İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Erken mi? Baskın mı? “Seçim!..”

Erken mi? Baskın mı? “Seçim!..”

AKP’nin can simidi, küçük ortağı, AKP’li Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın yaveri, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, geçtiğimiz Salı günü sürpriz erken seçim çıkışına. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ertesi gün Bahçeli ile 30 dakikalık görüşmesinin ardından 66 gün sonrasına, 24 Haziran tarihine, erken seçim yapılacağını ilan etmesi, süre bakımından siyaset çevresi ve kamuoyunda, bu seçimin erken değil, baskın seçim anlamına geldiği şeklinde yorumlanmaya başladı.

Eken seçim kararı için sürpriz dedik ama aslında pek de sürpriz değildi!

*AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” ile büyükşehir belediye başkanlarının da olduğu yerel yönetim ve parti teşkilatlarında yenilemeye gitmesi.

*Türkiye’yi karış karış dolaşıp, AKP il ve ilçe kongrelerine katılması.

*Cumhurbaşkanlığı seçimine iki yıl gibi bir süre varken,  iktidarın küçük ortağı MHP lideri Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde, partisi MHP’nin aday göstermeyeceğini ve Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklaması.

*Ve AKP ve MHP’nin “Cumhur ittifakı”’nı gerçekleştirmesi.

Bütün bunlar Kasım 2019 seçimleri için yapılan hazırlıklar gibi görünse de;

*Ekonomideki bozuk gidişat,

*Döviz kurunun bir tür türlü kontrol altına alınamaması,

*Faizlerin yüksekliği ve düşürülememesi,

*Suriye Meselesi, ABD ve Rusya ilişkileri,

*PKK ve FETÖ terör örgütleri ile yapılan mücadele,

Bütün bu olumsuzlukların ”Cumhur ittifakı”’nı Kasım 2019’a kadar diri tutmasını zora sokacağı endişesi. Muhalefet kanadında Cumhurbaşkanı adaylığı için henüz kesin aday veya karşı ittifakın oluşmamasına karşılık, AKP-MHP ikilisinin adayının kesinleşmiş olması, AKP’nin erken seçim kararına götüren etkenlerdi.

Zaten AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Haziran için erken seçim kararını açıklarken  “Şartlar bunu gerektiriyordu” demesi aslında bunu açıkça ifade ediyordu.

İktidar da olma vasfı ile erken seçim kararı almak istemeyen AKP, bunu küçük ortağı Bahçeli üzerinden gündeme getirdi.

 

Erken seçim alışkanlığı;

Türkiye’de muhalefet partilerinin kaybettiği veya kazanamadığı seçimlerin ardından, iktidarın hatalı politikaları, ekonomik gidişattan duyulan endişeler vb. gibi durumlarda erken seçim istemesi alışıla gelmiştir. Türkiye 1957’den bu yana tam yedi defa erken seçime gitmiştir.

AKP’nin küçük bir süre varken ortağı erken seçim çıkışı şüpheye mahal vermeden önceden planlanmış danışıklı bir döğüş. Erken seçimi CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu 24 Ekim 2017 tarihinde grup toplantısında iktidara erken seçim çağrısı yapmış ancak karşılığında Erdoğan tarafından Kılıçtaroğlu’na katıldıpta kaybettiği seçim sayıları hatırlatarak erken seçim talebine karşılık vermişti.

 

Bu bir Baskın seçim;

298 Seçmen ve Seçimlerin Temel Hükümleri Kanunu ve  2839 sayılı Seçim Kanunu’nun ilgili maddeleri gereği, seçim kararı alınmasından 45 ila 90 gün sonra, seçime gidilmesi gerekiyor. Buna göre iktidar tarafından 66 gün sonraya seçim tarihi belirlenmesini,  baskın seçim olarak değerlendirilmemesi gerektiği ifade edilse de. Geçmişte de benzer şekilde 63 günde seçime gidilmiş olsa da. 24 Haziran’da yapılacak erken baskın seçimin önceden tasarlanmış baskın seçim olduğu gerçeğini değiştirmez.

