İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Aslolan Muktedir olmaktır,

Aslolan Muktedir olmaktır,

 

İktidar olmak; "devlet yönetimini elinde bulunduranların, bir toplumu yönetenlerin siyasi, hukuki ve fiili gücü"; "yönetenlerin, yönetme yetkisini elinde bulunduranların kendileri, hükümet", "bir toplulukta veya kuruluşta idareyi elde bulundurma" gibi anlamlara gelmektedir. 

Yeryüzünde iktidar olmayı içermeyen hiçbir düşünce ve sistem yoktur. 

Yine iktidar olmuş hiçbir sistem yoktur ki yaptığı yasal, siyasal, sosyal bütün düzenlemelerde, kendi varlığını korumayı öncelikli amaç edinmiş olmasın. Diğer bir ifade ile hiçbir iktidar, kendi varlığına yönelen hiç bir "oluşuma" yaşama hakkı tanımaz. Zaten bunun aksi işin doğasına aykırı olur. 

Kısacası İktidar, siyasi anlamda erktir, güçtür; demokrasilerde çoğunluk partisi ve onun hükümetidir! 

Muktedir ise, gücü her şeye yeten, her şeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sahibi demektir.

Gerçekte İktidar olmak çoğunluğun iradesi ile yalnızca yönetme yetkisini elinde bulundurmak değildir;  Aslında iktidarı elde tutarken devlette hâkimiyeti sağlamaktır. İşte bu hâkimiyeti sağlayabilmekse muktedir olmak, iktidarı elde tutmaktır, güçlü olmaktır. Lafın kısası, her iktidar muktedir olamaz. Siyasi tarihimiz, iktidar olup da muktedir olamayanlarla doludur. 

Türkiye?de özellikle belli bir siyasi çizgisi ve tabanı olmayan partiler sıkıntılı dönemlerin ardından milleti önüne bir umut olarak sürülmüş büyük bir çoğunlukla iktidara gelmiş ardı ardına bu seçilme başarısını yakalamışlardır. Ancak devlette hakimiyeti ve kontrolü ellerine bir türlü alamamışlardır. 

Getirdikleri bir takım yeniliklerle milletin gözüne giren bu iktidarlar bir süre sonra rehavete kapılarak iktidar koltuğunun ebedi ve tek sahibi oldukları hissine kapılmış, artık milleti ve taleplerini görmemezlikten gelmeye başlayınca milletin gözünden düşmüş ve bir müddet sonra siyaset sahnesinden silinmişlerdir. 

Türkiye?de şu anda da muktedir olma parolası ile siyaset sahnesine çıkan ancak 11 yıllık iktidarı elinde bulundurmasına rağmen muktedir olma başarısına sahip olamadığını 17 Aralık 2013 de yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu vesilesi ile gösteren bir iktidar var. 

17 Aralıkta yapılan ancak rivayete göre 17 aydır sürdürülen bir çalışmanın ürünü olan yolsuzluk,   rüşvet, haksız kazanç, kayırma gibi suçların başında bakan çocukları ile TOKİ ve Halk Bankasının olması ne kadar düşündürücü ve manidar ise.  İktidarın haberi olmayan bu operasyonlardan İç işleri bakanının, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürünün de habersiz olması iktidarın devlete hâkim olamadığı ve devlet yönetiminin nasıl çöktüğünün göstergesidir.

 Olayları ilginç kılan bir husus da, operasyonu başlatanın iktidarın özel yetkili ve övgülü takdirine şayan olan Ergenekon davalarının meşhur savcısı Zekeriya Öz?ün olmasıdır. 

İktidar sessiz, sakin ve şaşkın bir halde kısa bir süre konuşmamış, ardından Bu olayın arkası dışarıda devlet içinde devlet olmaya çalışan paralel bir yapının yönettiği bir kirli operasyon olduğu iktidar tarafından ifade edilmeye başlanmış ve ardından emniyet teşkilatı ve yargı görevden alma ve tayinlerle harman yerine döndürülmüştür. 

Bir diğer sıkıntı ise, bir ihbar üzerine Hatay ve Adana?da aranmak üzere durdurulan MİT?e ait devlet sırrı taşıyan TIR meselesidir ki bundan büyük bir acziyet olamaz. Devletin en önemli kurumuna ait ve devlet sırrı niteliğinde bir meta  taşıyan aracın yine devletin kolluk güçleri tarafından bırakın aranması durdurulması dahi söz konusu olamaz, bir kez daha irdeliyorum bu bir acziyettir. Devlet sırrı deşifre olmuştur. Devletin en önemli birimi olan istihbarat teşkilatının devlet sırrına ne kadar vakıf olduğu ortaya serilmiştir. TIR?da taşınan çok daha gizli ve stratejik önem taşıyan meta olabilirdi. Ve PKK veya yabancı servis elemanları tarafından da ele geçirilebilinmesi içten bile değildi. İstihbaratı bu aramayı istibarat edememesi de başka bir muamma. 

Öyle oluyor ki devletin içerisine özelliklede MİT gibi önemli bir kuruma yargı ve emniyet bünyesine başbakanın da üzerine bastırarak söylediği gibi adı ne olursa olsun büyük bir sızma var. Ve iktidar 11 yıldır devlet birimlerinde kendi kadrosunu oluşturmaya çalışmasına rağmen bu sızma olmuş. İşte tam olarak ?iktidar olup da muktedir olamamak? da budur. İktidar olmakla her şey bitmiyor aslolan muktedir olmaktır.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı Yazar

18.02.2014/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi