Türkiye tarihi ayarlarına nasıl dönecek?
Youtube da izledim, Bir genç kız dedesi yaşındaki bir siyasetçinin, partisinin toplantısında elini kaldırıp söz istiyor. Hiçbir saygı ifadesi kullanmadan çeldir çeldir tartışıyor. Bu kız başörtülü olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Şu partiyi savunsa ne yazar, bu partiyi savunsa ne yazar. Bazıları bunu kahramanlık sanabilir. Ben bu kızımızı dinlerken yerin dibine girdim. Ben karşı partiden, asla sol partilerden hiç olmadım, olmam da. Ama bu kızımızı hoş göremem.
Şöyle deseydi, "affınıza istirhamen bir soru sormak istiyorum" deseydi bile makul görebilirdim. Eskiden bizim Sağ Cephe nezaket modeli gibi idik. Fikren karşı olanlar bile ne efendi insan, ne terbiyeli genç, ne hanımefendi kadın, kız derlerdi. Biz bu nezaketimizi nasıl kaybettik?
Necip Fazıl nezaket modeli idi. Yakınında bulundum, iyi bilirim. Yazar Ergun Göze benim gibi köylü çocuğu idi. Nezaket ifadelerinin cümlesini ustalıkla kullanırdı. Aykut Edibali yanında yetiştik. Yavuz Arslanargun yanında yetiştik. Nezaket modeli gibi idiler. Siyasilerimiz nezaket çizgisini hiç aşmazlardı. Adnan Menderes gençliğimizin nezaket idolü idi. İsmet İnönü'nün de nezaket sınırlarını aştığını görmedim. Necmettin Erbakan'ı tanıdım. Her tavrı nezaket modeli idi. Konuşurken sert kelimeleri bile ipek gibi kullanırdı.
Fikir bizim olsa da, görüş bizim olsa da, davranışların çoğu, sosyal medyadaki laf bazların bir kısmının, önemli bir kısmının üslubu bizim değil. "Üslûb-i beşer, aynıyla insan" ne demek, düşünelim. Toplumda, basit ifadelelerle saldırgan tavrı kahramanlık sananlar, biz Müslümanları yanlış tanıtmaya, temsil etmeye hakkınız var mı diye sorsam saygı sınırlarını aşmış mı olurum. Öyle görüntü vermişsem özür dilerim, bin defa özür dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.