İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı,

Son yıllarda ülkemizde iş güvenliği ile ilgili birçok yeni çalışma var. Bununla ilgili kanun, yönetmelik ve yaptırımlara sürekli yenilikler ekleniyor.

Bir kişinin dahi kapıcı olarak çalıştığı apartmanlarda iş güvenliği için analiz raporu çıkartılması, iş güvenliği uzmanı ve sağlık personeli bulundurma, yâda dışarıdan profesyonel iş güvenliği uzmanları ve buların bulunduğu kurumlardan bu hizmeti alma zorunluluğu getirildi.

Çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının hazırlamış olduğu iş güvenliği yönetmeliğine göre alınması gereken tedbirlerin alındığı ise pek görünmüyor.

Konunun bürokratik ve kırtasiyecilik bölümüne riayet edenler çoğunlukta olmasına rağmen işin aslı olan güvenlik kısmına riayet edenin aynı çoğunlukta olduğu söylenemez.

Risk analiz raporları herhangi bir teftiş sırasında ceza almamak adına yaptırılıyor. Kısmen uyarı levhalarını da gerekli yerlere asanlar var. Personel sayısı fazla, iş riski büyük iş yerlerinde İş güvenliği uzmanları da bulunuyor.  Fakat buna rağmen tam olarak kimse yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Teoride yapılan bunlardan ibaret.

Ya uygulama da, İşte tam bu aşamada sınıfta kalıyoruz.

13 Mayıs 2014 günü ülkemizi yasa boğan ve tam 310 insanımızı kaybettiğimiz Soma maden faciasını yaşadık. 255 kadın dul 432 çocuk yetim kaldı. Kazadan bir iki gün önce madende küçük çapta bir yangın çıktığı ocakta güvenlik odalarının bulunmadığı, birçok işçinin gaz maskelerinin eski ve çalışmadığı olaydan sonra ortaya sürülen gerçeklerdi.

Dünyada işçi ölümlerinin en çok yaşandığı ülkelerin başında gelen Türkiye?de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi?nin açıkladığı verilere göre bu yılın ilk 8 ayında 1264 işçi öldü. Sadece madencilik işkolunda son 6 ayda 318 maden işçisi hayatını kaybetti. Ağustos2014 ayında ise yaşamını yitiren işçi sayısı 158.

İş cinayetlerinin en çok yaşandığı alanlar tarım, inşaat, taşımacılık, enerji ve belediye iş kolları olarak belirlenirken, ölen işçilerin büyük kısmının taşeron, sigortasız çalışan işçiler olması da dikkat çekicidir.

Son 2,5 aylık dönemde ülkemiz, akıl almaz kazalara tanık oluyor;

Bumlardan bir kaçını hatırlayacak olursak;

- 13 Haziran 2014 günü Ankara?dan Kayseri?ye gelen iş müfettişi 8 katlı inşaatın 5?inci katında denetim yaparken iskeleden düşerek ölüyor.

- Trabzon 16 Temmuz 2014 günü ailesi ile inşatı süren 10 katlı apartmana giren 7 yaşındaki kız çocuğu kabini olmayan asansörde beton zemine düşerek ağır yaralanıyor ve kurtarılamayarak hayatını kaybediyor.

- TEM otoyolu Kavacık mevkiinde 27 Temmuz 2014?te frenleri tutmayan halk otobüsü yol kenarındaki bariyerlere çarpıyor ve sürükleniyor, sürüklenme esnasında Otobüs yanmaya başlıyor. Yanan otobüste bulunan 4 kişi yaşamını yitirirken, 15 kişi de yaralanıyor.

- 2 Ağustos 2014 Galatasaray Florya Metin Oktay Tesisleri'nde antrenmanı takip edeni foto muhabirinin tesisin demir kapısına sıkışarak hayatını kaybediyor.

- 17 Ağustos Pazar günü Kumburgaz?dan deniz bisikletiyle açılan 5 genç kayboldu. Kaybolan gençlerden birinin cesedi Marmara Adası yakınlarında bulundu diğerlerinden hala haber yok. İşin en tuhaf tarafı Avşa?dan Yenikapı?ya giden İDO feribotu tarafından kaybolan 5 gencin görüldüğü halde kurtarılmadığı iddiası.

- 24 Ağustos 2014 tarihinde Botan Çayı kenarında piknik yapan 6 kişi, baraj kapaklarının açılması sonucu yükselen suya kapılarak can veriyor.

- Daha birkaç gün önce 3 Eylülde İstanbul Avcılar'da kimyasal madde yüklü bir tankerin çarpması sonucunda, yaya üst geçidi çökmesi ile 1 kişi hayatını kaybetmişti.

Her ihmal, kaza ve iş kazalarının sonunda bu son olsun temennisini bulunmaktan başka bir çaba gösterilmemesi, tedbirlerin alınmaması bir olay bir acı henüz sıcaklığını korurken yeni bir ihmal yeni bir kaza (cinayet) haberi bu sefer yine İstanbul?da, Mecidiyeköy?den geldi. 

6 Eylül 2014 günü akşam İstanbul Mecidiyeköy?de göz göre göre meydana gelen asansör kazasında (asansör cinayeti) 10 işçinin yaşamını yitirdi.  Bu kaza (cinayet) ile iş kazalarına bir yenisi daha eklenmiş oluyordu.

İnşaatta çalışan diğer işçilerin ifadelerine göre Asansörün bakımsız, halatlarının yıpranmış ve bir aydır arızalı olduğudur ki, bu da olayın bir kazadan daha ziyade bir cinayet olduğuna dair genel bir görüş oluşturuyor.

Kazaların meydana geliş şekli çalışma alanlarında gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması insan hayatının nasıl hiçe sayıldığını ve insan hayatına ne kadar önem verildiğinin açıkça göstergesi.

İnşaat alanlarındaki tedbirsizliklere dikkat çekmek için İstanbul Tabip Odası, 15 Mayıs'ta Twitter hesabına projenin fotoğrafını koyarak, "Bu günden sesleniyoruz maalesef yarın bu inşaatlarda 8-10 işçi kardeşimizi kaybedeceğiz" diye yazdığı, fakat bu sese kulak verilmediğine acı bir şekilde şahit oluyoruz.

Ülkemizde iş kazalarında karşılaştığımız tedbirsizlik dışında en vahimi ise daha fazla kar için maliyeti düşürmeye yönelik eksik malzeme kullanımı, bakım ve revizyonlar için duran makinelerin zaman kaybına neden olması düşünülerek bu işlemlerin geçiştirilmesine her kaza sonunda tanık oluyoruz.

İnşaatlarda, şantiyelerde, fabrika, maden ocakları vb. iş alanlarında, işyeri güvenlik tedbirlerinin alınması, alet, edevat ve iş makinelerinin bakım, onarım ve revizyonlarının yapılmasının maliyeti arttırması, zaman kaybına neden olması. Kısaca kardan zarar edilmesine sebep  olması adına geçiştirilmesinin faturasının insan hayatı ile ödendiği acı bir gerçek olduğuna hemen her gün şahit oluyoruz. Ülkemizde insan hayatına verilen değer ise maalesef budur.

Buyurun 10 işçi hayatını kaybetti. Asansörün bakım ve revizyonu için durdurmadınız, şimdi inşaatınız incelemeler tamamlanana kadar kapanacak. Bakım için bir iki gün asansörün durmasını kayıp gören sayın! Müteahhit İki gün kar etmek için 10 cana kıydınız, şimdi en az 10 gün inşaat duracak. Artık bu zararı da diğer işçilerin ücretinden keserek telafi ederiniz sanırım.

Müteahhit olduğunu gösterebilmek adına ilk iş olarak altına Mercedes marka araç çekmeye gösterdiğiniz özeni birazda inşaatta kullandığınız malzemenin kalitesine, inşaat alanlarının ve işçilerin güvenliğine gösterseniz, size Mercedes?in vereceği hava ve kaliteden daha fazla hava ve kalite katacaktır.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalıdır. 1980 yılında 44.7 milyon nüfuslu Türkiye?de 5.7 milyon sendikalı işçi varken bugün 76 milyon nüfuslu ülkemizde sendikalı işçi sayısı maalesef 1.096.540 kişidir. (ÇSGB Ocak 2014 Rp.) Sendikaların da ne işverene nede hükümete karşı hiçbir yaptırımı kalmamıştır.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

09.09.2014/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.