İbrahim Halil Sipahi

İbrahim Halil Sipahi

İmralı’nın 10 Emri,

İmralı’nın 10 Emri,

 

İktidarın İmralı ile “biz görüşmedik” sonrasında “MİT görüştü” gibi zaman zaman içerisine şeref ve hasiyetinde katıldığı bir dize tartışmalar ve polemiklerle başlayan sonrasında gün yüzüne çıkan Oslo ve iktidar- İmralı ile görüşmelerine barış için “çözüm süreci” diye bir isim konularak yaklaşık iki yıldır sürdürülüyordu. Görüşmeler ve müzakere içeriği hem TBMM’den hem de kamuoyundan bir sır gibi saklandı.

İktidar bu zaman zarfında İmralı’nın istekleri doğrultusunda demoktikleşme paketleri adı altında bazı düzenlemeler yapmaya başladı. Bu düzenlemeler İmralı-PKK ve HDP cephesinde pek tatminkâr karşılanmamış olacak ki; PKK-HDP daha fazla atılım yapılması, yapılmadığı takdirde iktidara müzakerede konuşulan ve anlaşılan konuları kamuoyuna açıklama tehdidini savurmasına neden oluyordu.  Son günlerde “çözüm süreci”’nde görüşme trafiği hızlandı.

Nihayetinde Dolmabahçe sarayında bir araya gelen iktidar ve HDP heyeti,  İmralı’nın 10 maddelik talebini konuşmak üzere masaya oturma kararını açıkladılar. Bu 10 maddenin üzerinde anlaşılması ve hayata geçirilmesi konusunda anlaşılırsa Öcalan, “Olağanüstü kongreyi toplama ve Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye son verme kararı alması” çağrısı yapacak. Mutabakat olmazsa kongre çağrısı yapılmayacak.

İktidara göre “görüşme” PKK’ya göre “müzakere” olan masaya yatırılacak 10 madde;

1- DAĞDAKİNE SİYASET, 2- ÖZYÖNETİM MODELİ, 3- EŞİT YURTTAŞLAR, 4- SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ, 5- BÖLGESEL KALKINMA, 6- YENİ İÇ GÜVENLİK, 7- AYRIMCILIĞA SON, 8- ANADİLDE HİZMET, 9- ‘KÜRT’E GÜVENCE, 10- YENİ ANAYASA

Bu 10 maddeden sadece dikkat çeken ülkeyi ve milleti bölünmeye götürecek, terörizmi hak ve yasal statüye kavuşturacak maddeler üzerinde durmak istiyorum.

DAĞDAKİNE SİYASET ; Demokratik siyasetinin içeriği tartışılmalı: PKK’nın silahlı-silahsız bütün unsurlarının, yeni dönemde siyaset yapabilmesinin önünün açılması isteniliyor.

Burada bir öncelikler bir “genel af” talebi gizleniyor.  Zaten PKK’nın silahsız unsuru olanlar aktif siyasetin içerisinde ve parlamentoda. 30 yıldır bölgede olmak üzere ülke genelinde kamu ve vatandaşın malına, canına kasteden teröristlerin hiçbir şey olmamış gibi dağdan inerek zarar verdiği devlet ve millet adına siyaset yapması ne kadar güven verir. En önemlisi ne kadar ahlaki olur. Aynı zamanda bu tüm terör grupları için yâda bundan sonra olası hak arama vaadi ile ayaklanmaya kalkacak etnik veya aktivist gruplar için emsal teşkil edecektir.

ÖZYÖNETİM MODELİ ; “Ulus devlet” tanımının kaldırılması  “Demokratik özerklik” adı altında “özyönetim” modeline geçiş.  Genelde tüm toplumun,  özelde Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması.

İşte asıl ayrımcılık burada başlıyor. Böyle bir model ile Kürt halkı ülkedeki diğer unsurlardan ayrıştırılmış oluyor. Bu kabul edilirse ileride Türkiye’nin özellikle güney ve güneydoğu Anadolu bölgesinde çoğunlukla yaşayan Arap kökenli vatandaşlarımız başta olmak üzere, Çerkez,  Abaza, Boşnak, Ermeni ve Rum vatandaşlarımızın da bu uygulamayı emsal göstererek talepte bulunabileceği, baş kaldırabileceği. Dahası 4. maddede sivil toplum örgütü adı altında terör örgütlerinin legal kuruluş sağlanmasının kabul edileceğini hesaba katarsak legal örgütsel silahlı faaliyete geçmelerinin önünü açacaktır.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ; PKK çizgisindeki Kürt Siyasi Hareketi’nin öncülük ettiği ve devlet tarafından ”hukuk dışı” kabul edilen mevcut tüm siyasi, kültürel ve ekonomik örgütlenmelerin sivil toplum örgütü olarak kabul edilmesinin ve faaliyetlerinin kısıtlanmamasının sağlanması.

