Büyüme Ülkede Refah Toplumu Oluşturabiliyor mu?

Büyüme Ülkede Refah Toplumu Oluşturabiliyor mu?

GSYH içinde sanayinin ikinci çeyrekte yüzde 6,1’lik büyümesi ümit verici… Ümidi yeşertecek; uzun vadeli de olsa reel sektöre sunulacak yapısal reformlar ve süper destekler, istihdam artışı ve paralelinde ücretlere yapılacak iyileştirmeler refah toplumu oluşturmanın önünü açacak.

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2025 yılı ikinci çeyrek büyümesi geçen yılın aynı dönemine kıyasla piyasanın yüzde 3,5-4,1 beklentileri ne karşılık yüzde 4,8 şeklinde gerçekleşti. Görünen o ki, her şeye rağmen Türkiye ekonomisi büyüme trendini 2020 yılının 3’üncü çeyreğinden bu yana 20 çeyreklik büyüme çizgisini sürdürüyor. Büyümeyi analiz ettiğimizde; 2025 ikinci çeyrekte GSYH’deki bü yümenin; 3,42 puanı hânehalkı harcamalarından, 2,22 puanı toplam yatırımlardan, 0,39 puanı ihracattan, 1,76 puanı ithalattan, 1,2 puan stok üretiminden geldiği gözleniyor. Dış ticaretin negatif etkisi 1,37, tarımın negatif etkisi 0,13 puan şeklinde oluştu. Devletin tüketimi ise yüzde 5,2 küçüldü ve büyümeyi 0,65 puan aşağı çekti. Stoklarda ise ikinci çeyrekte artış yaşandı ve stoklara yapılan üretimlerin ekono mik büyümeye katkısı 1,2 puan olarak hesaplandı. 1,15 puan sanayiden (birinci çeyrekte sanayi 1,7 daralmıştı), 1,12 puan imalat sanayinden, 0,6 puan inşaattan, 1,46 puan ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetlerinden, 0,17 puan finans ve sigortadan, 0,24 bilgi ve iletişimden, 0,25 gayrimenkulden, 0,27 mesleki ve idari hizmetlerden 0,12 puan destek verdi. Kamu yöneti mi sağlık ve sosyal hizmetler ise büyümeyi 0,12 negatif etkiledi.

İç Ve Dış Risklere Rağmen Nispi Bir Toparlanma Gözleniyor

2025 ekonomisinde nispi bir toparlanma gözlemliyoruz… Birinci çeyrekte yüzde 2,3, ikinci çeyrekte yüzde 4,8… Diğer kalan 2 çeyrek te GSYH ne olur ve yıl nasıl tamamlanır?.. Bakacağız! Resmi rakamlar için 2026 yılı Mart ayını beklememiz gerecek. An cak son 2 çeyreğin yüzde 3’lerden aşağı bir büyüme ile kapatacağı nı zannetmiyorum. Enflasyon hızının düşmesiyle birlikte ekonomide hissedilebilecek bir faiz indirim döngüsü iç talebi daha yukarılara taşıyacağı yüksek bir ihtimal. ABD’nin gümrük vergileri sebebiyle geçen Nisan ayındaki ithalat artışı, dış ticareti negatife yönlendirdi. Şimdi 3’üncü ve 4’üncü çeyrekte ithalatın daha dengeli ve daralma yönlü seyredeceği ümidi var. Söz konusu verilere iş gücü ödemeleri de destek verecektir, diye düşünüyorum. Demek oluyor ki, 2025 yılını en az yüzde 3,5 – 4 oranında büyüme ile tamamlayacağız, tahmini öne çıkıyor. Yeter mi, yetmez! Çünkü sıhhatli bir ekonomi için en az yüzde 5’lik bir reel büyüme gerekiyor.

2020’den bu yana yirmi çeyreklik pozitif büyüme çizgisi ve yurtiçi finansal şartların sıkılaştığı ilk iki çeyrekte özellikle yüzde 4,8’lik GSYH büyümesinin dikkat çekici olduğunu belirtebiliriz, fakat burada büyümeyi destekleyen deprem konutları ve inşaat sektörü olduğunu gözden kaçıramayız.

Ümidi Yeşertecek Adımları Hızlandıralım

GSYH içinde sanayinin ikinci çeyrekte yüzde 6,1’lik büyümesi ümit verici… Ümidi yeşertecek; uzun vadeli de olsa reel sektöre sunula cak yapısal reformlar ve süper destekler, istihdam artışı ve parale linde ücretlere yapılacak iyileştirmeler refah toplumu oluşturmanın önünü açacak. Büyümede asıl dikkat çekilecek konu, dış ticaretin negatif etkisi olmalı. Faiz indirimleri soruna çare olabilir mi, pek tahmin etmiyo rum. Çünkü Türkiye’de faizler alabildiğince yüksek. Dış ticarette bize katkı verecek tek merci ekonomide toparlanma yoluna giren Avrupa… Gerisi lâfu güzâf! İthalatı ve boş tüketimi frenleyemezsek şimdilik GSYH için dış ticaretten fazla ümitli olmamak lâzım. Sermaye yatırımlarının güçlenmesi, sanayi ve özellikle KOBİ’lerin ikinci çeyrekte yüzde 6,1’lik büyümesi ümit verici… Ümidi yeşertecek; uzun vadeli de olsa reel sektöre sunulacak yapısal reformlar ve süper destekler, istihdam artışı ve paralelinde ücretlere yapılacak iyileştirmeler büyümeyi fırtınalardan koruyabilir. BÜYÜME, TÜKETİMİN SIRTINDAN ALINMALI Büyümenin hâlâ tüketimin sırtında olduğunu görüyoruz. Reel büyü me istiyorsak mutlaka tüketimin yerini tarımı da içine katarak sanayi yi koymamız gerekiyor. Şu anda sanayi üretiminden üçüncü çeyrek için zayıf sinyaller geliyor. Büyümenin en önemli öncü göstergesi sanayi üretimi Temmuz’da yıllıkta yüzde 5 yükseldi ancak aylıkta yüzde 1,8 geriledi. Sektörel bazda madencilik ve imalatta aylık düşüşler dikkat çekiyor. İmalat sektörü 3. Çeyreğe yüzde 2,3 düşüş ile başladı. Son aylardaki eğilimler açısından ana metal sanayindeki kısmi toparlan ma öne çıkıyor ancak gıda, tekstil ve mobilya tarafındaki belirgin za yıflık ile motorlu kara taşıtlarındaki ivme kaybı büyümedeki zayıflığa destek oluyor.

Sanayi Üretimi Tarihsel Trendin Altında

Türkiye’de sanayi üretimi büyümesi 1986’dan 2025’e kadar olan dönemde ortalama yüzde 5,12 seviyesinde gerçekleşti. Dolayısıyla 3 aylık ortalamalara göre sanayi üretim endeksi tarihsel çizginin altında kalmayı devam ettiriyor. Sanayi üretiminde 2025 Temmuz ayında görülen yüzde 1,8 oranındaki daralmanın; Haziran ayındaki artışın baz etkisini ve Ha ziran ayında artan jeopolitik risklerin gecikmeli olarak ortaya çıkan olumsuz etkisini yansıttığı görülüyor. Öngörümüz, TCMB’nin faiz indirim döngüsüne yeniden başlamış olması gelecek dönemlerde sanayi üretimi tarafına olumlu yansıma potansiyeli taşısa da kısa vadede finansal koşullardaki sıkılık kaynaklı zorluğun sürmesi. Ayrıca Türkiye’nin en önemli dış ticaret ortağı Avrupa Bölgesi’ndeki toparlanma hızı da sanayi üretiminin seyri açısından müspet olacağına dair görüş ortaya konabilir. Yaz ayla rında turizm başta olmak üzere hizmet sektöründeki görece güçlü seyir kaynaklı ekonomik büyüme rakamları sanayi üretiminin işaret ettiğinden bir miktar daha olumlu gerçekleşebilir.

GSYH Büyümesi Ülkede Refah Toplumu Oluşturmalı

Endekslere düşen bazı datalardan bahsetmek istiyorum… İlk çey rekte sanayi üretimi yüzde 0,6 büyümüş, ikinci çeyrekte ise yüzde 5,5 artmış. GSYH’de sanayi tarafının yüzde 6,1’lik büyümesi de sanayi üretimini destekliyor. Kapasite Kullanım Oranı (KKO) aşağı doğru gitmesine karşılık üretim artıyor, ama satışlar yerinde sayıyor. Zaten iş dünyasının şikâyeti de bu yüzden. İkinci çeyrekte ihracatın yüzde 1,7 artmasına karşılık ithalatın yüzde 8,8 yükselmesi bizim gibi ülkelerde büyüme ye yazılıyor. Bu da GSYH’nin artışına katkı veriyor. İhracatın yüzde 1,7, ithalatın yüzde 8,8 artması hoş bir trend görünmemesine karşılık, ihracatın ithalata bağlı olduğunu da unut mamak lâzım. Net ihracatın GSYH’ye üst üste üç çeyrektir negatif katkı vermesi, büyümenin giderek iç talep ve ithalata dayalı bir yapıya büründüğünü gösteriyor. Sağlıklı bir büyümenin ise üretim ve ihracatla gerçekleşebileceğini yinelemeyi her zaman doğru bir söz olarak tekrarlayayım.

Sanayideki büyümenin bilhassa savunma sanayindeki gurur verici ataklar sayesinde gerçekleştiği bir gerçek. Bu başarının diğer sanayi kollarına da yansımasını görmek istiyoruz. Türkiye’nin büyü me hikâyesi sanayi, yatırım ve ihracat sac ayakları üzerine kurulmalı ki gerçek dış ticaretimiz ortaya çıkabilsin. Her şeyden önemlisi; GSYH büyümesi toplumsal tabana yayıl malı ve toplumda adil bir gelir dengesi oluşturulmalı ki, ülkede refah toplumu olaşabilsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi