Karıncalar bizi terk etmeden aklımızı başımıza almamız lazım.

Daha doğrusu benim durumumda olanların aklı başında da aklı havada olanların, ayakları yerden kesik olanların aklını başına alması lazım.

Siyaset neyi niçin yaptığın kadar nasıl anlaşıldığın aynasından da olaylara bakabilme sanatıdır.

Kendini rahat içersin de olması herkesin rahat içersin de olduğu şeklinde bir yanılsama meydana getiriyorsa bu siyasetçi değil başka bir şeydir.

İnsanların sosyal medyanın geliştirdiği linç kültürüne, öfke yumağına, eksik arama sendromuna kapıldığı bugünlerde çok ama çok dikkat etmek lazım.

Yediğin yemekten, bindiğin arabadan, katıldığın düğünlerden, debdebeli ortamlarda bulunmandan velhasıl tüm hal ve davranışlarından ölümcül derecede sorumlusun siyasetçi kardeşim.

Evet seni anlıyorum bu davranışlar özgürlük alanını kısıtlanmış oluyor. Her şeye sahip olduğun halde hiçbir şeye sahip değilmiş gibi gözükmek nefsine ağır geliyor olabilir.

Karıncalar terk etmeden lütfen aklını başına al kardeşim.

Bir kez bizim depodaki buğdayı başka depoya karıncalar taşımaya başladığı zaman önünü almak mümkün olmaz.

Karıncaların gönlünü kırmayacaksın.

Karıncaların yuvasını bozmayacaksın.

Karıncaların üzerine basmayacaksın.

Karıncaları asla ve kata küçüğüm sevmeyeceksin.

Bileceksin ki Allahu Taala kâinat da küçük şeylerin yüreğiyle büyük güçleri yüklemiştir.

Kaderin ve kaderimiz karıncaların ayak izlerine bağlı.

Haberin olsun canım kardeşim.