

Mustafa Yürekli
Zeka yaşta değil karakterde
Mustafa Yürekli, öğrenmenin yetişkinlik ve yaşlılıkta da mümkün olduğunu ileri sürüyor.
Zekânın 4 yaşına kadar % 50'si, 8 yaşma kadar %80'i, geri kalan % 20'nin de 16 yaşına kadar geliştiğini ileri süren Benjamin S. Bloomiun bu varsayımını kabul etmek oldukça zorlanıyorum ben. Bu yaklaşımın, olumsuz osyal sonuçları var. Okul öncesi teorisine temel olan bu yaklaşımın, yetişkin ve yaşlılara dönük, zekâ ve öğrenme konularıyla ilgili olumsuz yaklaşım ve tavırların yaygınlaşmasına yol açmaktadır..
Sık sık karşılaşılan modern hurafelerden biri de, ?Zekâ, 18 yaşına kadar gelişir, 45 yaşına kadar bulunduğu seviyeyi korur, bu yaştan sonra gerilemeye başlar.? sözde bilimsel tespitidir. Oysa insan ruhu ebedi, yani yaşlanmaz. Yaşlanan, bedendir, fizik yapıdır. İnsan beyni ve zihni, ölünceye kadar çalışmaya programlanmıştır.
Hastalık ve baygınlık durumları dışında, insan beyni ve zihni, ölünceye kadar, bilinçli bir şekilde işlevlerini yerine getirir:
a) algılama,
b) düşünme,
c) anlama,
d) eleştirme,
e) çözümleme ve
f) yorumlama
görevlerini yerine getirebilecek yeteneklere sahiptir, beynimiz.
Günlük dilimizde sıkça kullanılan ?Gençler düşünebilse, ihtiyarlar yapabilse? deyiminin, insan gerçeğine, daha çok işaret ettiğini düşünürüm. İnsanlar, yaşları ilerledikçe, deneyimleriyle birlikte bilgilerini de geliştirip düşünme eylemlerini daha verimli hale getirmektedirler. Dolayısıyla yetişkin ve yaşlıların, gençlerden daha az ve daha zor öğrendikleri, hatta öğrenemeyecekleri tespiti yanlıştır.
Şöyle çevrenize bir bakınmanız yeterlidir, öğrenmenin yaşının olmadığına, beşikten mezara kadar öğrenme sürecinin devam ettiğine; şüphesiz, olgu ve olaylar da yetişkin ve yaşlıların öğrendikleri tespitimizi doğrulamaktadır.
Ancak zekanın gençken güçlü ve parlak, yetişkinlikte donuk ve yaşlılıkta sönmeye yüz tuttuğu safsatasının toplumumuzdaki etkileri çok şiddetli ve yaygındır. Üstelik bu etkiler çok yıkıcıdır. 25 yaşını geçmiş insanlarımızın çoğu, kendilerinin artık yaşlandığını, öğrenemeyeceğini ileri sürebilmektedir. İnsanlarımız öğrenmeden, düşünmekten korkar hâle gelmiş gibidir.
Bilim, biyolojik gerileme ve yaşlanma ile zekânın gerilemesi ve yaşlanmasının birbiriyle ilişkili olmadığını ortaya koymuştur. Bazı psikoloji kitaplarında, böyle yazıyor diye, kimi metodolojik eksiklikleri olan bilimsel araştırma sonuçlarının kesin doğrular olarak kabul edilmesi, bilimsel düşünce yapısı ile asla bağdaşmaz. Varsayımları kesin ilke kabul etmek tavrından vazgeçmek, araştırmalar yapmak bilimsel tavra uygun bir tavırdır.
Milletimize insanın ölünceye kadar öğrenilebileceği, ilmin her yaşta kazanılabileceği bilgisi verilmeli ve kendilerine güvenleri sağlanmalıdır. Yaşlanan insan geri zekâlı olmadığı, olmayacağı mesajları sürekli olarak verilmelidir. Hz.Peygamber'in (s.a.v.) çevresinde pek çok yetişkin ve yaşlı Sahabe-i Kiram bulunmaktaydı ve pek çoğu ilimle meşgul oluyor, hafızlık çalışması yapıyordu.
Günümüz bilimi insanların ölünceye kadar öğrenebileceğini kabul etmektedir. Hatta bilim adamlarının eserleri değerlendirilirken, gençlik ve yetişkinlik çağındaki eserlerinden çok yaşlılık dönemindeki eserleri daha değerli kabul edilmektedir. Bu nedenle zekâ konusunda doğru bilgilerin toplumumuza verilmesi zamanı çoktan gelmiştir. Bunun faydasını çok kısa zamanda görebiliriz. Yaşlılara geri zekâlı muamelesi yapmaktan bir an önce vazgeçmek zorundayız; bu saygısızlık ve acımasızlık olduğundan kepazeliktir.
?Akıl yaşta değil, baştadır? vecizesi yaşın önemli olmadığını, onun bulunduğu başın, yani özün, ruhun, ahlakın, karakterin önemini belirtmektedir.
12 yaşında üniversite bitirenler, 70 yaşından sonra üniversite bitiren veya kariyer yapanlar, zekâ konusuna daha farklı bakılmasını gerektirmektedir
?Sokma akıl yedi adım gider? sözü de, dış etkilerin kısa süreli etkilerini belirtmesi bakımından önemlidir.
Bence, zekâ konusu, kendi kültürel verilerimiz de göz önünde bulundurularak, eğitimci, sosyolog, psikolog ve tıbibler tarafından daha ayrıntılı bir şekilde yeniden değerlendirilmelidir.
Mustafa Yürekli- Haber7

Mustafa Yürekli: Bağımlılık teorileri
18 Ekim 2025 Cumartesi 19:13Uluslararası Barış Ordusu kurulmalıdır
11 Ekim 2025 Cumartesi 12:39Bekir Karlığa’nın medeniyet perspektifi
10 Ekim 2025 Cuma 07:09Bekir Karlığa’nın İstanbul’da Roger Garaudy’le görüşmesi
05 Ekim 2025 Pazar 17:09İslam medeniyeti tarihine adanmış bir ömür: Bekir Karlığa
01 Ekim 2025 Çarşamba 11:01BM’yi insanlığın ufkuna taşımak..
24 Eylül 2025 Çarşamba 11:19Netanyahu ne Silvan Yazıtı’nı ne de Gazze’yi alabilir
20 Eylül 2025 Cumartesi 13:45İslam İş Birliği Teşkilatı’na Güvenlik Konseyi gündemde
17 Eylül 2025 Çarşamba 15:04Küreselleşmiş suç örgütleri ve yasadışı ekonomi
13 Eylül 2025 Cumartesi 14:43Küreselleşme ve suçun değişen yüzleri
10 Eylül 2025 Çarşamba 16:46




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.