Türkiye ve Birleşik Krallık: Avrupa’nın yeni savunma ekseni
İstanbul
Economyfirst Londra Direktörü Klaus Jurgens, gelişen Türkiye-Birleşik Krallık ilişkilerini ve bu gelişmenin Avrupa savunma mimarisinde oluşturabileceği etkiyi AA Analiz için kaleme aldı.
***
“Karadeniz, Kafkasya, Orta Doğu ve Afrika’nın kavşağında yer alan Türkiye, İngiltere’nin Avrupa’daki ve NATO’nun kanatlarındaki güvenlik çıkarları için vazgeçilmezdir.” İngiltere Ulusal Güvenlik Stratejisi 2025’ten alıntı olan bu ifade, Dışişleri Bakanı David Lammy’nin Türkiye ziyareti öncesi ikili ilişkileri güçlendirmeye yönelik bir söylem mi, yoksa gerçekten daha yakın ilişkilerin temeli mi?”
Londra’nın stratejik üçlüsü: Çatışma, rekabet, işbirliği
İngiltere Başbakanı Keir Starmer tarafından 2025 yılı Haziran ayında Parlamento’ya sunulan Ulusal Güvenlik Stratejisi 2025, ülkenin stratejik bağlamını ve yol haritasını ortaya koyuyor. Özetle, Londra radikal belirsizlik çağında yönünü bulmak zorunda olduğunu vurguluyor. Başbakan, "Rus saldırganlığı kıtamızı tehdit ediyor" diyerek sözünü sakınmazken, Moskova’nın liderini de "Putin gibi tiranlar" sözleriyle nitelendiriyor. Buna karşın, belge çatışmadan uzak hedefleri detaylı biçimde ortaya koyuyor ve bunların birçoğu, Londra ile Ankara arasındaki mevcut ve genelde olumlu seyreden ilişkileri derinleştirmek için sağlam bir başlangıç noktası.
Bir yandan Londra, ulusal egemenliğini güçlendirmeyi planlarken, diğer yandan bu egemen devletlerin ancak ortak bir vizyon ve amaçla bir araya geldiklerinde güçlü olduklarını savunuyor. Çelişki gibi mi görünüyor? Yazının ilerleyen bölümlerinde bu soruya geri döneceğiz.
Typhoon’lar yolda
Başlangıçta yaptığımız gözleme geri dönersek, resmi İngiliz hükümeti belgesinde şu ifadeler yer alıyor: Karadeniz, Kafkasya, Orta Doğu ve Afrika’nın kavşağında bulunan Türkiye, İngiltere’nin Avrupa’daki ve NATO’nun kanatlarındaki güvenlik çıkarları için kritik öneme sahiptir. Türkiye, güçlü askeri entegrasyonu ve savunma sanayi işbirliğiyle İngiltere’nin kilit NATO müttefiki ve ikili ortağı olmayı sürdürmektedir.
Bu ifadeye, Dışişleri Bakanı David Lammy’nin Ankara’ya hareketinden bir gün önce Londra’da yaptığı şu açıklama da eklenebilir: "Giderek daha istikrarsız bir hale gelen dünyada, İngiltere ve Türkiye en yakın dost ve ortak olarak kalmaya devam ediyor. Orta Doğu’daki çatışmalara ve Rusya’nın Ukrayna’yı yasadışı işgaline barışçıl çözümler bulmak için birlikte çalışıyoruz. İlişkimiz doğrudan Türk ve İngiliz vatandaşlarına fayda sağlıyor: ülkelerimiz arasındaki ticaret binlerce kişiye istihdam yaratırken, güvenlik ve savunma alanındaki bağlarımız halklarımızın güvenliğini koruyor" [1].
