyetlerini artırması üzerine komutanın, planı değiştirerek geçiş hattını Halep'in Kubten el-Cebel üzerinden açtığını ifade etti.
Haşim, bu hattın dağlar ve derin vadilerle çevrili olması nedeniyle "aşılamaz olarak görüldüğü" ve operasyona hazırlık sürecinde Esed rejiminin bölgeyi sürekli bombaladığını aktardı.
Halep Üniversitesi'nde devrik rejimin komuta-kontrol merkezine sızılmasının harekat için önemli bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Haşim, "Asaib el-Hamra’dan oluşan bir ekip güvenlik yöntemiyle Halep Üniversitesi’ndeki mesleki eğitim merkezine sızdı. Sabah erken saatlerde komuta-kontrol merkezine yapılan bu baskın düşmanın iletişimini çökertti." diye konuştu.
Savaşın tamamen "istisnai" olduğunu vurgulayan Haşim, "düşmanın alışık olmadığı" yeni taktiklerin ilk kez uygulandığını, bu baskının ardından rejim hatlarında büyük çözülme yaşandığı ve birliklerin ilerleyişinin hızlandığı belirtti.
Haşim, 2019’da yaşanan kayıpların savaşçılar arasında ciddi bir uyanış başlattığını, askeri, güvenlik ve eğitim alanlarında yoğun bir hazırlık sürecine girişildiğini ifade etti.
Haşim, operasyon sırasında ilk kez kullanılan "Şahin" biriminin insansız hava araçlarından (İHA) yararlanarak, yeni taktikler uyguladığını bunun da rejim saflarında büyük şaşkınlık yarattığını dile getirdi.
Halep hattına girişle birlikte sahada kısa süreli bir karışıklık yaşandığını, SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin Halep’in kuzeyine doğru ilerlemesi üzerine kuvvetlerin ikiye ayrıldığını belirten Haşim, "Bir grup Halep’in kurtuluşuna ve Hama’ya doğru ilerlemeye devam etti, diğer grup ise PKK/YPG'nin yönelişini durdurmak için kuzeye yöneldi." ifadelerini kullandı.
Halep'in tamamen özgürleştirilmesinin ardından güvenliği sağlamak için kontrol noktaları kurulduğunu, halkın mallarının ve tesislerin korunması için çalışmalar yürütüldüğünü aktaran Haşim, Halep'ten sonrasında birliklerin hızlı ilerleyerek, eski rejimin yeni savunma hatları kurmasına izin verilmediğini kaydetti.
"Birlikler Şam’a çatışmasız, kansız bir şekilde girdi"
Hama'ya girerken Zeyn el-Abidin Dağı’nda devrik rejim hattının kırılmasının ardından birliklerin Humus’a doğru ilerlediğini ifade eden Haşim, rejimin topçu, füze, hava ve İHA saldırılarıyla direndiğini, ancak ilerleyişin hızla devam ettiğini aktardı.
Haşim, "Allah’ın izniyle birlikler Şam’a tamamen çatışmasız, kansız bir şekilde girdi. Bu, operasyonun en önemli başarılarından biriydi."ifadelerini kullandı.
"O gün, Suriye halkının en büyük zafer günlerinden biriydi"
Operasyonun saha komutan yardımcılarından Hüzeyfe el-Hasan ise Halep'in özgürleştirilmesinin harekatın dönüm noktalarından biri olduğunu belirtti.
Hasan, Halep’in kısa sürede özgürleştirilmesinin ardından askeri birliklerin vakit kaybetmeden ikinci aşamaya geçtiğini ifade etti.

Bu aşamada birliklerin Halep'in alınması sonrası hızlıca Hama, Humus ve Şam'a yönelmek için hazırlık yaptığını aktaran Hasan, kuvvetlerin ilerleyişinin çok hızlığı olduğunu dile getirdi.
"Allah bize kapılar açtı" diyen Hasan, operasyonun ilk aşamasında yaşanan askeri hazırlığı şöyle anlattı:
"Duygularımız korku ve azim arasında gidip geliyordu. Yükselen silah sesleri, top atışları, füzeler ve çok namlulu roketatarların sesi toprağı titretiyordu. İlk aşamada kullanılan yoğun ateş gücü nedeniyle zemin adeta sallanıyordu."
Operasyonda kendileri için belirleyici noktanın, binlerce sivil ve gözaltındaki mahkumların umudu olduklarını hissetmeleri olduğunu vurgulayan Hasan, "İçimizde Allah’a güvenimiz tamdı. Zaferin geleceğine inanıyorduk. Arkamızda bizi bekleyen yerinden edilenler, tutuklu olan binlerce insan vardı. Hepsi fetih anını bekliyordu." dedi.
Halep'in alınmasının ardından birliklerin hızla ilerlediğini ve "tarifi mümkün olmayan bir güven duygusuyla" hareket ettiklerini söyleyen Hasan, "Allah’ın söz verdiği zafere olan güvenimizi artırıyordu. O gün, Suriye halkının en büyük zafer günlerinden biriydi." ifadelerini kullandı.
Yaşanan tüm zorluklara ve yoğun saldırılara rağmen birliklerin ilerlediğini kaydeden Hasan, "Geride bırakılan yol bombardıman, yıkım, göç ve şehitlerin kanlarıyla doluydu. Geri dönme şansımız yoktu. Her savaşçının zihninde şehitlerin görüntüsü, yaralıların çığlığı, göç edenlerin acısı vardı. Bu, ilerleme kararlılığımızı güçlendirdi. Seçenek tekti; ilerlemek ve halkı sevindirecek o büyük zaferi gerçekleştirmekti." diye konuştu.
Hasan, Baas rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan zaferin üzerinden bir yıl geçtiğini ve Suriye ordusunun bugün yeniden temel görevlerine döndüğünü dile getirerek, "Ordu artık sınırları koruma, ülkeyi savunma, dini ve tüm toplumsal bileşenleri koruma görevini üstleniyor. Bu ordu, Baas rejiminin yıllarca halkın zihninde oluşturduğu olumsuz imajı düzeltecek. Çünkü bu ordu halk içindendir halkı korumak için vardır." ifadelerini kullandı.
Halep'e ilk girdiğim an ruhumun tekrar bedenime döndüğünü hissettim
Devrimle sonuçlanan operasyonun komutanlarından Fatih Eyyüp ise Esed rejiminin saldırıları sonucu 2016'da yaşadığı kent olan Halep'i terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Halep'e geri dönmek için uzun yıllar boyunca beklediğini dile getiren Eyyüp, "Halep’ten çıktığım gün, ruhum Halep'te kaldı. ruhsuz bedenle yaşıyordum. Operasyon anını 8 yıl bekledim." dedi.

Eyyüp, Halep'in kurtarıldığı gün büyük sevinç yaşadığını kaydederek, "Halep'e ilk girdiğim an ruhumun tekrar bedenime döndüğünü hissettim. Gerçekten rüya gibiydi. İki gün boyunca kendi kendime ‘Gerçekten Halep’e döndük mü?’ diye sordum." ifadelerini kullandı.
Halep'te güvenliğin sağlanmasının ardından operasyonların sürdüğünü belirten Eyyüp, "Halep tamamında kontrolü sağladık. Sonra birlikler Hama’ya doğru ilerledi. Hissettiklerimi tarif etmeye kelimeler yetmiyor, insanın içindeki duygu çok daha fazla şeyi anlatıyor." şeklinde konuştu.
Halep’e ilk girdiklerinde devrik rejimin el-Muhaberat birimine yöneldiklerini hatırlatan Eyyüp, buradaki hapishanede kadın ve çocukların dahi hapsedilmiş olduğunu gördüğünü aktardı.
Eyyüp, operasyonun başarıyla ulaşmasıyla iç savaş nedeniyle zorla yerinden edilen ailelerin kamplardan evlerine geri döndüğünü, rejim hapishanelerinin kapılarının açılarak insanların özgürlüğüne kavuştuğunu dile getirdi.
Hapishanelerdeki insanların durumuna ilişkin Eyyüp, "Hapishaneler, her an idam edilebilecek kişiler ve ağır işkence altında yaşayan siviller ile doluydu. İnsanların özgürleştirilmesi sadece binaların açılması değil, insanların yeniden hayata döndürülmesi anlamına geliyor." diye konuştu.
Operasyonların Humus ve ardından Şam’a kadar uzandığını aktaran Eyyüp, "Bazı insanlar o akşam idam edilmek üzere hüküm giymişti. Düşünün gece idam edilmesi planlanan birini siz sabahın erken saatlerinde özgürlüğüne kavuşturuyorsunuz. Bu ona tamamen yeni bir hayat vermek demektir." ifadelerini kullandı.
Kaynak:AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.