İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

AKP?nin ikilemi,


18 Kasım 2002 yılında iktidara AKP nin 14 Mart 2003 tarihinde başbakanı olan R.Tayyip Erdoğan, Rüşvet ve yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gideceklerini, devlet içerisinde devlet oluşturan çeteleri temizleyeceklerini söylemişti. Bu kimsenin itiraz edemeyeceği gerçekleştirilmesi halinde milletin alkışlayacağı ve minnet duyacağı bir söz ve açıklama buna kimsenin itirazı olamaz.

Ümraniye de bir evde bulunan el bombaları ve dönme bir Musevi haham olan Gazeteci Tuncay Güney?in ifadelerinden yola çıkılarak başlatılan temizleler operasyonu kapsamında. Aralarında kuvvet komutanları, yüksek rütbeli emekli ve muvazzaf subaylar, akademisyenler, siyaset adamı ve gazetecilerin bulunduğu üç yüze yakın kişinin dalga dalga yapılan operasyonlarla tutuklandığı geçtiğimiz Ağustos ayında sonuçlana Ergenekon davasının başlangıcını şöyle bir hatırlayalım.

Operasyonların ve göz altıların başlaması ile birlikte yandaş medyayı da arkalarına alan Başbakan, bakanlar ve millet vekilleri olmak üzere AKP?nin bütün kolları kadrolarını oluşturdukları emniyet teşkilatı ve dava savcısı gibi çalışarak devlet içinde öbeklenmiş bir çetenin, yıllardır Türkiye de işlenen faili meçhullerin sorumlusu, darbeci eli kanlı bir terör örgütü türetmiştir. Yapılan operasyonlar ve kazılarda silah, mühimmat ve dokümanlar el konulan bilgisayarlarda eylem planları ele geçirilmiş. Binlerce sayfa delil, yüzlerce dosya oluşturulmasına ve davanın sonuçlanmasına rağmen hala elde tutulacak bir delilin olmadığı birçok kişi tarafından hatta davaya sebep Tuncay Güney?in bazı itirafları ile bir çoğunun düzmece olduğu ifade ediliyor. Bu konuda yargı kararını vermiş diyecek sözümüz yok.

Ancak, başladığı günden bu güne sonuçlanmasına rağmen meşruluğu ispatlanamayan bir yapılanma hakkında AKP nin tüm organları tarafından saldırılan, lanetlenen, sözde Ergenekon davası temiz bir operasyon iç tehdit olarak anılırken. Bu gün yapılan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu karşısında AKP?nin bunun hükümete yönelik dış güçler ve devlet içinde devlet olan maşaların düzenlediği kirli bir operasyon olarak nitelendiriyor. Kökü dışarıda bir operasyon olduğunu her fırsatta vurgulayan, Yine Çeteleşme ve kirliliğe karşı savaş açan Başbakan Ülkemize ihanet eden çeteleri tek tek ortaya çıkarılacağı ve tasfiye edileceğini söylerken bu sefer işin içine yargıyı da hedef alarak Siz de içinizdeki kirlileri temizleyin. Siz de öyle tertemiz değilsiniz! Bizim de bildiklerimiz var!?demeden de geri kalmıyor.

Operasyonlarda evlerde 5-6 adet para kasası, para sayma makinesi, ayakkabı kutularında milyon dolarlar bulunuyor, çeşitli fotoğraflar ve görüntüler ele geçiriliyor. Deliller inkâr edilemez bir biçimde gözler önüne seriliyor. Bunları önceden birilerimi koydu? (dış güçler) Yoksa operasyona giden emniyet mensuplarımı yanlarında götürerek mi koydular? Emniyet teşkilatını tepeden tırnağa 11 yıldır iktidarınız döneminde yenileyen sizsiniz. Sizin göreve getirdiğiniz emniyet müdürleri.Şimdi yolsuzluğu yapanlara değil, onları yakalayanlara kızıyorsunuz. ?yolsuzluğu, hırsızlığı neden ortaya çıkardınız?? der gibi, Emniyet müdürleri, amirleri görevden alınıyor, emniyet teşkilatında tüzük değişikliğine gidilirken savcılar için önlemler alınıyor! ?Ergenekon da, gezi de aslan polis, yolsuzluk ve rüşvete ucu bize değince itaatsiz polis.?

Bülent Arınç?ın, ?Bir bakanın oğlunun tutuklandığını basından duyması kadar acı bir şey olabilir mi??. ?Bakan çocuklarının evlerine girilmesi, yeri yurdu belli kişilerin apar topar evlerinden alınmasının aşağılayıcı bir durum olduğunu? ifade eden Sayın Arınç. Ergenekon operasyonu kapsamında yaşını başını almış bir kısmı sağlık durumu yerinde olmayan kuvvet komutanları, yüksek rütbeli asker ve akademisyenin sabah namazı vakti nasıl evlerinden apar topar gözaltına alınışlarını unutmuşsanırım. Arınç?ın sözleri sitemkâr olduğu kadar düşündürücüdür. Sayın Arınç?aşunu sormak gerekirdi. Burası ne Japonya, ne Kanada nede Avrupa. İç işleri bakanı, oğlunun da aralarında olduğu üç bakan oğlunun adının karıştığı bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan haberi olsa gelişmiş ve çağdaş ülkelerde olduğu üzere;

1. Hissiyatı bırakıp meclisteki andına sadık kalan bir vekil bir bakan gibi davranabilecek miydi?

2.Soruşturmanın selameti açısından görevinden istifa edip tarafsızlığını ortaya koyabilecek miydi?

Olaylar yaşandıktan sonra bu sorulara cevap vermek ne kadar gerçekçi olur onu bilemeyiz. Ancak olay sonrası gelişmelere bakarak bir analiz yapacak olursak;

Operasyondan sonra olaya karışan çocukların bakan babaları, bir devlet adamı bir bakan gibi davranmamış, babalık sıfatlarını öne çıkarmışlardır. Allah hiçbir babayı böyle bir durumda bırakmasın yaşadıkları bilinen ama bir o kadarda zor bir durum. Evet bir baba gibi davranmak sureti ile yetkilerine göre operasyonu yapan emniyet müdürleri ve amirleri üstlerine haber vermeden operasyon yaptıkları gerekçesi ile görevlerinden alınmış, operasyon soruşturmasını yürüten savcıya yardımcı(gözetici) savcı verilmiştir.

Çağdaş demokratik ve hukuk devletlerinde bu gibi durumlarda devlet adamlarının hemen istifa etmesine karşın bizim bakanlar bir komplo ile karşı karşıya oldukları gerekçesi ile görevlerine devam etmişler. Her ne hikmetse olaydan bir hafta sonra oğulları tutuklanan iki bakan istifa etme erdemini gösterdiler. Bir hafta sonrada olsa istifalarından dolayı yinede kendilerini kutlarız.


İbrahim Halil SİPAHİ

Araştırmacı-Yazar

25.12.2013/adanapost.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi