Sedat Yılmaz

Sedat Yılmaz

Likidite gevşetilecek maliye sıkıştırılacak

Likidite gevşetilecek maliye sıkıştırılacak

Zor dönemlerde hayata geçirilen devletçi Keynesyen politikalar pandemi sürecinde salgın vak'alarının artması üzerine şekil değiştirerek yeniden gündeme getiriliyor. Hükümetler yeni uygulamalar kapsamında maliye politikalarında sıkılaştırmaya gidecek. Merkez bankaları ve Hazine'ler ise faiz hadleri ve para arzını para politikaları çerçevesinde daha genişletilecek.

Koronavirüs salgını dünyayı yeniden tehdit etmeye başladı. Sonbaharla birlikte artan salgın vak’aları üretime geçen ekonomileri yeni tedbirler almaya zorluyor. Hükümetler ve merkez bankaları virüse yönelik projeksiyonlarını bundan böyle eşgüdümlü politika belirleme şeklinde belirliyor. Hükümetler yeni uygulamalar kapsamında maliye politikalarında sıkılaştırmaya gidecekler. Merkez bankaları ve Hazine’ler ise faiz hadleri ve para arzını para politikaları çerçevesinde gevşetip şekillendirecekler. Yeni para ve maliye politikalarıyla ilgili ilk adımı ABD Merkez Bankası (FED) attı.

ABD’de virüs olaylarında azalmalar görülmezken Avrupa’nın birçok ülkesi, güney Amerika ve uzak doğuda gözlenen kovid vak’alarındaki yükseliş ikinci dalga tehdidini öne çıkarıyor. Son 24 saatte Hindistan’da 75 bin,  ABD’de 35 bin 849, Brezilya’da 15 bin 821, Fransa’da 10 bin 569, İspanya’da son 3 günde 31 bin 428, Rusya’da 6 bin 215, İngiltere’de 4 bin 442, Endonezya’da 4 bin 176, İran 3 bin 712, Meksika’da 2 bin 917, Ukrayna’da 2 bin 884, İtalya’da 1907, Türkiye’de 1743 ve Almanya’da 1345 vak’anın tespit edilmesi salgında vahameti ortaya koyuyor.

Gelişmelere paralel ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya ve diğer ülkeler salgınla mücadelede yeni tedbirleri hayata geçiriyor. İngiltere’de testi pozitif çıkanlar 28 Eylül’den itibaren evlerinde tutulmaları yasal zorunluluk haline getirilecek. Almanya ve İspanya’da virüsün okullara sıçramasıyla çok sayıda öğrenci ve öğretmen karantinaya alındı. Salgın görünen okullar kapatıldı. Birçok devlet izolasyon başta birçok tedbiri öncelik olarak görüyor.

Kamu/sermaye işbirliği

Devletler koronavirüs sürecinde vak’aların yeniden artması üzerine ekonomide tedbirleri üst seviyeye taşıyan yeni politikalar oluşturmak üzere harekete geçmiş görünüyor. Krizlerin vazgeçilmez politikası olarak bilinen Keynesyen uygulamalar günün şartlarına göre ülke ekonomilerine yeniden hakim kılınacağı gözleniyor.

Buna göre; para ve maliye politikalarının en verimli olacak şekilde eşgüdümü sağlanacak. Kamu müdahalesiyle iç talep canlandırılacak. Üretim fonksiyonları kapasite kullanımı arttırdıkça istihdam yükselecek. “Her arz kendi talebini meydana getirir” düşüncesiyle kamu eliyle gelir seviyesi artırılıp ekonomide pozitif bir döngü ihdas edilecek.

Yeni politikanın temelini, “kriz dönemlerinde serbest piyasa dinamiklerinin tek başına ekonomiyi düzlüğe çıkaramayacağı, mutlaka maliye politikalarının devreye girmesi gerektiği, sermayenin hayatta tuttuğu kapitalizm veya liberalizmin kriz dönemlerinde toplumları kurtarabilecek entelektüel birikimi bulunmadığı, sadece sermaye ve finansın kontrol ettiği bir ekonomik düzenin krizler karşısında yine mağlup olacağı ve sürdürülebilir olmadığı, ekonomileri 1929 Büyük Buhran ve 2008 küresel krizinden kamu elinin kurtardığı” anlayışı oluşturuyor.