Örneğin, Eurofighter Typhoon’ların Türkiye’ye ihracına yönelik anlaşma, bu çabaların somut bir çıktısı niteliğinde. Lammy’nin ziyaretinden sadece birkaç hafta sonra, iki ülkenin Savunma Bakanları İstanbul’da yeni bir anlaşmaya imza attı. İngiltere hükümetine göre, bu anlaşma NATO’nun ortak caydırıcılığını güçlendiriyor ve İngiltere ile Türkiye arasındaki yıllara dayanan savunma işbirliği ile giderek derinleşen sanayi bağlarını ileriye taşıyor. Typhoon programı tek başına İngiltere’de 20 bin kişiye istihdam sağlıyor; ihracatın ise binlerce ek iş yaratması ve hükümetin "Değişim Planı"na katkıda bulunması bekleniyor. İlgili Mutabakat Zaptı, Savunma Bakanı John Healey ile Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler tarafından İstanbul’daki Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda imzalandı.
Savunma işbirliği yükselişte, ikili ticaret de öyle
Sadece savunma alanına odaklanmak, resmin tamamını görmemizi engeller. Türkiye ve Birleşik Krallık'ın 2024 yılında tüm sektörlerdeki ikili ticaret hacmi 28 milyar sterline (37,57 milyar ABD doları) ulaştı. Bu rakamın 15,29 milyar doları Türkiye’nin İngiltere’ye ihracatından oluşuyor. Yani, iki ülke arasındaki ticaret neredeyse dengeli bir görünüm sergiliyor. Bu noktada vurgulamak gerekir ki, Türkiye uzun süredir ve özellikle Yeni Milenyum’un başlarından itibaren, "ucuz parça üreticisi" şeklindeki haksız imajı geride bırakarak, kendisini dünya çapında tanınan, üst düzey ve yüksek kaliteli nihai ürünler üreten bir ülke konumuna taşıdı. İngiltere-Türkiye ticaret dengesi de bu dönüşümün en güçlü göstergelerinden biri.
Hemen her sektörde üst düzey ürün ve hizmetlerin yanı sıra, sürekli artan yerli savunma sanayi üretim kapasitesiyle Türkiye, yakın gelecekte 8 milyar ABD doları seviyesine ulaşması beklenen savunma ve havacılık ihracatında (2024 rakam: 7,154 milyar dolar, bu da 2023’e kıyasla %29’luk bir artış anlamına geliyor) Birleşik Krallık’ın da önemli bir alıcı konumuna gelmesini sağlayabilir. Daha önce değindiğimiz Typhoon anlaşması, İngiltere’de 20 bin istihdam yaratıyor veya devamlılığını sağlıyor. Türkiye’nin savunma sanayi ise bugün yaklaşık 100 bin kişiye istihdam sağlıyor ve sektörde 3 bin 500 şirket faaliyet gösteriyor [2].
Bu gelişmeler, Avrupa’nın temel güvenlik ve savunma politikalarını -hatta Türkiye’nin onlarca yıldır geciken AB üyeliğini- nasıl etkileyecek? İkili ilişkiler çoğu zaman daha kapsamlı kıtasal politikaların önünü açmasıyla bilinir. Bugün Ankara ve Londra buna hazır görünüyor. Peki, yazının başında sorduğumuz gibi, bu sadece göstermelik bir hamle mi? Kesinlikle değil. Bu, iki dost ülkenin kültürlerini, değerlerini ve geleneklerini sahiplenerek, sınırlarının çok ötesinde barış ve güvenliğe duydukları sarsılmaz bağlılıkla hayata geçirdiği Realpolitik 2.0.
Ve son olarak, yukarıda değindiğimiz çelişkili soruya dönelim: Egemen devletler, bağımsızlıklarından ödün vermeden gerçekten işbirliği yapabilir mi? Elbette, eşit koşullarda ve karşılıklı saygıya dayalı bir zeminde buluştuklarında. AB dışında olsa da Avrupa ile yakın ilişkilerini sürdüren güçlü bir Birleşik Krallık; bir gün AB içinde yerini alacak güçlü bir Türkiye, ek olarak Türkiye'nin İngiltere’yle sıkı bağlarını koruyan bir denklem. Daha sağlam bir siyaset ve savunma üçgeni düşünülemez.
[1] Foreign, Commonwealth & Development Office, first published 30 June 2025
[2] https://www.dailysabah.com/business/defense/turkiye-compelled-to-bolster-defense-muscle-erdogan
[Klaus Jurgens, Economyfirst Londra Direktörüdür.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Kaynak:AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.