Para Bulunur Ama Üretim Gücü Her Zaman Bulunmaz!

Para Bulunur Ama Üretim Gücü Her Zaman Bulunmaz!

Tüm bankacılık sistemi reel sektörün hizmetinde olmak zorunda! Bu iş sadece kamu bankalarına bırakılmamalı, demek istiyorum! Sektörler sayesinde ayakta duran bankacılık, ekonomiye destek vermede ayağını sürüyemez. Yoksa dövizin baskılandığı ortamda ithalatçıların esiri oluruz.

Bankacılık ve reel sektör vücuttaki kan misali ekonominin canı, can damarı... Türkiye’de bankacılık sisteminde 67 banka faaliyet gösteriyor. Mevduat bankaları 38, kalkınma ve yatırım bankaları 20, katılım bankaları 9 tane. Banka ların yüzde 90’ından fazlası kâr açıkladı. Reel sektörde ise tablolar hiç de iç açıcı değil! 1 milyon TL’nin bir aylık faiz getirisi 40-50 bin TL olduğu yerde üretmek kahramanlık olsa gerek!

Bankacılık sektörünün yılın ilk 6 ayında net kârı yüzde 35 artarak 422,5 milyar TL yani 10,5 milyar dolar oldu. Sektörün Temmuz ayın da yani yılın 7’nci ayında toplam kârı yüzde 37,4 artışla 479,2 milyar TL’ye ulaştı. 2024’ün aynı döneminde bankaların kârı 348,7 milyar TL seviyesindeydi. Sektörde Ziraat Bankası, 64 milyar TL ile ilk 6 ayda en fazla kâr eden kuruluş. Garanti 53,6 milyar TL, VakıfBank 30,1 milyar TL, İş Bankası 29,8 milyar TL ve DenizBank 27,1 milyar TL ile kârlılıkta ilk 5’e girdiler. Akbank 24,9 milyar TL, Yapı Kredi 22,7 milyar TL, QNB Bank 21,9 milyar TL, Kuveyt Türk 18,9 milyar TL ve Halkbank 12 milyar TL ile kârlılıkta ilk 10 banka arasına girdiler.

10 Büyük Bankanın Kârı 306 Milyar TL

Türkiye’de aktif büyüklük bakımından ilk 10’a giren Ziraat Bankası, VakıfBank, Türkiye İş Bankası, Halkbank, Garanti BBVA, Akbank, Yapı Kredi, QNB Bank, Denizbank ve Kuveyt Türk’ün 2025 yılının ilk 6 ayında toplam 306 milyar TL’lik (7,5 milyar dolar) kâr yaptı. 10 büyük bankanın ilk 6 ayda toplam nakdi kredi desteği yılın ilk yarısında 17,1 trilyon TL’ye çıkarken, kredi desteği en yüksek bankalar; 3,6 trilyon TL ile Ziraat Bankası, 2,5 trilyon TL ile Vakıf Bank, 2 trilyon TL ile Türkiye İş Bankası, 1,9 trilyon TL ile Garanti ve 1,7 trilyon TL ile Halkbank şeklinde sıralandı. Nakdi kredi desteğine; 1,5 trilyon TL ile Yapı Kredi, 1,4 trilyon TL ile Akbank, 1,1 trilyon TL ile QNB Bank, 873,7 milyar TL ile DenizBank ve 480 milyar TL ile Kuveyt Türk katıldı. Yeterli mi, tabii ki değil! Çünkü dezenflasyon programının uygu landığı yüksek faiz ortamında finans kullanmak da, iş yapmak ve üretmek de ateşten gömlek giymeye benziyor.

Nakdi Kredide Kamunun Eli Açık Görünüyor

Cari fiyatlarla Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın, 2002’de 238 milyar dolar iken 2025’in ilk çeyreğinde 6 kat büyüme ile 1 trilyon 371 milyar dolar ile tüm zamanların zirvesine ulaştı. Yılsonu itibariyle 1,5 trilyon dolara giden bir GSHY ve 16 bin doları geçecek kişi milli gelirden bahsedi yoruz. Diğer taraftan dünya ticaretinden aldığımız pay da 0,5 puan dan bugün 1,5’lere yürüyor.

İşte bu büyümeler finans sektörü ve tüm zorluklara karşı direnen reel sektör ile mal ve hizmet ihracatçılarının çabasının karşılığı. Böyle net veriler ortadayken 10 banka içine giren Ziraat, Vakıf ve Halkbank yaklaşık 106 milyar TL kârına karşılık özel sektörün öne çıkan 7 bankasının toplam kârı 200 milyar TL’ye yaklaşıyor. Tablodan anlaşılan kamu bankalarının reel sektöre, üreticiye, girişimciye daha fazla destek olduğu, özel bankaların ise bu konuya biraz temkinli yaklaştığı gözleniyor

Yüksek Kârlar Düşündürmüyor Değil

Verilere göre, reel sektör son 16 aydır daralan sanayi ile faaliyet kârının yüzde 96’sını faiz ödemelerine ayırmak zorunda kaldı. Süreç devam ediyor mu, ediyor! Fakat kamu bankalarının desteklerine rağmen zordaki şirketler konkordato ve iflas yolunu seçmek zorun da kalıyor mu, kalıyor! Bankacılık sektörüne kârlarına, aktif büyük lüklerine bir itirazımız elbette yok ama genelde bankaların yüksek kârları ister istemez düşündürücü olmuyor, değil. Tüm bankacılık sistemi reel sektörün hizmetinde olmak zorun da! Bu sadece kamu bankalarına bırakılmamalı, demek istiyorum! Sektörler sayesinde ayakta duran bankacılık, ekonomiye destek vermede ayağını sürüyemez! Bankalar elbette kâr etmeli ama, verim aldığı tarlasına da bakmak mecburiyetinde olduğunu bilmeli, diyorum.