Çünkü bu seçim farklılık taşıyor. İlk defa Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimi beraber yapılacak ve henüz 16 Nisan 2017 tarihli referandum ile kabul edilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” için uyum yasaları henüz çıkarılmış değil. Bunun için AKP’nin 20-25 maddelik bir uyum yasası çalışması içerisindeydi ve bu hafta meclis gündemine gelecekti. Ancak baskın erken seçim kararı önce geldi.

Yeni sistemin en önemli sorunu, Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesindeki netsizlik..

Bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için 20 milletvekilinin  aday göstermesi gerekiyor.. TBMM’de grubu bulunan partilerin partili veya partisiz aday göstermesinde sıkıntı yok.

Bunun dışında bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için 100 bin seçmenin aday göstermesi gerekiyor.

İşte meselede tam burada.. Cumhurbaşkanı adayı gösterecek 100 bin seçmen nasıl tespit edilecek?

100 bin imzayla Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesine ilişkin soruya geçtiğimiz günlerde uyum yasaları ile ilgili röportajında AKP Genel başkan yardımcısı Hayati Yazıcı’nın verdiği cevabı direk aktaracağım. Yazıcı; " Burada 3 seçenek öngörülmüş, bu çoğalabilir. Burada 100 bin seçmen aday nasıl bildirilecek? Seçim Kuruluna başvurarak yapabilirler, nihayetinde bunların seçimle olması şart çünkü 'seçmen' deniyor. O halde bir seçmen kimlikleri olacak, bu bir ön şart." Yazıcı’nın sözlerinden de anlaşılacağına göre net olmayan konunun çözümü de kısa zamanda alınacak şartları barındırmıyor. Cuma günü TBMM’den erken seçim kararı kabul edildi. Zaman hızla daralıyor.

AKP-MHP ittifakının adayı belli.. Muhalefet kanadına gelindiğinde ise, seçimlere 1,5 yıllık bir süre olması nedeniyle olacak ki, görüşmeler ağırdan alınıyordu.

Seçimler girebileceği tartışılan İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener 100 bin imza ile aday olacağını açıklarken.

HDP’nin 2014’deki Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş cezaevinde, mahkemeleri devam ediyor, henüz kesinleşmiş bir hükmü yok. Bununla birlikte HDP eş başkanı Pervin Buldan, HDP’nin her şartta aday göstereceğini açıkladı.

Ana muhalefet partisi CHP’de ise, ne Kılıçtaroğlu, nede başka bir aday ismi henüz yok.

Meclis dışı siyasi partilerinin ittifak veya müşterek aday tespiti de görünüde yok.

Geri kalan sürede “uyum yasaları” ne zaman çıkarılacak?

YSK seçim takvimi hazırlıyor. Ancak aday tespiti ve bildirim süresinde sıkıntılar yaşanması muhtemel.

Kurtlar bulanık havayı sever;

AKP-MHP ikilisinin bu erken baskın seçimi 30 dakikalık bir görüşmede kararlaştırmadığı, çok daha önceden planlayıp, hazırlıklarını tamamladıktan sonra, İYİ parti’nin seçimlere katılabilme yasal süreci üzerindeki muallâklıktan da istifade ile, muhalefeti hazırlıksız yakalama düşüncesi. Bu seçim erken seçimden ziyade, baskın bir seçim niteliğine dönüşmüştür.

Muhalefete “Erken seçim istiyordunuz alın size erken seçim”, erken seçimi siz istediniz şimdi ise kıvırıyorsunuz” gibi atıfta bulunmak bu şartlar da pek de ahlaki ve vicdani bir durum değildir.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

21.04.2018/adaanapost.com

twitter.com/ihalilsipahi

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi