Türkiye Yüzyılı engellenemez

20. yüzyılın başında işgal edilerek kapitalist dünya sistemine entegre edilen Fas’tan Çin’e kadar bütün bir İslam coğrafyası, 21. yüzyılın başında yeni işgallerle tamamen teslim alınmak istenmektedir. Afganistan, Irak ve Suriye’nin işgali başarıla tamamlanıp bölünmeyle sonuçlansaydı; Türkiye ve İran da parçalanacaktı.

Dünya güçleri, ABD ve Avrupa ülkeleri, özellikle İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya İslam coğrafyasını paylaşma projesi kapsamında Yunan, Rum, Ermeni ve Yahudi’yi kullanarak Osmanlı’yı tarih sahnesinden kaldırmıştı.. Şimdi de aynı dünya güçleri, iki yüzyıldır açık gizli çalıştıkları ve Şark Meselesi adı verdikleri paylaşma projesi kapsamında içerde işbirlikçi batıcılarla dışarıda Yunan, Rum, Ermeni ve Yahudi’yi kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak istiyor..

Kapitalist dünya sistemi, dün Osmanlı’yı bugün de Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit görüyor ve ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti, küçük devlet olduğuna bakmadan güvenliğini tehdit eden Yunanistan, Güney Kıbrıs, Ermenistan ve İsrail’i yeniden topraklarına katmadan ya da uydusu haline getirmeden ayakta kalamaz.. Türkiye, bu maşaları düşmanlarının elinden almak zorunda; bu yayılmacılık değil, toprakları eksik bırakılmış bir ülkenin kendi güvenliğini sağlamak için başvurduğu vatanı tamamlama stratejisidir.

Türkiye Yüzyılı

Türkiye, Gazze’de somutlaşan yaralı İslam dünyasının ve insanlığın hamisi ve sözcüsü bir ülke olarak küresel çapta üretimi, bütünleşmeyi ve barışı savunan Türkiye Yüzyılı değişim projesiyle Asya’da, Afrika’da ve Avrupa’da bağımsızlığın sözcülüğünü ve yeniden bir dünya düzeni kurmanın öncülüğünü yapmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde dünya gündemini belirleyen, mazlumların yegane hamisi ve sözcüsü bir ülke haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda dile getirilen ‘Dünya 5’ten büyüktür’ hakikati, Gazze’de yaşanan katliamlarla daha da müşahhas hale gelmiş, bu yüzden sözde medeniyet öncüsü ve savunucusu BM Güvenlik Kurulu üyesi 5 devleti, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’i insanlık vicdanının ve tarihin evrensel mahkemesine çıkarmıştır. Artık Türkiye dünyada kapitalizm ve emperyalizme karşı, kalkınma, bütünleşme, güvenlik ve barış hareketinin öncülük etmektedir.

İsrail, saldırgan politikalarıyla Türkiye’nin, İslam milletinin ve insanlığın bekasını tehdit etmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi “Hamas Gazze’de Anadolu’nun ileri hat savunmasını yapmaktadır. Bu gerçek, Türkiye’nin hedefte olduğunun en bariz göstergesidir. Böyle bir süreçte kardeşlik bağlarını güçlendirmek, milli değerlerimiz açısından vazgeçilmez bir zorunluluktur.” Hamas, Türkiye ile birlikte Filistin’in sınır komşusu olan Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye’nin de sınırlarını savunmaktadır.

Bu yüzden kapitalist dünya sistemi çökerken küresel emniyet ve barış projesi olan Türkiye Yüzyılı, bir medeniyet projesi olarak geçmiş ile gelecek alasında bir köprü olabilir. Selçuklu, Osmanlı çizgisinde iyice güçlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin öncülüğünde Türkiye Yüzyılı’yla Birleşmiş Milletler’in karşısına yeni bir küresel sistem önermektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, Hava Kuvvetleri Komutanı Ziya Cemal Kadıoğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu da eşlik etti. Ziyarette, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua okudu. Birlikte çekildikleri fotoğraf karesi, Türkiye Yüzyılı’nı sembolize eden tarihi bir görüntü niteliğindeydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve heyetinin, anıtsal mezar taşları önünde çekilmiş Selçuklu Meydan Mezarlığı fotoğrafı, hem tarihi sürekliliği ifade etmekte, hem de geçmiş ile gelecek arasında bir köprü olan bugünün Türkiye Yüzyılı’yla kazandığı anlam ve önemi vurgulamaktadır.

Türkiye Yüzyılı Engellenemez

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan Terörsüz Türkiye süreci, tarihî bir hamledir. Cumhur İttifakı’nın ülke gündemine taşıdığı ve başlattığı Terörsüz Türkiye süreci, milli birliğimizin sütunlarını sağlamlaştırmış, bin yıllık beraber yaşama ülkümüzün temelini yıkılmaz hale getirmiştir. Bu süreç, Türkiye Yüzyılı idealimizin en sert virajının güvenle dönülmesini sağlamıştır.

Türk-Kürt kardeşliğinin güçlenmesinin, Türkiye düşmanlarının, topraklarımıza göz diken BM Güvenlik Kurulu üyesi 5 devletin, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in en büyük korkusudur. Türkiye’de terör bittiğinde, ikide bir darbe yapamayacak, siyasi, ekonomik ve sosyal malzemesi kalmayacak olanların bu süreci provoke etme çabalarını görüyoruz. Amaçları açıktır: Güçlü bir Türkiye’nin inşasını, Türkiye Yüzyılı’nı engellemektir. ,

TBMM bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun faaliyetlerini takip ediyorum ve destekliyorum. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, bu sürecin hiçbir aşamasında pazarlık, taviz veya gizli girişim söz konusu olmamıştır. Şehitlerimizin ruhunu incitecek hiçbir adım atılmamıştır ve atılmayacaktır. Terörsüz Türkiye sürecini büyük bir umut ve kararlılıkla destekliyoruz. Bu tarihi sürece öncülük eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve sürecin başlamasına vesile olan, dikkatle takip eden ve destekleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ülke olarak şükranlarımızı sunuyoruz.

İnanıyoruz ki düşman devletler ve güdümlerindeki hiçbir şer güç Türkiye Yüzyılı’nı engelleyemeyecektir.