Enflasyona ateş sarmalı!

Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinde 15 Nisan haftası itibariyle 44,5 milyar dolarlık eksi durum devam ediyor. Rezervler swaplarla birlikte 112,3 milyar dolar seviyesinde. Cetvel ekside ancak parite etkisinden arındırılmış 780 milyon dolarlık artı katkı ve bunun rezervlere 1,12 milyar dolar yansıması tabii ki sevindirici.

Diğer taraftan kur korumalı mevduat (KKM) sistemiyle bugüne kadar 757 milyar liralık bir geçiş dövizi stabil tutarken, hükümet de bu durumdan oldukça memnun. Pay piyasasında yerliye nazire yaparcasına yabancı yatırımcının net 27 milyon dolarlık hisse ve 37 milyon dolarlık tahvil almasını da güvenin verdiği bir hareket olarak nitelendiriyorum.

Borsa İstanbul’un dengi borsalar ve gelişmiş piyasaların tersine haftayı rekor artışlarla kapatması bir bakıma Türk Lirası’na (TL) verilen değeri gösteriyor. İlk çeyrek şirket bilançolarıyla birlikte açıklanacak kârlar da BIST 30 eşliğinde BIST 100’ü 2560 puanı kapanış itibariyle kırarak 2600’leri dener mi, dener…

***

Yurtiçinden verdiğim haberlerden sonra enflasyonu ateşleyen hiç de arzu etmediğimiz kredi büyümesinden ve makro ihtiyati tedbirlerin kredileri ne derece etkileyeceğinden de bahsetmek isterim.

Geçen hafta kredi hacmi 13 milyar liradan fazla artmış. Yine 15 Nisan haftasından hareketle öncelikle bankaların toplam kredi hacminin 5,5 trilyon liraya ulaştığını belirteyim. Yıl bazında ortalama kredi büyüme oranı yüzde 45. Azımsanacak rakam değil. Ayrıca bankalardaki toplam mevduatın 50 milyar lira artışla 6,7 trilyon liraya doğru yürüdüğünü hatırlatayım.

Ticari krediler yüzde 50 artmış… Tüketici kredilerindeki büyüme ise yüzde 18’e dayanmış. Yılsonuna doğru tüketici kredilerindeki büyümenin daha fazla olacağı kanaatini taşıyorum. Şu anda tüketici kredilerinin tutarı tamı tamına 810 milyar lira.

***

Tüketici kredilerindeki dağılıma dikkat buyurunuz… 810 milyar liranın 315 milyar lirası konuta gitmiş… 15,6 milyar lirasıyla taşıt almışız ve 479 milyar lira parayı da muhtelif ihtiyaçlara harcamışız.

Hadi konut ile taşıta aklım erer de tüketici kredilerinin yarısından fazlasını yani 479 milyar lirayı nasıl ihtiyaca gömmüşüz burasını anlamakta zorluk çekiyorum.

Dünya enflasyon ateşinde yanarken biz de kavruluyoruz. İnsan, ‘Tüketici kredilerinin önünü açmak sıkılaştırma politikalarının neresinde’ diye sormadan edemiyor. Öyle ki toplam 810 milyar liraya ulaşan tüketici kredileri, 756 milyar liraya yükselen ticari kredilerini dahi sollamış gitmiş.

Gelelim kredi kartlarına… Bankaların bugün kredi kartı alacağı, daha doğrusu vatandaşın bankalara kredi kartı borcu 232 milyar lira. Hayatın bu gerçekleri karşısında ‘Makro ihtiyati tedbirler enflasyonun en büyük etkenlerinden kredi büyümesini durduracak mı, yoksa daha mı genişletecek?’ Soru bu…

***

Yurtiçine dokunuşlardan sonra yurtdışına nazar etmek de önemli. Neticede bir müddet sonra dışarıdan etkilenmemiz kaçınılmaz oluyor.

FED’in 50 baz puan faiz artıracağı piyasalarda fiyatlanırken Avrupa hâlâ enflasyon endişesini üzerinden atabilmiş değil ve varlık alımlarını hızlandırma ile faiz artırma arasında git-gel yaşıyor.

Dün de yazdım, doğu bu konuda daha relaks. Hindistan faiz artırmamak için politika geliştiriyor ancak içinde bulunduğu ortam faize daha yakın. Japonya ise ABD ile yen/dolar kuru üzerinde sorunlar yaşıyor.

Enflasyon ateşini tabanlarında iyiden iyiye hisseden ve dış ticarette Çin’e diş geçiremeyen ABD, Japon yenine karşı doları zayıflatarak dış ticaret avantajı yakalamak istiyor. Ancak ‘Enflasyonda zayıf dolar ABD’nin başına daha fazla bela açabilir’ diyen birçok analist var.

***

Çin’e gelince… Sarı dev sadece faiz düşürerek ekonomisini büyütmüyor. İştiyakla finansal piyasalara desteğini artırıyor. 2022 yılında varlıklarından 2,7 trilyon dolar kaybeden Çin’in ülkedeki büyük holdinglere borsadan hisse alması yönünde çağrısı bu hamlelerden biri.

Çin’in desteği finansta değil reel sektörde de yansıyor. Çin Merkez Bankası (PBOC), KOBİ’leri öncellediğini, son olarak ortaya çıkan koronavirüs dalgasının ekonomiyi durdurmaması için tedbirlerin alındığını bildiriyor.

Dolayısıyla Çin, FED’in faiz baskısı, Ukrayna savaşı nedeniyle yayılmaya yüz tutan enerji krizine karşı, petrol fiyatlarının düşmesi için hamleler yapıyor. Belki de son kovid olayı bunlardan biri.

Küresel petrol üretiminin yüzde 15’ine yakınını Çin tüketiyor ve dünyada yüzde 19’luk tüketim payına sahip ABD’den sonra ikinci sırada yer alıyor. Fakat Çin’in satın aldığı petrolü işleyerek yurtdışına ihraç edebilme imkânı oldukça yüksek.

Velhasıl acil çözüm bekleyen enflasyon, dünyada bir numaralı mesele olarak sıkletini artırıyor.

analizgazetesi.com.tr/yazının devamı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.