Mal emniyeti konusunda tarih içerisinde meydana gelen gelişmeler Birleşmişmilletlerce kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde tescil altına alınmıştır. Bu bildirgenin 17.maddesinde mal sahipliği ve emniyeti hususu ele alınmıştır. Buna göre ; ?? her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olmak hakkına sahiptir. Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.?? Bu maddeyle BM mal mülk edinme ve bu malların emniyeti konusunun insan haklarının bir parçası olduğunu hüküm altına almıştır. Mal mülk sahibi olabilme ve bu malların emniyeti de kişinin hak ve özgürlüklerinden birisidir ve hem devletler kendi iç hukuklarında hem de gerek BM gerekse diğer uluslararası topluluklar bu emniyeti sağlayabilmek için sözleşmelere kanunlara çeşitli hükümler koymuşlardır.

İnsan hakları konusunda özellikle son yüzyılda büyük gelişmeler yaşanmış devletlerin hassasiyetleri artmış İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edilmiş , Avrupa insan hakları Mahkemesi kurulmuş bunun gibi birçok gelişme yaşanmıştır

İnsan hakları çerçevesinden düşünüldüğünde mal emniyetinin insanın en temel haklarından birisi olduğu ve bununda devlet tarafından etkili bir biçimde sağlanması gerektiği bir gerçektir. Örneğin ; dar gelirli insanlar veya bir işçi yıllarca çalışıp bir ev ya da bir araba sahibi ancak olabilmekteyken bu kişilerin mallarının güvenliğinin onun için ne kadar önemli olduğu açıktır.İşte bu güvenliği de sağlamak devletin üzerine düşmektedir.İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin çizdiği çerçeve de bu yöndedir ve devletler bu çerçeveyi göz önüne alarak Medeni kanunlarına mal mülk edinebilme ve mal emniyetinin sağlanması ile ilgili maddeler Ceza kanunlarına ise bu konuyla ilgili yaptırımlar koymuşlardır.Mal emniyetine yönelik suistimaller de verilen cezalar azımsanacak cezalardan değildir.Örneğin; hırsızlık konut dokunulmazlığının ihlali , gasp , yağma gibi mal emniyetini ihlal eden suçların her birinin ağır hapis cezaları vardır .

Yüce Allah, insanı en güzel birşekilde yaratmış, yeryüzündeki her şeyi onun hizmetine sunmuştur. Bütün bu özellikleriyle insan, yaratılanlar arasında en seçkin ve en değerli varlıktır. Yeryüzündeki bütün canlılara merhametle yaklaşmayı öngören dinimiz, insanın can, mal, akıl, din ve namus güvenliğini dokunulmaz kabul etmiş, bir insanıöldürmenin bütün insanlığı öldürmeye, bir hayatı kurtarmanın da bütün insanlığıkurtarmaya denk olduğunu bildirmiştir. Kur?an-ı Kerimde: ?Kim bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanlığı öldürmüştür. Her kim de birini(hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanlarıyaşatmıştır.? (Maide suresi:32) buyurarak, dinimizin insan hayatına verdiği önemi göstermektedir.

Sevgili Peygamberimiz (sav) de: ? Her Müslüman?ın diğer Müslüman?a canı, malıve ırzı haramdır.?( Müslim, Birr.32) buyurmuş, Veda hutbesinde de bütün insanlığa hitap ederek: ? Bugününüz, bu ay ve bu belde nasıl kutsal ise canlarınız, mallarınız ve namuslarınız da öyle kutsaldır. Her türlü tecavüzden korunmuştur. (Yani toplum sorumluluğu ve hukukun güvencesi altındadır.?( Buhari, İlim.37 ) buyurarak, insanın can ve mal güvenliğinin dokunulmazlığını belirtmiştir.

İslam dini, suça iten sebepleri azami ölçüde ortadan kaldırmış, insanı, iman, ibadet ve ahlakla olgunlaştırmak için gerekli tedbirleri almıştır.

Hepimiz can ve mal güvenliği içinde yaşamak isteriz. Bu dileğimizin gerçekleşmesi başkalarının can ve mal güvenliğine saygı göstermemize bağlıdır. ? Ben rahat edeyim de başkasından bana ne? anlayışıyla toplumsal huzur sağlanamaz. Can ve mal güvenliğinin sağlanmasında insanlar arasında paylaşma duygusunun öne çıkmasında en etkili unsur Allah?a ve ahirete imandır. Ona hesap verme inancının akıllara yerleştirilmesidir. Yaptığı her amelin yok olmadığına, ahirette iyilik ve kötülüğün karşılığını göreceğine inanan insan, başkalarının canına, malına zarar vermeyi düşünebilir mi? O halde aile ve okullarda çocuklarımızın inançlı yetiştirilmesine önem verilmeli ve insanlara hizmet etmenin de Allah?a kulluk etmek olduğu öğretilmelidir. Bu bilgi ve öğütler, davranışlarımıza yansıdığında kendimizin ve başkalarının can ve mal güvenliğinin sağlanacağını görürüz. Unutmayalım ki, gönüllerde Allah sevgisi ve hizmet etme aşkı bulunan nesillerin çoğalmasıyla gerçek toplumsal barış, güvenlik ve huzur sağlanacaktır.

İbrahim H.SİPAHİ

24.05.2013/Adanapost.com