Hüseyin? olması İsrail ve Batı?da şüphe uyandırıyor?
İtalya'nın önemli gazetelerinden Corriere della Sera, Obama'nın Türkiye'nin yerinin Avrupa Birliği olması gerektiğine ilişkin beyanatına Ankara'dan teyit geldiğini yazdı.
Haberde, "Türklerin AB'den soğumaları Ankara'dan değil, Avrupa ülkelerinin çoğunun takındığı tavırdan ve de süreç devam ederken kurallarla hiç de bağdaşmayacak biçimde çıtayı sürekli yükseltme işleminden kaynaklanıyor" görüşünün savunulması da dikkati çekti.
Obama, "İsrail ile ABD arasındaki ilişkilerin birbirimiz için sürpriz olacak hareketlere girişmemizi engelleyecek kadar güçlü olduğunu düşünüyorum. İki ülkeyi de ilgilendiren konularda eşgüdüm içinde davranmaya çalışıyoruz" karşılığını verdi.
"Benim göbek adım Hüseyin olduğu için şüpheleri çekiyorum" diye konuşan Obama, Müslüman dünyasına uzattığı elin, İsrail'e karşı husumeti azaltmaya yönelik olduğunu da ifade etti. Obama ayrıca, Afrika kökenli Amerikalıların özgürlük hareketine benzerliklerinden dolayı, İsrail devletinin kuruluş mücadelesine yakınlık duyduğunu da dile getirdi.
İtalya'da merkez sağ hükümetin koalisyon ortağı Kuzey Birliği Partisi'nin (KBP) resmi yayın organı La Padania gazetesi ABD Başkanı Barack Obama'nın, Türkiye'nin AB üyeliğine destek çıkmasına tepki gösterdi.
La Padania'nın bugünkü nüshasında konunun sekiz sütuna manşet yayımlanması da dikkati çekti.
"Türkiye'nin Avrupa'ya alınmasına hayır" başlığıyla yayımlanan haberde, alt başlık olarak, "Başkan Obama'nın bir İslam ülkesini AB'ye alma daveti hoş değil: Pek akıllıca olmayan ve uygulanması imkansız bir öneri" ifadesi kullanıldı.
Nicolo Leoni'nin imzasını taşıyan başyazıda ise, "Obama'nın Türkiye'yi AB'ye almanın akıllıca olacağından söz eden beyanatı, her şeyden önce saflık kokuyor. Ancak Beyaz Saray'ın hali hazırdaki sakini, uluslararası politika açısından parlak bir tablo da çizmiyor. Getirdiği öneri, ABD Başkanının arzuladığı uluslararası dengenin genel maslahatlarından ziyade Washington'ın özel çıkarlarıyla örtüşüyor" görüşü savunuldu.
İtalya'nın önde gelen gazetelerinden Corriere della Sera, ABD Başkanı Obama'nın özel demecini dün, "Türkiye tam üye olarak Avrupa'da yer almalıdır" manşetiyle yayımlamıştı. KBP'nin resmi yayın organı La Padania gazetesi ve KBP, Ankara'nın AB üyeliğine öteden beri karşı çıkan sağ çizgideki bir siyasi oluşum olarak biliniyor.
İSRAİL OBAMA?YA GÜVENMİYOR
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama, İsrail televizyonuna verdiği demeçte İsraillilerin kendisine göbek adı nedeniyle güvenmekte sıkıntı yaşıyor olabileceğini söyledi.
Obama, ?Müslüman dünyası ile olan diyalogumun amacı, Müslümanların İsrail?e ve batıya karşı olan husumetinin önüne geçmektir. Ancak Ortadoğu?daki ?düşmanımın dostu düşmanımdır? anlayışı ve göbek adımın ?Hüseyin? olması İsrail?de şüphe uyandırıyor? dedi. İsrail?in ABD?ye haber vermeden İran?a saldırarak sürpriz yapmayacağını söyleyen Obama, iki ülke ilişkilerinin buna izin vermeyecek kadar güçlü olduğunu savundu. ? HAARETZ
New York Times yazarı Thomas Friedman, ?Mısır?ın hali yok, Suudi Arabistan derin uykuda, Suriye çok küçük, Irak çok kırılgan. Türkiye bölgede liderlik için boşluğu gördü? tespitini yapıyor.
??!
ABD seçimlerinden sonra Ohama?lı Obama?nın neler yapabileceği konusunda adanapost?da yayımlanan yazıyı tekrar mermer sütuna çekelim? gerçekler eskimez?. İnsanlık can çekişiyor, Siyonistler ohalanmalıdır?.et obur ohamalıların azı dişni ve işbirlikçi fişini çekerek?. Tekrar vicdan bayrağını dikmeliyiz?.
Evet. Filmi tekrar seyredelim?.
??.!
İÇİMİZDEN BİRİ, BARAKDAĞLI HÜSEYİN ?.!
Amerika ve Batılı sömürgeci devletlerin (ABD, Fransa, İngiltere vs.) rakip ihtirasları, İslam ümmetini kuvvet oranlarına göre parça parça böldükleri zaman, en zengin tabakalar arasında kendilerine ?işbirlikçiler? buldular. Bu ?işbirlikçiler? , sömürgecilerin ticaret yoluyla girmelerini, sanayilerini yerleştirmelerini ve pazarlarını yaygınlaştırmalarını kolaylaştırarak zenginleştirmeye hazırladılar.
Modernleşme ile Batılaşmanın sürekli olarak birbirine karıştırılması, imtiyazlıları (işbirlikçi) Batı kapitalizmin hayat tarzı ve ekonomik sistemiyle bütünleşmeye sevk etmiştir.
Bu ülkeler, bğımsızlıklarına kavuştuktan sonra, servet eşitsizlikleri büyümeye devam etti. İktidarın ve servetin imtiyazlı kişileri, klasik sömürgeciliğin nöbetini devralan Batılı kuruluşlar ve çok uluslu şirketlerin girişini kolaylaştırmak için isimlerini paravan olarak verdiler. Bundan dolayı da hayli ödül alarak, dünya zenginler listesinde yerlerini aldılar.
Sistem haline getirilen bu ahlakî bozukluğu devam ettirebilmek için en sırtı pekler, çocuklarını Amerikan '' ticaret akademileri '' veya Avrupa ülkelerinin ? iktisadi bilimler ? denilen fakültelerine gönderdiler. Oralarda onlara, matematik denklemleriyle dolu, aslında ise '' riba '' ( faiz, aşırı faiz )'in bütün çeşitleri üzerine kurulmuş, kapitalist Batı ekonominin meşruluğunu savunan bir ideolojiyi benimseten gûya bir ?iktisat bilimi?ni öğrettiler. Nobel ekonomi ödül sahibi Samuelson?un yazdığı ders kitabında özetlenen ve bütün kapitalist alemde evrensel olarak okutulmakta olan bu sözüm ona bilim, Adam Smith?ten beri ?klasik? denilen ekonominin postülatlarına (bir ilmin temelinde yer alan) dayanır.
Bu postülatlara göre, bir toplum sadece bir iş düzenidir, bir çalışma kuruluşudur. Bu toplumda insan yalnızca üretici, tüketici ve sırf şahsi çıkarı için iş yapan varlıktır. Böylesi bir anlayış, Kur?an?ın toplum ve insan anlayışına taban tabana zıttır.
Pazarda rekabet ve ferdin çıkarının mutlak inceliğine dayanan bu uygulama insanoğlunun Fravunî ele geçirme iddiası taşır. Bu iddia, Marlow ?insanoğlu, güçlü beyniyle, bir Tanrı, bütün tabiat güçlerinin sahibi ve efendisi ol.? Sonra Descartes, ?Tabiatın hakimi ve sahibi olmak.? Machiavel, ?İnsanlara zafere kavuşmaya imkan vermeleri şartıyla bütün çareler mübahtır.? Hobbes, ?İnsan insanın kurdudur.? diyerek kapitalist bir dünyanın en yüce kanununu vermektedirler.