Üretici Kesim Sofradan Aç Kalkmamalı

Kamu bankalarının esnaf, sanatkâr ve kooperatiflere sağladığı destekler tarihi rakamlarla ifade ediliyor. Son olarak finansman darboğazındaki firmaların yoğun ilgi göstermesiyle kısa süre de tükenen TOBB Nefes Kredisi’nin ikinci paketi için hazırlıklar tamamlandı, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın onayını bekleyen düşük faizli paketin büyüklüğünün 25-30 milyar TL seviyesinde olması öngörülüyor. İşte bunlar hep kamu bankalarının liderliğin de bir destek... Peki bu kadar kamu ve diğer özel bankaların kredi destekleri ne rağmen başta KOBİ’ler ve iş dünyası finans sektöründen niçin şikâyet ediyor? Sebebi açık... Demek ki destekler yetersiz kalıyor. Yani sofradan aç kalkılıyor! Ekonominin yüzde 99’u KOBİ...

İstihdamın yüzde 70’den fazlasını ve katma değerin yüzde 53’ünü KOBİ’ler sağlıyorsa sofradan aç kalkan KOBİ ağırlıklı ekonominin tabii ki vay haline! Fotoğraf bence hiç de hoş değil... Bugün bankalar ayranı üfleyerek niçin içiyor? Cevaplayalım... Reel sektörün borç kaynaklı yetersiz teminatı ve bozuk kredi karnesi sebebiyle finans sektörü, üretime fazla ilgi göstermiyor ve kazancını konut, araç, tatil, tüketici kredisi gibi enstrümanlarla tüketimden sağlamaya çalışıyor. Yani dövizin baskılandığı bir yerde ithalatçılara gün doğuyor! Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi mekanizmalar olmasına rağmen, KOBİ’lerin ve üretenlerin finansmana erişim zorluğu da bu çatış maların eseri. Yapısal sorunlarınız varsa, öz sermaye konusunda yetersizseniz, bürokrasiye de takılıyorsanız, bizim ülkede finansma na erişiminiz bittabi zor olacak!

Bankalar Reel Sektörü Kollamalı

Türkiye dışa açık bir ekonomi. Dışa açık ekonomilerin dış şoklara açık olduğu herkesin malumu. Üretim, maliyet ve kur dengesi reel sektörün en fazla dikkat etmesi gereken faktörler. Hiçbir zaman unutmayalım!.. Reel sektör hapşırırsa, bankalar nezle olur, grip olur, yatağa düşer! Ekonomik açıdan şunu açıkça ifade edeyim... Türkiye’de KOBİ’ler finansman sıkıntıları sebebiyle büyüyemediği gibi, nakit akışı sorunları nedeniyle konkordato ve iflasların pençesinden kurtulamı yorlar. Ekonomide iflas eden şirketlerin yüzde 60’tan fazlasının KOBİ olduğunu söylemek de bizim görevimiz. KOBİ finansman açığının ülkemizde yüzde 30’ları geçtiğini bilmek zorundayız.

Yıpranan Bir Reel Sektörle Karşı Karşıyayız

Bugün itibariyle 500 milyar doları aşan toplam borç stoku içinde KOBİ’lerin de içinde olduğu reel sektörün borcu 300 milyar dolara yaklaşmış durumda. Kur gerçekleşmeleri nedeniyle bilanço sorunu, ödeme güçlüğü ve üretimde maliyetlere karşı kırılganlık reel sektörü oldukça yıpratıyor. Finans sektörünün bu zorluğu görmesi, açıkçası reel sektörü istismar etmeyen bir finansal sistemin oluşmasının aciliyetinden bahsetmek gerekiyor. Bunun için bankacılık asli işlevine dönmeli, kaynaklar nitelikli ve verimli kullanılması için projeler geliştirilmeli. Açıkçası finans sektörü reel sektörü korumalı ve kollamalı! Para her zaman bulunur ama üretim gücü bulunmaz!

İthalatçıların Elinde Oyuncak Olmayalım

Ekonominin omurgasını oluşturan KOBİ’lerin mutlaka sorunları hiç değilse bir kısmı kısa vadede çözülmeli. Kamu harcamalarından tasarruf edip acilen KGF fonları ve KOSGEB kapsamında teşvikler, düşük faizli krediler artırılabilir. Acilen diyorum, üretim gücümüz zayıflarsa ekonomi ithalatçıların elinde oyuncak olur. Madalyonun diğer yüzüne geleyim...

KOBİ’lerin gözlenen sorun larının başında dijitalleşme, muhasebe, e-ticaret, e-fatura, finansal okuryazarlıktaki yetersizliği ve kayıtdışılığa varan çalışma modelleri finans sektöründe büyük bir güvensizlik oluşturuyor ve KOBİ’ler bu yüzden finansa ulaşmada zorluklar çekiyor. Reel sektörün mutlaka şeffaf bir yapıya kavuşması gerekiyor. Acilen kısa vadede teşvikler, uzun vadede yapısal reformların bir an önce devreye girmesi eko nominin kurtuluşu açısından son derece mühim. KOBİ’lerin güçlendirilmesi, daha adil ve sürdürülebilir bir ekonomi ortaya koyacak... Aksi halde ülkemizin kalkınması bir başka bahara kalabilir. Zira dünyanın gidişatı hiç de iyimser bir havayı göstermiyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi