Değişen değer yargılarımız,
Günümüzde değerlerin deforme olarak yer değiştirdiğini, ahlaklılık ve ahlaksızlık, güzellik ve çirkinlikler o denli birbirine karıştı ki.
Oysa insanların günlük hayatta sergiledikleri birtakım davranış biçimleri ve modeller vardır. Bunlar bazı olaylar karşısında nasıl davranılması gerektiğini belirleyen insanın yaratılış fıtratı ile özdeşleşmiş ilkelerdir.
Değer yargıları, örfi, kültürel ve inanç eksenli olarak insanların zihinlerinde anlamları bulunan ulvi yargılardır. Ahlak, kültür ve din, değerlerine ait bu yargılar ise; Ahlaki yargılar iyi-kötü, dinî yargılar sevap-günah, kültürel yargılar yerli yersiz olarak değerlendirilir.
Toplumda değer yargılarımız o kadar değişti ki, geçtiğimiz aylarda ülkemizde yerel seçimler yapıldı. Seçmen çeşitli faktörleri göz ününe alarak tercihlerini yaparken, bir kısım ise, menfaatlerini göz önüne alarak tercihlerini yaptılar. Gıda kolisi, kömür, oy başı para, iş vaadi vs. çıkarlar karşısında halkın ve yaşadığı beldenin-ülkenin kaderini sattılar.
Parkta emekli vatandaşlar oturmuş sohbet ediyorlar, konu bir belediye başkanı. İçlerinden birisi anılan belediye başkanı için ?Adam çaldıysa da çarptıysa da hizmet yaptı. Belediye ekmeği 40 kuruş, otobüs bedava? diyor. Topluluktakilerin de büyük çoğunluğu onaylıyor. Hani sözde bir atasözü vardır ya ?Bal tutan parmağını yalar? bu düpedüz atalarımıza hakarettir, safsatadır, uydurmadır. Türk ve İslam kültürü ile yoğrulmuş benim Atam böyle bir sözü bırakın söylemeyi, söyleyene haddini bildirir.
Geçtiğimiz yıl Nisan ayında İstanbul galata köprüsünde balık tutmakta iken kalp krizi geçirmek sureti ile hayatını kaybeden vatandaşı hemen yan tarafında diğer balık tutan vatandaşlar görmesine rağmen hiç istiflerini bozmadan balık tutmaya devam etmiş ve hayatını kaybeden vatandaşı umursamadıklarına şahit oldum. Bunu gazetemizde haber/yorum olarak paylaşmıştım.
Öyle hale geldik insanlık değerlerimizi, kısacası insan olduğumuzu unuttuk. Bazı insanların hırs gözünü öyle bürürdü ki, bunların başında maddesel kazanç geliyor. Sırasıyla hileli ürün ve üretimler. İnsan sağlığı ile ilgili gıda üzerinde oynanan ahlaksızca oyun ve haksız kazanç. Bir dönem televizyonlarda yapılan programlarla deşifre ediliyordu artık ya kanıksadık yâda önem verilmiyor bilemiyorum şimdilerde haberler dışında rastlamaz olduk. Ama sosyal medyada paylaşımlarla sık sık karşılaşıyoruz insan sağlığı üzerinde oynanan bu ahlak dışı olaylarla. Bu hileli ürünler vatandaşa yedirilirken vatandaşın hem sağlığı ile oynanıyor hem de haksız kazanç elde diliyor.
Çocuklar kaçırılıyorlar; ya organlarını almak, ya dilendirmek, ya birilerine para karşılığı evlatlık olarak vermek yâda sapık emellerine alet ederek sonrasında öldürmek için. Pedefoli eğiliminin son yıllarda büyük bir artış gösterdiği ise endişe vericidir. Bu hususta mutlaka yetkililerin önlem alması zaruretinde ötesine geçmiştir.
?Bana dokunmayan yılan bin yaşasın? mantığı toplumun her kesimini sarmış, bu da yetmiyor gibi ? sana ne, boş ver, karışma, uğraşma? gibi telkinler ile duyarlı vatandaşlarda susturulmaya mücadele etme yolunda alıkoyulmaya çalışılıyor.
Toplumsal ilişkilerimizde de birçok değerimizi kaybettik, bunlardan en önemlisi de birbirimize karşı saygımız sevgi ve hoşgörümüz. Toplu taşıma araçlarında sürekli karşılaştığımız ve artık kanıksadığımız gençlerin, yaşlı, engelli, çocuklu ve hamile bayanlara oturma konusunda öncelik vermemeleri. Ayakta, yaşlı, engelli, hamile çocuklu, hasta vb. kişiler varken çocuğunu kucağına alma yerine yan koltukta oturtan baylar-bayanlar.
Yine toplu taşıma araçlarına yiyecek maddesi ile binen çocuk, genç ve yetişkinler. Kabuklu yemiş, simit, patlatarak sakız çiğnemek, Özellikle yaz aylarında toplu taşımada dondurma yenilmesi gibi davranışlar ne kadar yozlaşmış bir toplum haline geldiğimizin göstergesi.
Son yıllarda ülkemizde yaşanan asayiş olaylarında güvenlik güçlerinin vatandaşa erk?in talimatı ile orantısız güç kullanması, etkisiz hale getirilen eylemci veya ezkaza tutulan vatandaşa şiddet uygulanması vatandaşın gözünde güvenlik güçlerine karşı sevgi, saygı dahası güvenin kaybolmasına neden olmuştur. Hâlbuki eskiden güvenlik güçlerine karşı bir sevgi bir saygı ve hürmet vardı. Güvenlik güçleri vatandaşa korku salan değil onu korkular ve olumsuzluklar karşısında kucaklayan kişidir, ancak bu değerimizi de kaybetmiş durumdayız.
En vahim ve artık bu kadar da olmaz dedirten olay geçtiğimiz gün Rize?nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde yaşandı. Hepimiz o vazifeyi yaptık, kardeşlerimiz, evlatlarımız yaptı, yapıyor veya yapacak. Toplum olarak askere karşı bir zaafımız var, gurbettedir garip görürüz ona sevgi ve şefkatle yaklaşırız. Birkaç gün önce Rize?nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde yapılan hidroelektrik santrali (HES) inşaatında aralarında yaşlı kadınlarında bulunduğu ağaç kesilmesine tepki için oturma eylemi yapan guruba jandarmanın sert müdahalesinde yaşlı kadınların asker evlatlarından yediği dayak utanç vericidir.
Dünyada, düşmanına dahi merhamet eden, aslan yürekli fakat şefkatli, hak?tan yana dürüst ve adil bir millet olarak tanınan Türk milleti artık neredeyse tanınmaz bir hale gelmiştir. Bunun en önemli nedenleri ise;
Biz, biz olmak, kendi kültürümüze sahip çıkıp geliştirmek yerine başkalarının kültürüne özenip onları örmek alarak kendi kültürümüzden örfümüzden, ananelerimizden dolayası ile tüm değerlerimizden uzaklaşmak sureti ile bugün bu hala geldik. Oysa Kendi kültüründen gelenek ve örflerinden uzaklaşan toplumlar yok olarak, özendikleri toplumların esiri olurlar.
Bir toplumu ayakta tutan; kültürü, gelenekleri, birbirlerine bağlılık sevgi saygı ve kardeşlik duygularıdır. Sevgiyle kalın.
İbrahim Halil SİPAHİ
Araştırmacı Yazar
06.06.2014/Adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.