Neticede bu değerlerle, Amarika ve Avrupa?daki okullardan mezun olarak; milletleri, devletleri ve ekonomilerin yönetimine geçerek kapitalizmin dişlileri dönmesi sağlanır.
Böylece, insani birliğin ve mutlak değerleri kabul etmenin tek manevi dayanağı olan, Tek bir Allah?a iman reddedilmiş olduğu için, geriye artık sade fertlerin, grupların ve milletlerin hakimiyet hırslarının, zevk ve ihtiraslarının büyüme tutkularının vahşice, gaddarca ve kanunsuzca bir birleriyle çarpışmaları kalıyor.
Teknik gelişmenin, özelliklede tahrip tekniklerinin gelişimi, hali hazırdaki düzeyinde ?süper güç? ve ?güçlü? bir devlet, diğer devletleri ?uydu? haline getirdi. Bu uydu devletler, birinin veya diğerinin himayesini kabullendikleri için, güçlü devletlerin yörüngesinden çıkamaz. Çağımızın büyük faciası budur.
A.B.D?nin ve Avrupanın safında yer almak, A.B.D ve Avrupa bankalarındaki sermaye mevduatıyla, Müslüman ülkeler, Latin Amarika ve Üçüncü Dünya?nın köleleştirilmesine ve İsrail saldırılarının paraca desteklenmesine katkıda bulunmak demektir. Yahut da, şayet borç almak zorundaysanız, alınan her borç için, Dünya Banka?sı ve İMF? nin istediği siyasi şartlara katlanmanız demektir.
Eğer bu etkiden kurtulmak için ?süper güç?e yönelinecek olunursa askeri üst vazifesi görmek ve bu yeni ?dost? a siyasi sadakat garantileri vermek gibi?
Afkanistan, Irak, Filistin, Kafkasya vs. örnekleri, askeri yollarla kabul ettirilmeye çalışılan bu köleliğin sadece en uç noktalarıdır. Çoğunlukla bu kölelik ekonomik yollarla zorla benimsetilmektedir.
Bir yandan İslam dünyası, diğer yandan da kapitalizm ve sosyalizm arasındaki ilişkiler meselesini bu somut tarihi çerçeve içinde değerlendirerek; İslam dünyasındaki imtiyazlılar, Müslüman olarak değil, bütün kapitalist ülkelerdeki gibi, imtiyazlılar olarak, imtiyazlarını korurlar.
Bu tarihi perspektif, söz konusu problemlere cevap bulmak için görevimizi daha iyi belirlememize imkan verir. Biz, doktrinler, kurumlar ve siyasetlerin oluşturduğu bu kapitalizmle karşı karşı karşıyayız.
Şu halde, Kapitalizm ve Sosyalizmin güncel sorunlarına ve her ikisinin yaşadığı Batı tipi büyümenin temel problemine, İslam, skolastik ve kitabî şerhlerden hareketle değil, aksine basit ve temel mesajından hareketle cevap verebilir.
?Yani, biz Hicret?in ilk yüz yıllarındaki İslam toplumunun yaptığını yapmalıyız. Müslüman toplumu, iki süper güç?e Sasani ve Bizans imparatorluklarının en büyük kemsine yaklaşıp içinde erittiği ve ayrıca Hint, İran, Grek ve Roma gibi büyük ve eski medeniyetlerle temasa geçtiği zaman, onlara yeni bir ruh vermişti.
Yani, onları İlk İlahî îmanı yeşertmiş, tek Allah?ın, Yaradan?ın çağrısına kayıtsız şartsız cevap vermeye sevk etmişti. Onları insanî birliğin temeli olan Allah?ın birliğine davet etmişti. O zamanlar İslam kendi kimliğini kabul ettirmekle kalmamış, imanından aldığı güvenle başkalarına da açılmasını bilmiş, büyük kültürlere kapısını açarak, îman perspektifi içinde belli bir siyasi ve iktisadi görüşleri özümlemesini bilmiştir.?
