bu yeni birşey değil!

bu yeni bir şey değil! 


dünle bugün arasında değişen bir şey yok.

ben islamın gereğini yine islamın ortaya koyduğu yol ve yöntemlerle mümkün olduğuna inananlardanım. kendi kafamdan usül ortaya koymam ve koyana da ittiba etmem. allahın benden ne istediğine baktığımda görüyorum ki;


1- kendisine istediği gibi kulluk etmeliyim.
''ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.'' zariyat suresi 56. ayet meali

2- kulluğumun gereği olan en yakınımdan başlayarak çevremi, yaşadığım toplumu, ülkemi, dünyayı da aynı kulluğa davet etmeliyim.
''önce en yakın akrabanı uyar (davet et!)'' şuara suresi 214. ayet meali, peygamber, en yakınlarından başlayan, daha sonra bütün arap yarımadası'nı kapsayan, hatta yarımadanın sınırlarını aşan davet faaliyetlerini peygamberlik görevi boyunca sürdürmüş ve bu hususta büyük başarı elde etmiştir. o'nun uyguladığı davet metotları tutarlı, mantıklı, sistemli, gerçekçi ve başarıya götürücü özelliğe sahiptir. bu suretle önce etrafında inançlı bir kitle, daha sonra da başlattığı davet faaliyetlerini başka ülkelere taşıyacak toplumu oluşturmuştur. kendisi, allah'ın elçisi sıfatıyla komşu ülkelerin devlet başkanlarına davet mektupları göndermiştir. bu faaliyetiyle, sonraki yüzyıllarda hızla gelişecek olan evrensel davet çalışmalarını başlatmıştır. ''
'' siz insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz. iyiliği emreder, kötülükten men eder ve allaha iman edersiniz.'' ''onlar allaha ve ahiret gününe inanırlar. iyiliği emreder kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar...'' al-i imran suresi 110. 114. ayet mealleri


3- bunun için malımla ve canımla mucahede etmeliyim.
''allah'a ve resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla allah yolunda cihad edersiniz. eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.'' saff suresi 11. ayet meali. ''müminler ancak allah'a ve resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. işte doğrular ancak onlardır.'' hucurat suresi 15. ayet meali

türkiye de cumhuriyetin ilanından sonra önce tek seçenek için sandık başına çağırılan halk, yıllar sonra çok ama oyunu kuralına göre oynayacak, aksi halde gösterilecek kırmızı kart ile oyun dışı kalacak adaylar için gitti sandık başına. kendisinin ve fikrinin önemsendiği, seçme ve seçilme hakkının verildiği intibaına kapılanlar o gündür bu gündür seçiyorlar. hakimiyetin millete ait olduğu kuralı gereği halk kendisini yönetecek kişi ve kişilere oy veriyor. peki veriyor da ne oluyor! 

''hüküm ancak allah'a aittir'' mealindeki yusuf suresi 40. ayetin gereği allah'ın hükmünü mü hakim kılıyorlar!? 
her önümüze konanı yemeyi safdillik görmeyip,''... bunu seçmezsek, buna oy vermezsek; sonra daha kötüsü başımıza...''(!) gelir teranesini akıllılık sanarsak, batıl kazanmış demektir. aklımıza uyanı doğru, uymayanı eğri zannedersek vahyi ve nebiyi kulak ardı etmiş sayılırız. peki ya! kur'an ve resulullah niçin var?

kur'an ve resûl sadece bi dönem için miydi..!?

bâtıl içerisinde haktan cüzler bulundurmakla gönüllerde makes bulur. bu demek değildir ki; bâtıl, içerisindeki hakikatten dolayı meşrudur..! zinhar..

bir kâse zehirin içerisine bir kaç kaşık bal koymak, nasıl ki; o zehiri helal ve faydalı yapmıyorsa, inançlı kişilerin gayr-i islami bir yönetime baş seçilmeleri (yönetimde olmaları) de, değil mi ki; allah ve resulunun hükmüyle hükmedemeyecekler..! o halde hak değildir helal değildir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.