İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

Erken seçim neyi değiştirecek;

Erken seçim neyi değiştirecek;

 

7 Haziran’da seçmen bir partiyi tek başına iktidar olma yetkisini vermediği, iktidarın muhalefet partisinin biri ile muhalefet partilerinin de kendi aralarında bir koalisyon hükümeti kuramaması neticesinde. Birkaç ay içerisinde ikinci defa sandığa gidecek seçmenin tercihinde değişiklik olup, olmayacağını kestirmek biraz zor.

Buna rağmen 7 Haziran’dan buyana yaşanan koalisyon krizi, terör ve dövizin yükselişi gibi vatandaşı ekonomik olarak bunaltmaya başlayan gelişmelerin seçmenin kararında etken olması ihtimalini göz ardı etmemek gerekir. Bence seçimin sonucunu etkileyecek en önemi etken budur. Seçmenin iki seçim arasındaki süreci değerlendirerek yeni bir arayış içerisine girip, girmeyeceği sonuca yansıyacaktır.

 

Partilerin durumuna gelince;

MHP: Aynı sayıda milletvekiline sahip olduğu HDP’yi tanımadığını HDP’nin içerisinde ve dışarısında olacağı bir koalisyon hükümetinde yer almayacağını söyleyen Bahçeli’nin bir takım siyasi çevreler ve yandaş medya tarafından hükümet kurulamaması ve yaşanan kaos’un sorumlusu olarak gösterilmesi. Bunu sosyal medyada da tabana yayılmaya çalışılması ile MHP’nin günah keçisi yapılmaya çalışılması. Ayrıca oluşturulan bu algı ile MHP tabanını partiden soğutmanın yanı sıra, son günlerde artan terör ve şehitlerden rahatsız olan milliyetçi AKP seçmeninin MHP’ye yönelme ihtimalini de ortadan kaldırmaya çalışılmaktadır. Böylece hem MHP’ye gelecek oylar hem de MHP’nin mevcut oylarında azalma olabilecektir.

HDP: Türkiye partisi(!) olma yolunda emanet oylar ile barajı aşan HDP’nin 80 milletvekili(!) ile meclise girmesi ile Kandil meclis arasında koridor kurarak PKK terörünün yeniden hortlamansa sebep olması. 7 Haziran’da HDP’ye emanet oy veren AKP ve CHP’li seçmene yanıldıkları ve yanlış yaptıklarını düşündürürse HDP oy kaybedecektir. Ancak barajın altına düşecek kadar kaybı olur mu? Bunu kestirmek biraz zor.

AKP: 7 Haziran seçimlerinde meydanlara inen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu seçimde de meydanlara ineceği ihtimaldir. Erdoğan, Davutoğlu ikilisinin muhalefetin üstüne gidecek bol miktarda malzemesi var. Bu nedenle son günlerde artan terör saldırıları ve her gün gelen şehit cenazelerinin AKP’ye güveni azalma ihtimaline karşı koalisyon çalışmalarındaki tutumu ise AKP seçmenin iradesine fazla etki etmeyecektir.

Hükümeti kurma görevini alan Davutoğlu’nun AKP’si. CHP ve MHP ile koalisyon(!) kurma gayretinde olduklarını ama CHP ve MHP’nin buna yanaşmadığını, zaten bu partilerin iktidar olma gibi bir niyetlerinin ve becerilerinin olmadığı. Muhalefetin bir araya gelerek koalisyon kuracak sayıya sahip olmalarına rağmen kendi aralarında anlaşamadığı gibi. Muhalefet partileri üzerine yapacakları bol malzemeli eleştirileri kullanarak oylarını koruma ve arttırma politikası izleyeceklerdir.

CHP: 7 Haziran seçimleri öncesi partide kopmalar yaşayan ve seçmenin bir kısmının HDP’ye oy vermesi ile istediği sonucu alamayan CHP’nin seçim sonrası. AKP ile koalisyon görüşmeleri ve MHP lideri Bahçeli’ye “Gel hükümeti kuralım, sen başbakan ol” çağrısı gibi koalisyon kurmak için her seçeneğe açık tavrı kararsız seçmeni nasıl etkiler. HDP’ye kayan oylar geri dönerse, erken seçimden diğerlerine göre karlı çıkma ihtimali olabilir.