Bu açıkça Devletin güvenlik güçlerine milletin canına kasteden silahlı terör örgütünün legal sivil toplum örgütü olarak kabul edilmesi talebidir. Bu talebin kabulü demek tüm bölücü ve yıkıcı faaliyet gösteren silahlı, silahsız yıkıcı ve bölücü terör örgütlerini legalleştirmek anlamına gelir.    

KÜRT’E GÜVENCE; Demokratik Cumhuriyet, ortak vatan, milletin demokratik ölçülerle tanımlanması, Kürt kimliğinin anayasal güvence altına alınması öngörülüyor. Bu konuda Öcalan’ın önerisi “Özgür iradesiyle Türkiye’ye bağlılığını ifade eden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır” denilmesi.

Buradaki rahatsızlık bazı AKP’lilerdekine benzer bir düşünce ile aynı.  Anayasanın 66. Maddesindeki  “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”ibaresi. Benimsemeyen bir kişiye de zorla  “sen Türksün” demenin manası da yok zaten.

YENİ ANAYASA; Bütün bu demokratik hamleleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa: Bütün bunların yeni bir anayasa ile garanti altına alınması amaçlanıyor.

Bütün bu taleplerinin de yeni bir anayasa ile teminat altına alınmasını istiyorlar. Yukarıdaki talepler kabul edilir ve uygulamaya konulursa o maddeleri kabul eden irade zaten anayasada yapmayı düşündükleri değişikliklerle birlikte bu maddeleri de kapsayan bir değişikliği gerçekleştirirler.

Bunlar İmralı-PKK-HDP üçlüsünün talepleri. İktidar kanadının bu görüşmelerin sağlıklı yürütülmesi, güvencesi ve inandırıcılığı için ısrarla üzerinde durduğu husus ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında haklı olarak üzerinde ısrarla durduğu PKK’nın bir an evvel silah bırakması meselesi.

Şu an karşılıklı bir restleşme var. İmralı-PKK-HDP bu maddelerin anlaşmaya varılması halinde PKK’nın silah bırakacağını, İktidar ise, madem barış olacak önce silahlar bırakılsın diyor.

HDP bu müzakerenin seçimlerden önce mutabakata varılması ve uygulamaya geçilmesi hususunda ısrarcı ve tehditkâr tavrını sürdürerek,  bu 10 maddenin dışında veya içerisinde gizlenmiş Oslo ve İmralı görüşmelerinde iktidar tarafından kabul edilen ve taahhüt edilmiş hangi maddeler var ise bunları kamuoyuna açıklama tehdidinde bulunuyor.

İktidar’ın ise “çözüm süreci” görüşmelerini hızlandırmasına rağmen seçimlerden sonraya kadar oyalamayı hedefleyen bir havası var. Bu da akıllara HDP’nin sürekli müzakere tutanaklarını açıklarız tehdidinin seçimler öncesinde özelliklede AKP içerisindeki milliyetçi kesimi rahatsız edecek bir takım maddeler olduğu dolayısıyla bu gurubun oyların kaybına neden olacağı izlenimini doğuruyor.

Bu tahminimiz doğru ise, iktidar seçimlere kadar bu işi oyalayıp seçimlerden oy zayiatına uğramadan çıkmayı ve “millet bize yetki verdi”,  “milli iradeyi temsil ediyoruz” diyerek görüşmelere soyunacak ve noktayı koyacaktır. Ancak bu arada Barajı aşacağız AKP’ye 400 milletvekili kazandırmayacağız diyen ve müzakere maddelerini açıklamakla tehdit eden HDP bu oyalamayı kabullenecek mi? AKP tarafından ikna edilecek mi? Bunu zaman gösterecek.

Terör bitsin”, “biz bitirdik”,  “kahraman olduk” mantığı ile terör örgütünün bütün isteklerine de boyun eğilirse, bundan sonra daha çok terör örgütleri ve kargaşalarla uğraşır dururuz.

 

 

İbrahim Halil SİPAHİ

02.03.2015/adanapost.com.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Halil Sipahi Arşivi