muhammed emin

muhammed emin

bu böyledir..!

bu böyledir..!


ilkokula erken başlamıştım.

ilk günden itibaren okul bahçesinde toplu and içmiştik

and içme sırasında başlar dik, gözlerimiz bir noktada ve ensemizi sinek ısırsa dahi kıpırdamıyacak olduğumuz öğütlenmişti.

dün gibi hatırlıyorum..

istiklal marşı okunurken de aynı,

saygı duruşunda da durum farklı değildi!

okulda böyle öğretildi bize.

öğretmenimizin önünde hazırol vaziyetinde (başımızı çenemiz göğüsümüze değercesine eğerek) günaydın demeyi,

eğer öğle sonrası ise "tünaydın öğretmenim"'e, "tünaydın" diyen öğretmenleri tanımıştık,

okullu olmuştuk artık.

okumayı da öğrenecek, yolu-yordamı da öğrenecektik,

yat uyu uyu, uyu uyu yat, ali top oyna, ayşe ip atla

diyerek, öğrenmeye başlamıştık mevcut yazı dilini okumayı.

okul paydosunda sabahçı isek birbirimize "iyi günler", öğleci isek "iyi akşamlar" diyerek okuldan ayrılıyorduk.

akşam babam eve geldiğinde, kapıdan girer ve "esselamu aleykum" derdi,

bizlerde tüm aile efradı olarak "aleykum selam ve rahmetullah" derdik

bir gün okula geç kalmıştım,

kapıyı tıklatıp sınıfa girdim ve "selamun aleykum" dedim

öğretmenim kızgın ve sert bir eda ile "ne o!.. kahvehane mi burası!" demişti

öğretmenimiz bayandı, kahvehanelere girmemiş vede görmemiş olmasına rağmen, sadece oralara selamla girilir zannediyordu,

artık sınıftaki 29 çocuk da öyle sanıyordu.

öğretmenim verdiğim selamdan rahatsız olmuştu.

ortada bir tezat vardı

biliyordumki selam allahın emri, peygamberin sünneti idi!

aynı evlilik gibi..

ilerleyen yaşımda öğrendimki; selam vermek, verilene karşı yapılan bir dua imiş,

inanan ve birbirini tanıyan insanlar arasında bir parolaymış,

hazreti peygamber aleyhisselatu vesselam böyle buyurmuşlar!

üstelik selamı, aramızda yaymayı biz ümmetine emretmiş!

hem selam, hazreti allah cellecelaluhunun 99 güzel ismi (sıfatı) ndan birisi olup;

her çeşit arıza ve hadiselerden salim kalan, her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran.. manalarına geliyor.

selam vermek, allahtan bu sıfatının üzerimizde tecelli etmesini dilemekdi.

bir müslümanın, diğer müslümana veya müslümanlara hayır dilemesiydi selam vermek ve selamı almak

yani sevap işlemekdi!..

acaba! nesinden hoşlanmamıştık selamın..

dilimizden uzaklaştırmış, yerine başka kültürlerin, başka milletlerin tarzını uygulamaya koymuştuk.

onlarda iyi dilekler, güzel temennilerdi belki, ama başkalarının tarzıydı, onların usulüydü,

farklı din mensublarının, birbirleriyle konuşmalarının, anlaşmalarının bir parçasıydı...

yok! eğer, dilek ve temenni yönüyle değerlendirecek olursak;

"mükemmel zamanlar, harika sebebler, temiz yiyecekler, şık elbiseler, ikna edici konuşmalar, vefalı dostlar, lüks arabalar, hayırlı evlatlar..."

gibi dileklerimizide selamlaşma ifadesinin yerine, hani koysak diyorum..!

yelpazeyi geniş tutsak(!)

bende biliyorumki olmaz.

olmaz, çünkü insanlar dalga geçtiğimizi düşünürler,

etkilendiğimiz bir kültürün referansında değilse, olmaz.

illa birileri bize dikte edecek ki, o zaman kullanalım.

yoksa; bir ilahi öğretiyi egale etmiş veya ortadan kaldırma çabasıymış hiç anlamaz,

farkında bile olmadan, dini değerlerimizden vazgeçeriz.

oysa;

allah müslümana, birbirlerine karşı selam vermelerini emretmiş,

model alacağı bir nebi göndermiş ve bize uygulatarak öğretmiş.

dinin bir nizam ve intizam olduğunu, hayatın usulünün, yani yolunun ve yordamının ilahi olduğunu,

hiç bir müslümanın, hayatını dilediği gibi yaşama hakkı olmadığını, defalarca belirtmiş,

bunun adına da din demiş!

bugün bakıyorumda; müslümanım diyenler selamlaşmaz olmuşlar,

dillerinde yabancı diyeceğimiz yığınlarca kelimeler ve  kavramlar varken,

selam vermeyi kendilerine yabancı görmüşler.

sanki allahu teala boşa emretmiş de, çağımızda modası geçmiş,

boşuna "haşa, estağfurullah, tevbe neuzubillah!" filan demeye gerek yok! çünkü;

ne yazık ki günümüz müslümanının icraatleri, ısrarla böyle devam ediyor ve bunu teyid ediyor.

elbetteki alemlerin rabbi hazreti allah cellecelaluhu hiç bir şeyi boşa emretmemiştir,

islam bizler varolduğu müddetçe sürekliliği ve sürdürülebilirliği ile kaimdir.

bu böyledir..!



muhammed emin  /  20 rebi'ul ahir 1431

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
muhammed emin Arşivi