Erken seçimden en kazançlı çıkacak parti AKP görülüyor. Zaten 7 Haziran seçimlerinden sonra çıkan sonucu beğenmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da amacı erken seçimdi. Bu nedenle 45 günlük hükümeti kurma süresi göstermelik koalisyon arayışı ve çalışmaları bahanesiyle AKP tarafından tüketildi.

 

Mevcut tablo değişir mi?

7 Haziran’dan sonra hükümet kurma çalışmalarında yaşanan gelişmeleri yeni seçim propaganda çalışmaları sırasında meydanlarda lehine çevirmeyi başaran partinin oyunu arttıracağı, ancak bu şekilde mevcut tablonun değişebileceğini düşüyorum.

Yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi. İşte tam burada AKP’nin bu durumu çok iyi kullanacağından şüpheniz olmasın.

13 yıldır AKP’ye karşı muhalefet eden ve iktidar olma mücadelesi veren muhalefet partilerinin. 7 Haziran seçimleri ardından AKP’nin tek başına iktidar olacak sayıyı elde edememesi ile ellerine geçen koalisyon hükümeti kurma ve iktidar olma şansını değerlendirememeleri. Seçmeni mevcut durumda tek başına iktidar olmaya en yakın parti konumunda olan AKP’ye yeniden yönlendirebilir.

 

MHP’nin HDP’nin içerisinde veya dışarıdan desteği ile kurulacak bir koalisyon hükümetinde yer almayacağını söylemesi ve meclis başkanlığı seçimindeki tutumu nedeniyle kamuoyunda MHP’ye karşı bir antipati yaratılmaya çalışılıyor. Bu algıyı oluşturan AKP’nin yandaş medyası olmasına rağmen, körükleyen ise, CHP’liler. Hâlbuki MHP oy kaybederse MHP’ye oy veren seçmenin oyu AKP’ye dönecektir.

 

Seçimin ekonomik boyutu;

Birde seçimin parti ve adaylar açısından ekonomik boyutu var. Maliye bakanı ve YSK’ya göre seçimin ekonomiye yük getirmeyeceği açıklandı. Ancak partiler açısından aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Birçok parti ve milletvekili hala 7 Haziran seçimlerinde yaptıkları harcamaların borçlarını ödemekte.

Bir yıl içerisinde ikinci seçim olması nedeniyle seçime meclisteki üç partinin hazineden yardım alamayacağı görüyor.

Birde meclis dışındaki hazine yardımı almayan kendi imkânları ile seçimlere giren partiler var ki, sayıları oldukça fazla. Yapılacak erken seçimde alınacak sonuç bugünkü tabloyu değiştirecek mi? bilinmez ancak seçimin ekonomik boyutunun kısmen etkisi olacaktır.

Meclis dışında kalan bu partilerin bir kaçının, ya kendi aralarında, yâda mecliste bulunan ve yakın siyasi çizgideki partiler ile ittifak yapma ihtimali olabileceği gibi. Birçoğunun da ekonomik nedenlerden dolayı seçimlere katılmaması olasıdır. Bu da 7 Haziran’da bu partilerin toplamda aldığı % 4.77 oyun diğer partilere dağılması anlamına geliyor.

7 Haziran seçimlerine katılan ve meclis dışında kalan 16 parti ve bağımsızların aldığı % 4.77, oy ile % 2.92 oranında kullanılan geçersiz oyların erken seçimde renginin ne olacağı. Ayrıca %16.08 oranında sandığa gitmeyen seçmen var. Bunların ne kadarının sandığa gideceği, buna karşılık sonuç nasılsa değişmez diyen veya başka nedenler ile sandığa gitmeyecek olası seçmenin tavrı da sonuçları etkileyebilecek etkenlerdir.

Seçmenin fanatikçe değil de mutlak iyi bir analiz ile darılmadan kırılmadan sandığa gitmesi katılım yüksek sonucun ülkemiz adına hayırlı olması dileğiyle…

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

20.08.2015/adanapost.com

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi