İsa Beçik: Köyümüz Eskiden Böyle Değildi

İsa Beçik: Köyümüz Eskiden Böyle Değildi
Mustafa emmi, babama tarlayı satacağını ve dinimize göre komşu olduğumuz için "Lütfi sana satmayı düşündüm" demişti.

İsa Beçik: Köyümüz Eskiden Böyle Değildi

Karataş, Yüreğir Ovasında olduğu gibi Gölkaya köyümüzde de 2006 yılında başlayıp 2016 yılında netleşen, toplulaştırma adı ile Karataş Tapu Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri VI. Bölge Müdürlüğünün hukuki olarak müşterek çalışmaları sonucu, herkesin tarla, ev ve diğer tapu hisseleri adlarına netleşmiştir.

Ata üzerine kayıtlı intikali yapılmamış olan yerlerde en büyük parselle birleştirilmiştir.

Çalışmalarda köyden, birkaç gönüllüde ehlivukuf olarak görev yapmıştır.

Bu durumu takip eden ve bilen bazı kimseler hisselerini, komşu veya hisse sahibi ile dinimiz gereği istişare ve danışma yapmadan, fiyatı yüksek kazanç görerek habersizce başkasına satış yapanlar olmuş.

Dünya meşakkati ile başka illere çalışmaya gitmiş, ya da memur olarak atanmış veya gelin gitme nedeniyle soyadı değişmiş köyle ilgisi kalmamış olanlar, ayrıca yaşlı, hasta ve engellilerden takip etme imkanı olmayanların hissesinden haberdar olamayanlara, haber edilmediği yakınmalardan anlaşılmaktadır.

Bu tür hisselerin yakınları, nasılsa haberi yok denip kendi hissesine usulsüz olarak kaynaştırılmış olduğunu da duyuyoruz.

Mesela, sonra hissesinden haberdar olan ve yerini öğrenen bir köylü, "benim 150 metre tarlam senin tarlanın içinde, burayı satın al veya yıllık kira ver" dediğinde; "tarlanı ben sürmüyorum, yerinde duruyor, git tarlanı sür, bana ne" dediği olmuştur. Hal böyle olunca tarlayı satın almaya veya kiralamaya kimse talip olmuyor. Dolaysı ile kul hakkı geçmiş oluyor. Kul hakkı ise huzur ve bereketi kaçırıyor.

Köyümüz eskiden böyle değildi. Çocukluğumdan hatırladığım gerçek şudur.

Bizim köyde ev komşumuz Mehmet Mustafa emmi şehre göç etmişti. Az bir miktar tarlası vardı. Tarlayı işlemek için bir kaç sene yaz mevsimi köye geldi. Yaşı ilerleyip çocukları okul ve iş hayatına başlayınca belliki gelip gitmek ve tarlada çalışmak zor oluyordu.

Mustafa emmi köye bir geldiğinde babamla konuşurken bende yanlarındaydım.

Mustafa emmi, babama tarlayı satacağını ve dinimize göre komşu olduğumuz için "Lütfi sana satmayı düşündüm" demişti.

Babamda tarlayı satma, senin adına sürer eker, masrafı yazarım. Harman zamanı ödersin diyerek kolaylık göstermişti.

Mustafa emmi tarlayı satışta ısrarlıydı.

"Babam, satacaksan dinimiz gereği tarla komşusu Ali Sezayi ye satman gerekir" demişti.

Beni Ali Sezayi emmiyi çağırmam için gönderdiler. Haber üzerine Ali Sezayi emmide yanlarına geldi.

Mustafa emmi satış konusunu Ali emmi ye de anlattı. Ali emmide, "satma sürer ekerim, sonra hesaplaşırız" diyerek o da kolaylık gösterdi.

Bu istişare görüşmesi ve davranış köyümüzde büyüklerimizin Türk İslam kültürünü bilerek yaşadığının bir göstergesidir.

Bu konuşmalar bittikten sonra ki gelişmelerden bilgim yok. Büyüklerimizi rahmetle anıyorum.

O yıllar köyümüzde huzur ve bereket vardı.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise istişarenin önemi ve neticesi hakkında: “İstihare eden aldanmaz, istişare eden pişman olmaz, iktisat eden (tutumlu harcayan) yoksul olmaz.” buyurmuştur.

Saygı, sevgi, samimiyetle selamlar.

İsa Beçik

Kaynak:Adanapost

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.