Kapitalizm iflas etmiştir. Yalnızca Müslüman devletlerin geleceği değil, teknik gücünden ötürü yıkım tehdidi altındaki dünyanın geleceği de, bugün İslam?ın yaratıcı gücü her birimizin gayretine bağlıdır.
Sadece gelenekleriyle değil, prensipleri ve ruhuyla da İslam?ı yaşamak, ?ataların ocağına sadık kalmak demek, onların küllerini muhafaza etmek değil, aksine alevi taşıyıp aktarmak demektir.?
Evet. Kapitalistler, dünyadaki bu krizi atlatabilmek için; ataları köle olan, eğitimli torun, içimizden biri Ohama?lı Obama?nın liderliğinde çözüm arıyor?.
Krizden kurtulmanın reçetesi, ?imza? ve ?Okey? yetkisi ona verilmiştir.
Doktor belli. Hastalar sıralarını bekliyor?.kural bu?.!
Dedelerimizin gönderdiği ?Kitabe? ile, dostluğumuzu kazanmaya çalışanlar, bugün ise, reçete ve VİP solonuna girme sevdamıza (Avrupa Birligi) ?Okey? vermesi için Barak (dağlı) Hüseyin Obama?dan dostluk bağları kurmaya çalışıyor?..!
Üstat ne güzel söylemiş; Bütün çekilen çileler, ?İslam medeniyetinin yeniden dirilişi? içindir. 23.12.2008,adana
??!
?Osmanlı?nın yıkılışı en çok Araplara zarar verdi?
Londra?da yayımlanan El Arap gazetesi?nde Sair Duri imzasıyla çıkan bir makalede, Arapların Osmanlı?nın yıkılmasından en fazla zarar görenler olduğu ve Arap siyasilerin Batıyla işbirliği yaparak bu süreci kolaylaştırdığı yazıldı.
LONDRA - Erdoğan?ın Davos?ta yaptığını izler izlemez yanımdaki arkadaşa, ?yeni liberal Arap aydınların düşman listesine biri daha eklendi? demiştim.
Zira Ahmedinejad, Hizbullah, Hamas, Irak direnişi ve Chavez?i kapsayan listeye Erdoğan da katıldı.
Yeni liberaller bu düşüncemi boşa çıkarmadılar ve Erdoğan?ın, Cumhurbaşkanı Peres?e yönelik öfkesinin fırsatçı etkenlerini aramaya başladılar. Bazıları Erdoğan?ın seçim hedeflerinden dem vurdu. Bir kısmı dar parti çıkarları ve çekişmelerine işaret etti. Üçüncü bir kesim kendi çıkarları doğrultusunda, Türkiye?nin bölgenin jandarması rolünü oynamasını amaçlayan Amerikan komplosundan bahsetti.
Bu kimselerle ilgilenmiyorum. Zira onlar Allah?ın kalplerini mühürlediği kör ve sağır kimselerdir.
Sadece şu veya bu gazetenin ödediği küçük maddi çıkarlarından başka bir şeyden anlamazlar. Beni üzen Amerikan projesinde yer almayan onurlu insanların, bu iddiaların bir kısmını tekrarlaması.
?.!
Özrü kabahatinden büyük?.
Kısaca, başbakan ve hükümet yetkilileri son iki asırda gelmeyen fırsat kapitalist sistemin tökezlemesi ile yakalanmıştır!....
Türk İslam milletleri ya nefes alacak, dünya insanlığına adalet, letafet, metanet getirecek?.. Vicdan bayrağını dikecek?
Yâda, bu davadan vaaz geçecek? İblisler kervana inecek?.. Bu devran böyle gidecek?
Evet. Karar sizin; yolunuz göbek bağıyla mı? Don bağı ve bozca ada bağıyla mı devam edecek! Sevdanız sürecek?.
Yada, Brak Hüseyin bu yutturugullisleri mi diyeceğiz?
Ve ya aşk; sevgililer sevgisine kendimizi hissettirme gayret ile?. O?nun yolunda, gözümüz, gönlümüz, sözümüz hep O?nda kalacak?.
Orta yol bu?.
Mehmet Yürekli ? 10.07.10, adana
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.