İslâmi Finans Bir Seçenek Değil, Gereklilik!

islami-finans.webp

İslâmi Finans Bir Seçenek Değil, Gereklilik!

Bugün küresel ekonomi aşırı tüketim ve yüksek borçlar sebebiyle adım atamaz halde. Sadece helal olmayan kapitalist ekonomi ürünü faizleri yok etmek değil. Hâlihazırdaki finansal sistemi sorgulayan insanlar olarak insanlığa gerekli bir seçenek sunma şuurunda olmak zorundayız.

Ekonominin 5’te birini ihtiva eden reel sektörde işler yak laşık 2 yıldır iyi gitmiyor. Kapasite kullanım, sanayi üretimi, reel sektör güven endeksi ve diğer veriler sanayide nabız düşüklüğünü gösteriyor. Eşik değer 50’nin altındaki seyre karşılık sanayici de işi üretim dışı gelirlere sarılarak ayakta durmaya çalışıyor. Rakamları tekrarlamanın bir anlamı yok. Fotoğraf ortada. Büyü meye yarım puanlık desteği bile zor veren bir sektör acı durumu Orta Vadeli Program (OVP) uygulamalarına bağlıyor… “Piyasada para yok… Finansa ulaşamıyoruz… Borçtan başımızı kaldıramıyo ruz. Yüksek faizler altında bankaların insafına kaldık…” mesajları duman olarak fabrika ve işletme bacalarından hazin bir şekilde yükseliyor. Bulunduğum semtte dahi dün vitrinlerine bakmaya doyamadığımız dükkân ve mağazaların camları bugün ‘kiralık ve satılık’ afişlerden geçilmiyor!

Türkiye Sanayi Ülkesi Değil

Datalara bakıldığında Türkiye, sanayinin ötesinde turizmle birlikte bir hizmetler ülkesi olmuş. Tarım da hizmetlere yan destek veriyor. Genel görünüm; fazlaca tüketiyoruz, az üretiyor, az kazanıyor, çok harcıyoruz… Karşılığı enflasyon, yüksek faiz ve borçlanma… Millet olarak bir türlü tasarrufu öğrenemedik! Merkez Bankası (TCMB) 20 Mart’ta durumu geç de olsa görerek mecburen politika faizini yüzde 46’ya çıkardı. Nisan ayına göre TÜFE enflasyonunun yüzde 37,8 olduğu ve yılsonu enflasyo nunun yüzde 24 beklendiği bir yerde piyasa faizleri yüzde 53’lerin üzerinde. Aradaki 15 puanlık makas herhalde dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Mayıs enflasyonu muhtemelen aylık yüzde 2’lerde oluşur. Bu da yıllık bir puan daha gerileme anlamına gelir. Fakat faizlerde esneme olmadığı, kurda yükseliş durmadığı sürece piyasanın açılmasını beklemek herhalde biraz safdillik olur. Dolayısıyla pa ranın yönü faiz olunca, ne istenilen üretim ne de gerçek büyüme görülebiliyor!

İşler Nasıl Düzelir?

