İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

MUCİZE

MUCİZE



Bugün ?mucize? kelimesinin toplumlumuzda yaygın ve bilinçsiz kullanılması hakkında biraz söz edeceğiz. Mucize sözlükte, aciz bırakan, güçsüz kılan, karşı konulmaz, harika olay, kudretsizlik ve takatsizlik veren iş anlamlarına gelir. Bir tesadüfün gerçekleşmesi, olması ve gerçekleşmesi çok küçük bir ihtimal dâhilinde olan bir olayın cereyan etmesi, olağandışı bir olayın vukuu bulması günümüzde ?mucize? olarak adlandırılmaktadır. Mucizevî olaylar yalnızca Allah CC nün yalnızca Peygamberlere verdiği yetki ve yetenekler doğrultusunda vukuu bulan olaylardır ve yalnızca Peygamberlerin Allah?ın emri ilahisi ile gerçekleştirdiği olaylardır. Bu sıra dışı imkânsız olaylara yalnızca ?mucize? denir.

Peygamberler Allah?tan aldıklarıvahyi insanlara anlatırken gerektiğinde mucizeler gösterirler Mucizeler, Peygamberliğin birer belgesidir Peygamberlik davasına uygun olarak meydana gelir. Peygamberler, mucizelerini Peygamberliğin nübüvvet davasını ispat ve doğrulamak amacıyla gösterilirler. Herhangi bir olayın mucize olabilmesi için onun nübüvvet görevi verilmiş kişilerin elinde ortaya çıkması gerekir. Mucize gerçekte Allah?ın fiilidir, ?Peygamber mucizesi?denilmesi mecazidir. Diğer insanlar, böyle olağanüstü olayları yapamaz, mucize gösteremez, çünkü buna güçleri yetmez. Mucizelerin gerçek sahibi Allah?tır Onun destek ve yardımı olmadan hiçbir peygamber mucize gösteremez Ateşin Hz İbrahim?i yakmaması, Hz Musa?nın asasının yılana dönüşmesi, Hzİsa?nın ölüleri diriltmesi olayları mucizeye örnektir.

Mucizenin, tabiat kanunlarının çok üstünde ve onlara aykırı olması,iddiaya uygun olarak ortaya konulması, bir yalanlama ya da inkârdan sonra meydana gelmesi ve insanoğlunun aciz kaldığı bir olay türünden gerçekleşmesi gerekir. Peygambere verilen mucizeler, bir yönüyle imanın temel esaslarından olan nübüvvetle, diğer yönüyle de vahiy ile alâkalıdır. Dolayısıyla mucizeye inanmak gerekir: ?Dediler ki: 'Ona, Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!'. De ki: 'Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.? (Ankebut, 29/50)

İçinde yaşadığımız âlem, imkânlar âlemidir; eski dilde buna ?âlem-i mümkünat? denir. Yani öyle bir ortam içindeyiz ki, burada akla gelen ya da gelmeyen her şey olabilir. Bir örnek, bir ibret olmak üzere; bir numune, bir deneme olsun diye her şey burada. Fakat kimi zaman öyle olaylar da olur ki, onları açıklamakta acze düşeriz, bir türlü akıl erdiremeyiz; ne aklımız alır, ne de mantığımız. Öyle bir olaydır ki bu görme, tatma, dokunma, işitme, koklama gibi beş duyumuza hitap etmez, cihazlarımızla da ölçüp, tartamayız. Aklımız gibi duyularımızdaşaşkınlık ve acziyet içerisindedir. Bu acizlik duygusuna kimi zaman korku, kimi zaman hayranlık ve kimi zaman da mistik heyecanlar da eşlik edebilir, en aymazlarımızda dudak büküp geçer.

Köşeye sıkıştığımızı hissederiz, olay bütün gerçekliğiyle karşımızdadır; ama öyle unsurlar içerir ki, bilgi dağarcımızda ki malzemelerle onu bir çerçeveye yerleştiremeyiz. Sıkıştığınız köşede etrafınıza baktığınızda, gördüğünüz şeylere de benzemez. Önceden tanıdığınız, bildiğiniz olaylarla ve şeylerle bir ortak yön ararsınız; bulamazsınız. Ne nispet, ne benzeyiş vardır ama bir şeyleri, olayları, eşyaları ve varlıkları, başka birşeye benzeterek idrak etmeyi de biliriz. Güçlü heyecanın beraberinde bir telaşsarar her yanımızı ve aczimizi gizlemeye çalışırız çoğu zaman?

Biz, olayların sebep-sonuç zincirleri ile birbirine bağlı olmasına alışmışızdır. Şunun sebebi şudur; bu sonuç şu sebepten dolayı ortaya çıkmıştır diye yorumlarız. Farklı olayları deterministik yasalar ile kavrar ve normal kabul ederiz. Böylece sebep-sonuç yasasının (sebeplilik), illiyet prensibinin dışında cereyan eden her olaya ?mucize? denilmekte. Oysa bu çok düşük bir olasılığın tesadüfen gerçekleşmesinden başka bir şey değildir.

Bildiğimizin dışında olan ve içinde bulunduğumuz sistemin yasalarına uymayan fenomenleri?de bir mucize olarak adlandırılıyor. Bunun dışında, o kadar çok olaylar mucize olarak adlandırılıyor ki, Bir uçak kazasında enkazın içinden sağ olarak kurtulan, depremden günler sonra enkazdan sağ çıkan depremzede, trafik kazasında hurdaya dönen araçtan sağ ve yara almadan kurtulan bir kişinin olması, ölümcül bir hastalıktan bir anda kurtulmak, örnekler o kadar çoğaltılabilir ki. Hatta öyle bir hale geldi ki birşans oyununda son anda kazanmak, bir yarışmada bilmediği bir soruyu doğru olarak cevaplamak dahi bir mucize olarak adlandırtmaktadır. Bu tür mucize diye adlandırılan örnekler sayılmayacak kadar çoktur. Mucize kelimesinin bu yaygın ve yanlış bilinçsiz kullanımı hakkında daha çok yazacak şey var fakat konunun derinliğiİlahiyatçıların sahasına girmesi nedeni ile haddimizi aşmadan kısaca bildiklerimizi paylaşmaya çalıştım.

İbrahim H.SİPAHİ

19.06.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi