İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

“Çözüm Süreci” bitiyor mu?

“Çözüm Süreci” bitiyor mu?

 

 

Çözüm Süreci” denilen devlet ile terör örgütünün masaya oturmasına başından beri karşı olanlardanım. Nedenine gelince dünyanın hiçbir yerinde devlet ile terör örgütü pazarlık masasına oturmamasıdır.  Türkiye’nin sorunu terör sorunudur. Terör sorununun iki türlü çözüm yolu vardır.

Birincisi terör örgütünün silahlarını bırakarak teslim olması, ikincisi ise kökü kazınana kadar taviz vermeden örgütün imhasıdır.

 

Gizli kapaklı başlatılan ve ardından adına resmen “Çözüm Süreci” denilen iktidar-terör örgütü görüşmeleri, Dolmabahçe de tarafların birlikte açıkladığı 10 maddelik mutabakat metni ile de müzakere statüsüne kavuşmuş oldu.

 

Çözüm Süreci”nin yürütülmesi için hükümetin öncelikli talebi (şartı) terör örgütünün ateşkes ilan etmesi, silah bırakarak Türkiye’den çekilmesiydi. Ancak PKK ateşkes ilan ettiğini duyurmasına rağmen ne silahlarını bıraktı, nede göstermelik bir çekilmenin dışında Türkiye’yi terk etmedi üstelik provoke olarak nitelendirdikleri aralıklı saldırılara devam edildi. 

 

Hükümet-HDP (PKK) ve İmralı-HDP(PKK) görüşme trafiği yoğunlaştıkça, İmralı’dan gelen talepler hükümet tarafından değerlendirmeye alınıp bir takım atılımlar yapılmaya başlandıkça. Zaten terörden vazgeçmeyi düşünmeyen ve “Çözüm Süreci” denilen safsatayı kabullenmeyen KANDİL ve hükümeti avucunun içine aldığını düşüne HDP’nin isteklerine her görüşmede bir yenisi eklenmeye başlaması süreci sıkıntıya soktu.

 

İmralı ve KANDİL’in görüş ayrılığı HDP’nin masada “kozlar benim elimde” tarzındaki tutumuna PKK’nın ateşkes kararına sadık kalmaması görüşmeleri etkilemeye başladı. Hükümetin bütün bu olanlara karşı iyi niyetini korumasına karşılık, Başbakan olduğu dönemde, Kürt açılımları, reformlar ve Öcalan'la müzakereleri de içeren “Çözüm Süreci”ni övünerek sahiplenen Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatının ardından sürece karşı tavrını değiştirdi.

 

Süreç neden tıkandı?

Dolmabahçe mutabakatının ardından süreçte bir durağanlık oldu. Bunda Erdoğan’ın tavrının etkisi olup olmadığı tartışılsa da, süreci duraklatan asıl neden araya seçim sürecinin girmesi ve hükümet kurma çalışmalarının uzaması.

Buna birde Suruç katliamının ardından PKK'nin üstlendiği polis cinayetleri üzerine TSK'nin KANDİL'e düzenlediği hava operasyonu zaten kırılgan olan “Çözüm Süreci” üzerindeki baskıyı arttırdı.

HDP açısından tıkanmanın nedeni;  Ana neden Hükümetin Öcalan ile yaptığı görüşmelerde görüş birliğine vardığı adımları atmaması. Bir diğeri ise 28 Şubat'taki Dolmabahçe görüşmesini "bilmesine", çözüm süreci için yoğun trafiğe ve önemli ilerlemelere karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur" söylemi. Ardından da Öcalan'a 5 Nisan'dan itibaren uygulandığı söylenen sözde "tecrit" olarak değerlendiriliyor.

Hükümet tarafından çözüm sürecindeki tıkanmanın yaşandığı nokta ise; “Çözüm Süreci” başlatıldıktan sonra 2013 Mayıs'ında Türkiye'yi terk etmesi gereken PKK'nın, sınır dışına çıkmadığı gibi silahlanmaya daha da ağırlık vermesi. PKK’nın ülkeyi terk etmemesi ve çatışmasızlık ilan edilmesine rağmen adam kaçırma, silahlı saldırı, her fırsatta yapılan yasadışı gösteri ve “terör eylemi” yapılması.