Türkiye enflasyonun ve faizlerin düşmesini, borçlanmaların azalma sını, ekonominin ve piyasanın yeniden hareketlenmesini bekliyor. Bunun için tek yol var… OVP’de de denildiği gibi; “maliye ve para politikalarında kontrollü eşgüdüm…” Olur mu, tabii ki olur! Nitekim hükümet geçen ayın sonunda reel sektör için Resmi Gazete’de ‘yeni yatırım teşvik sistemi’ni yayınladı. Reel sektör , “Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın detaylarına dikkat çektiği ‘yeni yatırım teşvik sistemi’ni sanayinin büyüme ye katkısını ve desteklerin etkinliğini artıracak bir tedbir olarak görüyor. Elbette, yatırım kredilerinde 11,5 ila 18,4 puan faiz-kâr payı desteği ile yatırım tutarının yüzde 20’sine ve 240 milyon liraya varan teşvik ler, üretime ve girdi maliyetlerine olumlu etki edecek. İşletmelerin öz kaynakla yapacakları makine alımlarına, makine bedelinin yüzde 25’ine, yatırım tutarının yüzde 15’ine ve 240 milyon liraya kadar nakdi destek verilmesi yatırımları hızlandıracak. Teşvik bölgelerinde yer alan illerdeki organize sanayi bölgele rinde (OSB) çalışanların SGK primi işveren paylarını 14 yıl, çalışan paylarını 10 yıl hükümetin karşılaması olumlu adımlar. Bununla birlikte sadece OSB’lerdeki firmalara değil, OSB dışındaki firmalara da teşviklerin verilmesi piyasayı hareketlendirecek. Hükümet, reel sektördeki kötü gidişata ‘yeni yatırım teşvik siste mi’yle acil bir operasyon yaptı. Umarım desteklerin arkası gelecek.

Sıra Para Politikasında

Şimdi sıra para politikası, yani TCMB’de… Merkez Bankası şu anda faiz indirebilir mi? Şayet sürpriz bir enflasyonla karşılaşılmaz ve kurda yukarı yönlü bir hareket olmazsa neden olmasın! Anladığım kadarıyla faiz artırımını önlemek için rezerv biriktiren TCMB sanki faiz indirimine hazırlanıyor.

Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 23 Mayıs haftasında bir önceki haftaya göre 7,45 milyar dolar artışla 145,6 dolardan 153,1 dolara çıktı. Swap hariç net rezervler de aynı haftada 28,4 milyar dolar oldu. TCMB rezervlerini 160 milyar doların ve net rezervlerini 35 milyar doların üzerine çıkardığı andan itibaren faiz indirimi yapar diye düşünüyorum. Bu Haziran’da mı, yoksa Temmuz’da mı olur, orası henüz belli değil. Şayet OVP, maliye ve para politikaları eşgüdümle yürüyecek diyorsa, hükümet adımını attı, sıra TCMB’de demek istiyorum.

Emeklerimiz Boşa Gitmemiş

Aslında reel sektörün kurtuluşu burada… Tüm insanlık olarak insani odaklı, adaletli, merhametli ve sorumlu bir paradigmaya ihtiyacımız var. Mevcut küresel ekonomik sistem sadece tüketimi ve sadece kârı önceleyen sorunlu ve problemli yapısı ile insani değerleri geri planda tutuyor… Eşitsizlikleri besliyor, üretimsiz bir büyümeyi özendi riyor. Mevcut sistem ekonomik kalkınmayı destekleyecek çözümler bulmak yerine asıl problemlerin üzerini örtüyor. Mevcut sistemin bu hâliyle devam edemeyeceği açıkça gözleniyor. Genellikle bu zamana kadar kaleme aldığım tüm yazılarımda faizsiz, alın terine ve emeğe dayalı bir ekonominin gerçekleşmesini istemişimdir. Sektörleri destekleyecek finansın, ortaklık ve emek bölüşümüyle oluşması için çok sayıda fikir yürüttüğümü söyleyebi lirim. Paradan para kazanma ve borçlanma üzerine kurulu küresel ekonomi düzeninin bir gün duvara dayanacağını ve çalışamaz hâle geleceğini örnekler ve rakamlarla yazılara döktüğümü de hatırlıyo rum.

Ekonomi Adım Atamaz Halde

Bugün küresel ekonomi yüksek borçlar sebebiyle adım ata maz halde. Global birçok finans kuruluşu katılım bankacılığına odaklanmış, ekonomi sorunlarına yeni çözümler oluşturmada gecesini gündüzüne katıyor. İslâmi finansa alternatif bankacılık olarak bakmamak gerekiyor. İnsanlığın içinde barınan iyilik, eme ğe saygı ve beraberinde gelen islâmi finans potansiyeli aslında dünyadaki adil olmayan müesses nizama ve belirsizliğe bir tepki. Mamafih, sadece helal olmayan kapitalist ekonomi ürünü faizleri yok etmek değil. Hâlihazırdaki finansal sistemi sorgulayan insan lar olarak insanlığa gerekli bir seçenek sunma şuurunda olmak zorundayız.” Her şeye rağmen küresel islâmi finans varlıkları 2024 itibarıyla yaklaşık 3,9 trilyon dolara ulaştı. Sektörün önündeki en büyük engel yüksek kaliteli likit varlık eksikliği. Türkiye’de de özellikle son 10 yılda katılım finans sektörü hızlı bir büyüme gösterdi. Demek ki yazılarımızla destek olduğumuz sektör için emeklerimiz boşuna gitmemiş. Katılım finans sektörü için artık konferanslar, sempozyumlar dü zenleniyor ve yeni yeni ürünlerle ekonominin açılamaz damarlarına by-pass uygulanıyor.

Ekonomide İslâmi Ekonomi Stratejileri

AlBaraka İslâm Ekonomisi Forumu tarafından, “Türkiye AlBaraka Zir veleri” kapsamında düzenlenen “2. İstanbul Dünya İslâm Ekonomisi Zirvesi”, İstanbul Finans Merkezi’ndeki Halkbank Genel Müdürlü ğü’nde yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi, Türkiye Varlık Fonu (TVF), İslâm İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF), İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Finans Merkezi (İFM) ve AlBaraka Grubu işbir liğinde düzenlenen zirve, bu yıl “Etkili Bir Küresel Ekonomi Yolunda İslâmi Ekonomi Stratejileri” temasıyla gerçekleştirildi. Zirvede tıka nan ekonominin yeniden işlerliğe kavuşması adına yapılan açılımlar fevkalâde oldu. Bugün faiz hassasiyeti sebebiyle milyar dolarla ifade edilen ser maye islâmi finansal araç çeşitliliği olmaması nedeniyle ekonomik sisteme dahil edilemiyor. Bunun için katılım finans sektörüne büyük iş düşüyor. Katılım finans sektöründe yeni ürünlerden bahsetmiş ken, söz konusu kuruluşların açık piyasa işlemlerine (APİ) diğer bankalarla eşit şartlarda erişimlerinin çok daha fazla sağlanması gerekiyor.

Katılım Finansta Potansiyel Çok Yüksek

Türk bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2025 Mart aynı ayına göre 36 trilyon TL, mevduat toplamı da 21 trilyon TL. Türkiye’de katı lım finans sektörünün büyüklüğü ise bankacılık sektörü içerisindeki payı yüzde 8,3. Yeni kuruluşların katılıma dâhil olmasıyla bir yandan sektörün büyüklüğü artarken, diğer taraftan rekabet koşulları iyileşi yor, bu durumu da hatırda tutmak lâzım. Hâlen katılım finans ilkeleriyle uyumlu araçlarda zorunlu karşılık lara telafi ödemesi mekanizması geliştirildi ve strelizasyon işlemleri daha etkin gerçekleştiriliyor. Sektöre özel bir yatırım vekâlet yöntemi kurgulandı. Böylece yatırım taahhütlü avans finansmanı (YTAK) ile ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont finansmanı imkanla rına katılım bankaları aracılığıyla erişim tanındı. Türkiye Varlık Fonu tarafından gerçekleştirilen 1 milyar dolarlık sukuk ihracı kıymetli olsa da önümüzde ciddi mesafe var. Başta Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıfbank gibi bankaların sektöre desteği de çok kıymetli. Yeter mi tabii ki hayır! Türkiye’de katılım bankacılığının yüzde 8,3 oranında kalması kâfi bir seviye değil. Zira potansiyeli çok yüksek olan katılım finans sektörü sadece Türkiye’de değil, dünyada büyü me istidadında. İlkeler doğrultusunda katılım finans sektörünün önü ardına kadar açılmalı, emek, alın teri ve sermaye gerçek değerine kavuşmalı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi