HSYK ne yapmaya çalışıyor?

HSYK ne yapmaya çalışıyor?
 HSYK resmi sitesinde, Kemal Kılıçdaroğlu'nu sehven ifadeye çağıran İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir hakkında soruşturma açıldığı duyuruldu.....


 

HSYK resmi sitesinde, Kemal Kılıçdaroğlu'nu sehven ifadeye çağıran İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir hakkında soruşturma açıldığı duyuruldu.. Öte yandan sitede 17 Aralık darbe operasyonu savcıları Zekeriya Öz, Celal Kara ve Muammer Akkaş ile Hakim Süleyman Karaçöl hakkında açılan soruşturma ile ilgili herhangi bir duyuru olmaması HSYK ne yapmaya çalışıyor sorusunu akla getirdi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ifadeye çağırmasıyla bir anda gündeme oturan savcı Mehmet Demir hakkında dosya açıldığı bilgisi HSYK'nın resmi sitesinde duyuruldu. Yapılan duyuruda "Cumhuriyet Halk Partisi Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent TEZCAN?ın şikâyet dilekçesi üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Sn.Kemal KILIÇDAROĞLU?nun şüpheli sıfatıyla ifade vermeye çağrılması ile ilgili olarak, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet DEMİR hakkında dosya açılmış olup dosya Üçüncü Daire gündemine sunulacaktır." ifadeleri kullanıldı.

3 savcı ve 1 hakim ile ilgili duyuru yok

HSYK, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir hakkında açılan soruşturmayı sitesinden duyururken geçtiğimiz günlerde adları 17 Aralık'ta hükümete darbe girişimi operasyonunda geçen Savcı Zekeriya Öz, Celal Kara ve adliye önünde bildiri dağıtan Muammer Akkaş ile 17 Aralık operasyonundaki şüphelilerin mal varlığına el konulması kararını veren hakim Süleyman Karaçöl hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili tek duyuru yapmaması tepki çekti. Bu tip soruşturmaları sitesinde duyuru olarak vermezken Kemal Kılıçdaroğlu'nu sehven ifadeye çağıran İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir hakkında soruşturma açıldığı duyurusu yapılması, HSYK kime ne mesajı veriyor sorusunu akıllara getirdi.

İşte o duyuru

Mehmet Demir sehven yapılan çağrıyı böyle savunmuştu

"Birkaç gündür medyada sayın Kılıçdaroğlu nun ifade için çağrılması gündeme oturdu. Birçok açıklama yapıldı, benim ağzımdan da bir kısım açıklamalar yayınlandı. Ben hiçbir gazeteciye özel olarak açıklama yapmadım.Birkaç gazeteci beni telefonla aradı bir tanıdık gibi olayla ilgili birşeyler sordu.Bunu bir röportaj gibi kaydettiklerini veya not ettiklerini söylemediler. Hatta söylemediğim sözleride ilave etmişler. Bu nedenle daha önceleri yaptığım gibi olayı ve düşüncelerimi yine bu sitede meslektaşlarımla paylaşmaya karar verdim.

Olayın aslı şu;

Bilal Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nu hakaret ettiğinden bahisle şikayet etmiş. Bu dilekçe müracaat savcılığına verilmiş. UYAP'a Kemal Kılıçdaroğlu şüpheli olarak kaydedilmiş. Suç hakaret olduğu ve uzlaşmaya tabi görüldüğü için Ocak 2014 itibariyle Uzlaştırma Bürosuna tevzi edilmiş. Dosya benden önce başka bir savcı arkadaşa tevzi edilmiş. Daha sonra 30 Ocak 2014 itibariyle yeni işbölümü yapıldı ve ben uzlaştırma büroda görevlendirildim. Bu görevlendirme ile birlikte bana bu büroda önceden görevli olan ve son işbölümü ile başka büroda görevlendiren iki savcıya ait 1700 dosya tevdi edildi. Ben son iki buçuk ayda bütün bu doyaları tek tek okudum gereğini yaptım ve şu an dosya sayısını 650'ye düşürdüm.İşte bu yoğunluk içinde diğer dosyalarda olduğu gibi bu dosyaya da ''şüpheli ve şikayetçi davet'' yazarak kaleme vermişim. Çıkan davetiyeleride elektronik imza ile imzalamışım.

Bu olayda sehven olan konu sayın Kılıçdaroğlu'nun milletvekili sıfatının gözden kaçmasıdır. Kaldı ki bu husus davetiyenin Ankara'ya gönderilmesinden de bellidir.Eger bilerek olsa Ankara'ya talimat yazmak gerekirdi.

Sehven olan bir şeyin başka nasıl bir açıklaması olur bilmiyorum. Davete muhatap olanlar tarafından konu fazlasıyla abartılıp kabartıldı.Sehven de olsa bir davetiye gelmiş,gelinmez biter gider.Zorla getirme çıkarmamışız, yakalama çıkarmamışız, sorgulama yapmamışız, olmayan bir suçu biz isnat etmemişiz. Yani abartılacak hiçbir şey yok ortada. Sehven gönderilen şey dahi sonuçta bir davetiyedir. Bundan bu kadar bir sonuç çıkarmanın hiçbir gereği yoktu.

Daha önce yazdığım yazılar olmasa bu konu bu kadar abartılmazdı.

Yazdığım yazılar ne: ''Mısırdaki olaylara darbe demişim'', ''17 Aralık bir darbe girişimidir karşı çıkalım demişim'','' Emniyet konusu suç teşkil eden emre uymamakla demokrasiyi korudu demişim'', ''Sayın Başbakan'a Gezi eylemleri hakkında açıklama yapması için yazmışım'',''Gezicilere eylemlere son vermesi için yazmışım''.

Bu yazılardan benimle ilgili sonuçlar çıkarıp bir sürü yaftalama yapılması hakkaniyete uygun değildir. Zekariya Öz benzetmesi yapılmış. Ben sehvende olsa en fazla davetiye çıkarmışım. Bu Zekariya Öz'ün uygulamalarına hiç benzememektedir.

Ayrıca şunu açık ve net söyleyeyim.Bazı gazetelerde yazdığı gibi'' ÖĞRENDİ YA DAHA NE İSTİYOR'' şeklinde bir ifade kesinlikle kullanmadım.Ben seçilmiş hiçbir vekile saygısızlık ifade edecek bir söz söylemem.Kaldı ki bir parti başkanına hiç söylemem.

Anlayıp dinlemeden parti genel başkan yardımcısının ''sehven savcı olmuş bu savcı'' şeklinde bir tabiri ''sehven'' bile değil kasten kullaması hakarettir suçtur. Hatta bir yargı mensubuna (KALDI Kİ BU SAVCI YANLIŞ YAPSA DAHİ) bu şekilde söylenmesi hiçbir terbiye nezaket ve hukuk kuralına uymaz. Şimdi bende bu şahsa sen sehven dahi nezaketli olamamışsın desem uygun olurmu?

Söylediğim şu; bu davetiye sehven gönderilmiş.Star

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.