Bütün bu tartışma ve tıkanmışlığın üzerine bir de askeri operasyonların gelmesi çözüm masasının taraflarını birbirlerine karşı sertleşmesini beraberinde getirdi.

 

HDP’nin operasyonları "Çözüm Süreci’nin, çatışmasızlık adı altındaki ateşkesi sona erdiren adım olarak" yorumlaması. PKK'nin tavrı ise sanki sürecin başından buyana ateşkese sadık kalmışlarcasına "ateşkesin anlamı kalmadı." Şeklinde.

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu bir yandan operasyonların süreceği mesajının altını çizerken, öte yandan "Çözüm Süreci bitti mi?" sorusuna sürecin devamı için çaba harcamayı yönünde.

Çözüm süreci bitti mi?

Seçim ve hükümet kurma sürecinde “Çözüm Süreci” görüşmelerindeki arayı bahane eden KANDİL zaten sıcak bakmadığı “Çözüm Süreci”ni bitirmek için fırsat kolluyordu. IŞİD’in Diyarbakır ve Suruç saldırılarını fırsat bilerek bir yandan şehirlerde taraftarlarını protesto yürüyüş ve eylemlerine sevk ederken diğer yandan da asker ve polisimize kahpece saldırılar düzenliyor, bunun üzerine.

Hükümetin IŞİD ile birlikte artan saldırılara nedeniyle PKK’ya karşıda içeride ve KANDİL’e operasyonları karşısında eteğindekini döken PKK’lı teröristler Cemil Bayık ve Murat Karayılan KANDİL’den “Çözüm Süreci”nin artık bittiğini ilan ettiler.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Çözüm Süreci”nin akıbetiyle ilgili; "Sürecin istismar edildiğini gördük. Türkiye’nin birliğine ve bütünlüğüne kastedenlerle çözüm sürecini devam ettirmek mümkün değildir" diyor ve  "Çözüm süreci karşılığını görmedi, ortada hasar var. Türkiye’nin birliğine ve bütünlüğüne kastedenlerle çözüm sürecini devam ettirmek mümkün değildir" diyerek sürecin bittiği imasında bulunuyor.

 

Hükümet adına süreci yürütenlerden Beşir Atalay ise; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tam aksine “Çözüm süreci bitmedi ara verildi” diyor. Bizim çözüm sürecinde hedeflerinin aslında; “Terör bitsin, silah bırakılsın. Ana hedef budur. Ama çözüm sürecini HDP, PKK çok istismar etti. Tabi HDP siyaset yaparak, teröre karşı tutum koyarak yardımcı olabilirdi. İyi bir sınav ortaya koymadılar. Biz HDP'nin Meclis'te siyaset yapmasını çok önemli görüyorduk. Ama şiddet ve terörle bu parti arasına bir mesafe koyamadı. Hükümet artık mecburdu, yapmamaları gecikme sayılırdı, çok istismar edildi, çalışmalar ve çözüm süreci. Hükümetimiz de son dönemde yapılanları, iki askerin uykuda şehit edilmesini hiçbir devlet bunları bağışlamaz. Bu sürecek arkadaşlar. Silah bırakılırsa çözüm süreci yine yürür. Daha fazla demokrasiden vazgeçmeyeceğiz.  Çözüm süreci şuan bitti demek doğru olmaz.” Diyerek sürecin şartlar HDP-PKK tarafından yerine getirildiğinde devam edeceğinin mesajını veriyor.

 

Hükümet kurma çalışmaları sürerken MHP’nin sonlandırılması hususunda bütün ısrarlarına rağmen, AKP ve CHP’nin içinde bulunacağı her türlü hükümet formülünde “Çözüm Süreci” ne kaldığı yerden devam edileceği görülüyor.

 

Hükümetin devamında kararlı, KANDİL ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bitirmeye çalıştığı “Çözüm Süreci”nin akıbetinin ne olacağını, devamı veya vazgeçilmesinin ülkeye ne getireceğinin düğümü yeni kurulacak hükümetin çalışmaları neticesinde netleşeceğe benziyor.

 

İbrahim Halil SİPAHİ

29.07.2015/adanapost.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi