İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Saygı, hoşgörü ve tahammül,

Saygı, hoşgörü ve tahammül,


Kibir kanser hastalığı gibidir. Kanser kandaki ve vücuttaki hücreleri nasıl gün be gün kemirmek sureti ile insanları bitap düşürüp adım adım ölüme götürüyorsa, kibirde aynı şekilde insanı içten içe yer ve bitirir. Kibir insandan insanlığını alır saygı, sevgi, hoşgörü ve tahammülü ortadan kaldırır. Bir insan için kibirden daha büyük düşman olamaz.

Kibir, başkalarından üstün olmadığı halde kendisini üstün görme ve üstün tutma hastalığıdır. Kibrin yedi sebebi vardır: 1- İlim 2- İbadet 3- Nesep (soy, sop) 4- Güzellik 5- Kuvvet 6- Mal 7- Tâbi olunmalar (peşinden gelenler)

Bunlar bilgisizliğe dayandığı için sebep olarak gösterilmiştir. Aslında bunlar tamamen sebepler ve gerektirici illetler değillerdir. Bunların sebebiyetleri, gerçekte bilgisizliktir. Bilgisizliği yani, cehaleti de ancak ilimle gidermek mümkündür.

Saygı, hoşgörü ve tahammül çok geniş kapsamlı hepsi teker teker başlıca bir makale konusudur.  Bugün burada seçim atmosferinde olduğumuz için saygı, hoşgörü ve tahammülü siyaseten ele alacağız.

Bizim görüş, düşünce, yaşam tarzımız ve tercihlerimiz ne kadar değerli ve vazgeçilmez ise, diğerlerinin de aynı olduğunu zaman zaman nedense unutur insanoğlu.

Aylar önceden ülke seçim havasına girdi. Serbest propaganda süresinin başlaması ile adaylar ve liderler meydanlarda boy göstermeye başladı. Adaylar genel olarak neredeyse sokak sokak, kapı kapı dolaşıp vaatlerini sıralayıp oy toplama peşinde iken, liderler televizyon ekranında, meydanlarda yaptıklarından ve yapacakları icraatlardan bahsetmek yerine abuk sabuk laflar söyleyerek birbirlerine hakaret edip küçük düşürmeye çalışmakta. İşin kötüsü bu sözlerini meydandaki halka tasdik ettirmek sureti ile kendilerini siyaseten üstün durumda addetmekteler.

Peki, vatandaş ne âlemde. Parti tabanında olanlar ve seçim zamanı fırsat zamanı diyenler, yemeklerin ve içeceklerin kırıla gittiği seçim bürolarında adaydan daha heyecanlı ve ateşli olarak hummalı bir çalışma gayreti içerisindeler. Tabi ki çalışıp emek sarf edenlere saygımız sonsuz serzenişimiz fırsat düşkünlerine.

Birkaç gün önce yaya olarak bankaya giderken karşı istikametimden muhafazakâr bir partinin ilçe belediye başkan adayı esnaf ziyareti yapıyor, beraberindekiler de broşür dağıtıyordu. Önümden giden orta yaştaki bayana parti görevlisi bir broşür uzattı. Bayan yüzünü ekşiterek omzunu kaldırıp başını öyle bir çevirdi ki yüzündeki oluşan şekil tam bir nefret ve tahammülsüzlüğü ifade ediyordu. Belli ki derin bir görüş ayrılığı vardı. Broşür almak istememesi normal karşılanabilir, ancak sergilediği tavır karşısındakini rencide edici, saygı ve hoşgörüden uzak ve tam bir tahammülsüzlüğün ifadesiydi.

Diğer bir görevli bana broşür uzattı tam o sırada başkan adayı da geldi. Broşürü aldım ve kendimi tanıtarak bende aday olduğumu söyledim ve başarılar diledim. Biraz önce bayanın tavrı karşısında moral bozukluğuna uğrayan görevlinin yüzünde bir tebessüm ve mutluluk ifadesi belirdi. Bu anlattığım davranışımı riya görmeyin, çünkü riya etmekten Allah?a sığınırım. Ben sadece bir insanın bir müminin yapması gerekeni yaptım. Saygı ve hoşgörü göstermeye çalıştım.

Bu olay beni bundan 35-36 sene öncesine götürdü. Kardeşin kardeşi vurduğu, öğretmenin, polisin, gazetelerin guruplara ayrıldığı saç, bıyık şekillerinin, kıyafetlerin hatta renklerin siyaseten ayrıldığı günlerde evimize gelen bir misafir genç bayan, evimizdeki gazeteyi görünce eline alıp ?bu gazete okunur mu? ? diyerek kaldırıp yere atmıştı. Oysa biz o kişinin evine gittiğimizde duvarlarında asılı yabancı bir siyasi liderin resmini içeren yasa dışı bir örgüte ait takvimi gördüğümüzde herhangi bir söz sarf etmemiştik.

Teknoloji ve bilim çağını yaşadığımız bugünlerde görülen o ki, 35-36 yıl geçmesine rağmen bir kısım halkımız hala o dönemlerin zihniyetinde kalmış.

Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir davranışı, hareketi veya sözü bir başkasına yapmamak ve söylememek gerektiği saygılı, hoşgörülü ve tahammüllü olmanın temel ilkelerinden kabul edilir.

Bir fikri bir düşünceyi, bir yaşam tarzını, bir kültürü vs. benimsemeyebiliriz. Doğru bulamayabiliriz. Bu demek değil ki ona kin, nefret duymak, aşağılamak, hor görmek, küçümsemek ve adeta savaş açmak hakkını bize verir.

Allah CC.nin insanlara yüklediği en önemli görevlerin başında ?Emr-i bi'l ma'rûf ve Nehy-i anil münker? yani ?iyiliği tavsiye etmek, kötülükten alıkoymak? gelir. Öyle ise öncelikle birbirimize saygı, hoşgörü ve tahammül göstermek sureti ile konuşarak, tartışarak birbirimizi anlatmaya ve anlamaya çalışmamız gerekmektedir.

Siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun hedefimiz; Daha saygılı sevgi, hoşgörü ve tahammülü insanların sadece insan olarak görüleceği ve insanca barış ve huzur içerisinde yaşayacağı bir dünya için çalışmak olması gerektiği düşüncesindeyim. Ya siz?

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı-Yazar

12.03.2014/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi