İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Sistem değişmiş!

 

 

 

“Türkiye’de artık sistem değişti”, “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir. Fiili gücüm var” Bu sözler Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de halka hitap ederken sarf ettiği ve siyaset ve hukuk çevrelerinin tepkisine neden olan sözler.

 

Peki bu sözler neyi ifade ediyor? Liderler ne diyor?

MHP lideri Devlet Bahçeli: "Anayasal düzen yıkıldı da bizim mi haberimiz yok" diye tepkisini dile getirirken, CHP lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın sözlerini, “darbe” olarak değerlendirdi ve “Evren’in darbe sürecinin aynısı. Artık yasa, Anayasa dinlemem, diyor. Çok tehlikeli bir süreç” diyerek, her iki liderde Erdoğan’ın bu sözlerinin  “darbe” anlamına geldiğine işaret ediyor.

 

Değişimin adı Erdoğan;

Her zaman bir şeyleri değiştirme, tek ses ve tek adam olma gayreti içerisinde olan Erdoğan, siyasete başladığı, yetiştiği ve isim yaptığı “milli görüş” hareketi ve dizinin dibinden ayrılmadığı hocası merhum Necmettin Erbakan’a da bir zaman sonra muhalefet etmeye başladı. “Milli görüş” hareketini “gelenekçi” olarak niteleyerek aralarında Abdullah Gül ve hareketin ağır toplarından arkadaşları ile birlikte kendilerine “Yenilikçiler” dedikleri bir grup oluşturdu ve ilk değişim hareketini başlattı.

 

Erdoğan’ın “Yenilikçiler” hareketi Refah partisinden ayrılarak 14 Ağustos 2001’de Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu. Erdoğan partinin genel başkanlığına seçildi. AK Parti girdiği ilk seçim olan 2002 genel seçimlerinden birinci parti çıktı.  Abdullah Gül'ün başbakanlığında 59. hükümeti kurdu. Ancak o zaman siyasi yasağı süren Erdoğan seçimlere girememişti. Siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye sunulan yasa değişikliğinin kabulü ile siyasi yasağı kalktı. 9 Mart 2003'te gerçekleştirilen ara seçimlerinde Siirt milletvekili olarak meclise girdi. Gül’den başbakanlığı devraldı artık partide ve iktidarda tek söz sahibi olma yolunda önünde engel kalmamıştı.

 

Alışılmamış Cumhurbaşkanı;

10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde alışılmış bir Cumhurbaşkanı olmayacağını ve icraatın içerisinde olacağını sürekli vurgulayan Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten ve yerine başbakanlığa Ahmet Davutoğlu’nu atadığından itibaren değim yerindeyse Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı birlikte idare ediyordu. Bu görüntüyü Haziran seçimlerinde çeşitli bahanelerle meydanlara inerek fiilen AK Partiye oy istemek suretiyle göstermekten geri durmadı. Erdoğan, seçmenden alenen AK Partiye 400 milletvekili istedi, “Bana oy verin, başkanlık sistemini getireceğiz” diyerek. Tek söz sahibi tek adam olma arzusunu anayasal düzenleme ile teminat altına almayı hedefliyordu.

 

7 Haziran seçimlerinde AK Partinin istediği oyu alamaması, tek başına iktidar olma şansını da yitirmesi üzerine başkanlık hevesi kursağında kalan Erdoğan’ın yeni hedefi ülkenin bir an evvel erken seçime gitmesi.

 

Bu alenen sivil bir darbedir;

Erken seçimi kendisi için bir umut gören Erdoğan hiç inmediği meydanlara dönerek halkı yönlendirme çabasında;

Erdoğan, 10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle yeni bir döneme girildiğini ''Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır, ister kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişilmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun Anayasal olarak kesinleştirilmesidir" diyor.

 

Erdoğan bu sözleriyle yaptığı darbenin meşru bir hukuki zemine oturtulmasını istiyor. Açıkça sözü“Anayasa değişikliği yapılarak bunun gerçekleştirilmesini istiyorum” demeye getiriyor.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

16.08.2015/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.