
Mustafa Yürekli
Sanat ve edebiyatın canlılığı...
Mustafa Yürekli, edebiyatın ve sözün tarih boyunca toplumsal ve siyasal bakımdan sürükleyiciliğinden yararlanan Batı'nın dünya çapında üstünlük sağlamasında edebiyatın payına dikkat çekiyor.
Müslümanların ise iki asırdır Batı karşısında sanat ve edebiyat alanında çaresizliğe düştüğünü belirtiyor.
Söz, tarih boyunca, gerek fert, gerek toplum planında, bir ülkeyi etkileyerek sürükleyebilmiştir. Ne var ki ?Edebiyatın sürükleyiciliğinden hakikat uğruna mı yararlanılıyor?? sorusu pek sorulmamıştır.
Sözün, hakikat uğrunda kullanılmasından çok, fertleri ve toplulukları belli bazı hedeflere yöneltmede nasıl etkileyici şekilde kullanıldığını Fransız İhtilali'nde gözlemlemek mümkündür. Gerçekten, Fransız İhtilali, bütün aşamalarıyla sözü ustaca kullanan kimselerin olaylara ve topluluklara yön vermesini veya yöneltmesini çarpıcı şekilde göstermesi bakımından ilginçtir. Korkunç bir kargaşa ortamında söz ustası sayılacak bazı kimseler (Robespierre gibi) fertlere, topluluklara hakim olmasını bilmişler, onları kendi düşündükleri hedefe yönlendirmede güçlük çekmemişlerdir.
Batılı düşünce akımları, hakikate uygun olup olmayışlarının değerlendirmesi yapılmadan, yalnızca edebiyatın sürükleyiciliğinden yararlanarak ortaya çıkmış ve yaygınlık kazanarak belli bir süre etkin olabilmişlerdir. Batı'da siyasal iktidarlar, sözün, dolayısıyla düşüncenin ve edebiyatın sürükleyiciliğinden sürekli yararlanmışlardır.
Toplumdaki siyasal çekişme ve çatışmalarda, kişiler, silah yerine, öncelikle sözü meydana sürmüşlerdir; sözü kullanma yetenekleri, kişileri siyaset alanına alıp götürmüştür. Batı'da siyaset, göz boyama, söz ustalığı olagelmiştir tarih boyunca. Sokrates, dilin yanlış kullanılmasından şikayet etmedi mi? Sözü kullanamayan, zamanında sözün etki gücünü dengelemeyen kimseler giyotine gitmekten kurtulamamışlardır.
Bağlarından kurtulmuş toplulukların çalkanan bir deniz gibi dalgalanışlarını söz ustalığı yatıştırmış, coşturmuş, anafora dönüştürmüş, istenilen hedefe yöneltmiştir. Genel olarak sözün böyle hakikatten kopuk kullanılmasını Kur'an'ın "Şuara = Şairler" süresi ışığında düşünüp değerlendirmek mümkündür. Son iki yüz yıldır Batılı sanatın ve edebiyatın hakikatten kopuk bir şekilde etkin olması karşısında Müslümanlar çaresizliğe düşmüşlerdir.
Müslümanlar açısından günümüzde edebiyatın ve sanatın işlevini günlük işlere yaygınlaştırarak kullanmak zor olabilir; edebiyat ve sanat, her ne kadar fertler tarafından yapılıyorsa da, bir başka insana, topluluğa, başka toplumlara ulaşması için, bir bakıma edebiyat ve sanat dışı kuruluşlara, kurumlara, kısaca organizasyona ihtiyaç duymaktadır. Bu anlamda bir edebiyat eserinin, bir sanat eserinin, özümlediği medeniyetin mücadelesine katkıda bulunabilmesi bakımından, dağıtımına/yayılmasına, görsel düzeyde sergilenmesinden değerlendirilmesine kadar geçen aşamaları belli organizasyonlar içinde yürütmesi kaçınılmazdır. Bu durum edebiyatın ve sanatın amaç ve işlevinin değişime uğradığından değil, bu işlev ve amacını gerçekleştirmesi için ortaya çıkan bazı araçların, mesela kitle iletişim araçlarının kullanılma zorunluluğundan gelmektedir. İşte bu araçların zorunluluğunu duymayan veya öngörmeyen bir tutumun bir medeniyet mücadelesinde başarılı olabilmesi de tartışılır hale gelmiştir.
Günümüzde, kimi Müslüman çevrelerin kitle iletişim araçlarını ele geçirmiş olmasını, kimi organizasyonları gerçekleştiriyor olmasını, sanatımızın ve edebiyatımızın canlılığının göstergeleri olarak ele alamıyoruz. Tevhit inancının ve dünya görüşünün ifadesi olan İslam düşüncesinin kitlelere ulaştırılması bakımından edebiyatın ve sanatın, önemli ve etkili olmasını da düşünmek zorundayız.
Çağdaş insanın manevi bakımdan sorunların sarmalına takıldığını görmekteyiz. Müslümanlar, böyle bir aşamayı, modern zamanı yaşamakta olduğunu bir önveri olarak kabul ediyor, buna bağlı olarak da acısını duyarak çözüm olacağı inancıyla İslam'ı gönüllerinde ışıldatıyor ise, edebiyatı ve sanatı da önemsemek zorundadır.
Mustafa Yürekli - Haber 7
Türkiye'nin yaşayan ilim hazinelerinden Ali Rıza Temel Hoca
03 Temmuz 2025 Perşembe 18:40Trump’ın Körfez ve İran çıkarmaları
28 Haziran 2025 Cumartesi 17:31İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri'nin öldürülmesi ne anlama geliyor
26 Haziran 2025 Perşembe 08:04Pakistan ve İran parçalanınca Türkiye de çöker: Kurtuluş’a çağrı
21 Haziran 2025 Cumartesi 15:14İran’ın nükleer programı
18 Haziran 2025 Çarşamba 11:08İran – İsrail savaşının akıbeti...
14 Haziran 2025 Cumartesi 09:58Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Sempozyumu
12 Haziran 2025 Perşembe 10:32Aydın seferberliğinde üniversiteler
07 Haziran 2025 Cumartesi 12:20İslam ülkelerinden doktora öğrencileriyle buluşma..
04 Haziran 2025 Çarşamba 17:57İslam Birliği yeni jeopolitik güç eksenidir
01 Haziran 2025 Pazar 01:46




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.