Bir güne sığdırılan insanlık,
Bugün “8 Mart Dünya Kadılar Günü.”
Bugün “Dünya Kadınlar Günü” tarihçesi ve önemi hakkında bir şeyler anlatmayacağım. “Kadın hakları”, “kadının toplumdaki yeri”, “kadına yönelik şiddet”’ten, “Cinsel istismar”dan de bahsetmeyeceğim. “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”’nun raporuna göre 2017 yılında; 409 kadının erkekler tarafından öldürüldü, yıl boyunca 387 çocuk cinsel istismara uğradı, 332 kadına cinsel şiddet uygulandığı hakkındaki raporun detaylarına girmeyeceğim.
Bugün televizyon programlarında haberlerde bunlarla ilgili çok şeyler duyacaksınız. Zaten şahsım ve diğer Gazeteci, yazar, akademisyen, bilim insanı bu başlıklar ve buna benzer başlıklar altında, içeri alabildiğince dolu bugüne kadar gerek 8 Mart’ta, gerekse kadının adının öne çıktığı olayların arkasından sayısız makale, kitap ve araştırma yazıları kaleme alıp yayınladılar. Tabi i sadece “kadınlar günü” ile sınırlı değil, bütün özel günler hakkında da yazıldı, çizildi.
Bugün ben daha genel bir şeyler söylemek istiyorum. 2016 Kadınlar gününde yazdığım “Her günü “insan olma” günü yapsak!” başlıklı makalemden bazı bölümleri bir kez daha paylaşacağım.
Özel günlerin adı var, özel sorunların çözümü yok;
Dünya Engelliler günü, Dünya Özürlüler Günü, Kadınlar Günü, Çocuklar Günü, Çocuk Hakları Günü, İnsan Hakları Günü, İşçi Bayramı, Gaziler Günü. Başta olmak üzere Anneler, Babalar Günün vb. diğer birçok günler ve haftalar hakkında da bir günlüğüne ilgili konular gündeme getiriliyor, etkinlikler ve anmalar düzenleniyor. Tabiri caiz ise bir günlüğüne hatırlanılıyor, sorunlar konuşuluyor, dilekler ve temenniler dile getiriliyor ilgililer tarafından çözüm sözleri veriliyor, sözler orada ve o günde kalıyor çoğunlukla unutuluyor. Ta ki bir sonraki anma gününe kadar.
Sonuç olarak baktığımızda neredeyse bir arpa boyu yol alınmadığını görüyoruz. İşte bu yüzden bu 8 Mart “Dünya kadınlar Günü” ile ilgili bir şeyler söylemeyeceğim. Hatta diğer gün ve halfalar içinde artık pek bir şeyler söylemek yazmak içimden gelmiyor. Bana artık bunlardan bahsetmek işgüzarlık gibi geliyor. 21 yıl Türkiye Muvazzaf Gaziler Derneğinin Genel Sekreteri, 6 yıl Türkiye Engelliler Konseyi Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulundum. Gazi ve Engellilerin sorunları için verdiğimiz mücadelenin karşılığını muhataplarımızdan somut bir şekilde alamadık. Hep güzel vaatler ile ağzımıza bir parmak bal sürüldü, sonu hüsran. Çözüm merciinde olanların her zaman felsefesi “söz verilir ama tutulacak diye bir kaide yoktur” tarzında oldu.
Cinsiyet ayrımı olmadan insan en üstün varlıktır;
Yeryüzünde canlılar insan ve hayvanlar olarak iki ana canlı grubuna ayrılmış, insan yaratıcı tarafından yaratılan en üstün varlık olarak hâlk edilmiştir. Öyle ise insan zaten insan olma vasfı ile ayrıcalıklıdır ve her şeyin en iyisine layıktır.
İnsanları cinsiyetlerine, farklılıklarına vb. tarzda gruplaştırmak, insanı direk ve dolayı olarak ilgilendiren konularda belirli günler, haftalar belirlemek aslında başlı başına bölmek, ayrıştırmaktır.
İnsan yaratılış gayesinin idrakine varamadığından veya öne çıkma, üstün olma gibi egolarından dolayı yaratılış gayesine uymadığından insanlar arasında, başta cinsiyet olmak üzere diğer farklılıklar ortaya koymakta sonra da bunlardan doğan suni sorunları çözmek için çabalar sarf etmektedir. Aynı yukarıda bir kısmı saydığı özel günler ve haftalar vasıtasıyla sorunları duyurma ve çözmeye çalışmak gibi.
Bugünler genel manada, insanları sadece psikolojik olarak rahatlatan, deşarj eden ve kendisini özel hissetmesini sağlamaya yaramaktadır. Bu günlerde sorunlar, talepler gündeme getirilir, günün önem ve anlamına vurgu yapılır, çözüm merciinden sözler alınır, yüzerde bir tebessüm oluşur. Birde bu günlerde sorunlar ve çözüm arayışları yerine yasadışı eylemler ve etkinlikler ile olay çıkaranlar, günün anlam ve manasını bozanlar vardır i bunları ve amaçlarını anlamak mümkün değildir. Bu 8 Mart’ta bu minvalde geçecek. Kadın toplumdaki yerine 7 Mart’ta olduğu gibi 9 Mart’tan itibaren kaldığı yerden 364 daha devam edecek ta ki önümüzdeki yıl 8 Mart’a kadar. Bu süreçte kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, kadın cinayetleri de büyük ihtimal artarak devam edecek.
Bundan dolaydır ki, Bu ayrıştırma bir günlük, anılma ve mutluluk veren ama sonuç alınamayan özel günleri kaldırsak da; Yerine 365 günü “insan olma günü” ilan ederek her günü insan olmaya ve insan olmanın inceliklerini öğrenmeye, yaratılış gayemize ulaşmaya çalışsak geçirsek daha faydalı olmaz mı? Ne dersiniz?
İşte bundan dolayıdır ki, bu yazının başlığını “Bir güne sığdırılan insanlık” diye belirledim.
İbrahim Halil SİPAHİ
08.03.2018/adanapost.com.
twitter.com/ihalilsipahi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.