Yeni bir iktisat politikası

Hükümetler koronavirüsün sonbahardan itibaren daha da yaygın hale geldiği ve salgının başlangıcına dönüldüğü bu dönemde, maliye politikalarında sıkılaştırmaya gidecekler. Merkez bankaları ve Hazine’ler ise faiz hadleri ve para arzını para politikaları çerçevesinde daha da gevşetecekler. Söz konusu politikayla büyük boyutlara oluşan küresel ve yerel likidite üretime aktarılırken hükümetler maliye politikalarıyla harcamaları kısacak, alternatif vergi uygulamalarıyla istihdamı artıracak, borçlanmayı azaltacak, adil servet ve gelir dağılımını oluşturmak için farklı tedbirler alacak.

Devletin kendi gelir-gider kalemlerini yönetmek amacı taşıyarak Merkez Bankası aracılığıyla uygulayacağı söz konusu ekonomik enstrümanlar, özellikle cari dönem beklentilerindeki hedeflenen büyümeyi sağlamaya çalışacak. Büyümelerle birlikte dengeli yurt dışı borçlanmayı üretimin emrine verecek politikalar ve kontrollü para arzıyla, zor durumdaki şirketler yeniden ayağa kaldırılacak, üretime dahil edilecek. Böylece bankacılık ve finans sektörünün işleyişini bozmayacak şekilde uygulanacak maliye politikaları, para politikası üzerinden yeni bir iktisat politikasını hayata geçirecek.

Enflasyonun panzehiri

Pandemi sürecinde devletlerin, merkez bankaları ve hükümetlerin teşvik/destek paketleriyle yüksek seviyedeki parasal genişlemeleri devasa bütçe açıklarını meydana getirdi. Yapılan harcamalar, kredi büyümesi, bütçe açığı ile birlikte enflasyonları yukarı yönlü harekete geçirdi. Salgın sürecinde şayet ekonomi politikalarında disiplin ve fiyat istikrarına dikkat edilmezse, bütçe açıklarıyla enflasyonda olumsuzluklar devam edecek.

İşte yeni pandemi ekonomisi, bütçe ve cari denge açığı ile enflasyonun panzehiri olacağı tahminleri yapılıyor. Hükümetler, maliye politikalarında sıkılaştırıcı uygulamalarıyla bütçe ve cari denge açıklarını kontrol altına alırken enflasyondaki yükselişi de üretimi artırarak frenlemeye çalışacak. Bu durum bir yandan fiyatları aşağı çekerken üretici fiyatlarına yansımayacak üretim anlayışıyla birlikte istihdam istenen seviyeye gelecek.

Para politikasının öne çıkan araçları para arzı ve faiz hadleriyle yurt içi ve yurt dışı likidite finansal sistemin desteğiyle reel sektörün emrine verilecek. Önce ekonomiler için olmazsa olmaz zor durumdaki şirketler hayata döndürülecek.  Ardından reel sektöre sağlanacak destek ve teşvikler öncelikli olmayan hükümet harcamalarının kısılmasından elde edilecek. Hükümetler gereksiz borçlanmalardan kaçınılacak. İthalat ikame tüm alanlarda devreye alınırken ülkeden döviz çıkışını zorlaştıracak tedbirlere başvurulacak.

Para politikaları maharetiyle döviz girişi hızlandırılacak ve döviz üretim ve istihdamı artırıcı, doğrudan yatırımları çekici verimli alanlara sevk edilecek. Devletin gelir-gider kalemlerini gözetecek Merkez Bankası, kullandığı araçlarla özellikle cari dönem için öngörülen büyümelere odaklanacak.

Açıklar nasıl önlenecek?

Kamu maliyesinde bütçe ve cari denge önemli kalemler. Açık oluştuğunda enflasyondan kaçınmak zor. Yeni pandemi ekonomisi, bütçe ve cari dengede kontrolü gerektiriyor. Zira devletler ya bütçe açığı ya da cari açıkla büyüme yolunu seçiyor. Fakat pandemi ekonomisi politikaları, tam tersine bütçe ve cari açık vermeden büyümeyi hedefliyor.

Şöyle ki, üretim ve istihdamın artışıyla birlikte gelir seviyesindeki düzelme iç tasarrufları artıracağından ülkenin yatırım yapma kapasitesi güçleniyor. Yabancıların tasarruflarını kullanma yerine yerli tasarruflar devreye alındığından borçlanma geri planda kalıyor. Tabii, açıklar sadece tasarruflarla değil, ithal enerji kaynaklarını da verimli kullanarak önleniyor. Aynı zamanda döviz çıkışını engelleyen ithal ikame politikaları da cari açıkta, dolaylı bütçe kaleminde önemli bir kalem. Üretimdeki artışla birlikte pandemide zayıf gitmesine karşılık ihracattaki agresif çalışma yine cari dengeye büyük destek veriyor.

Pandemi ekonomisine göre, para politikasıyla yerel parada değer kaybı, döviz fiyatlarının yükselişi de yine kriz dönemlerinde ithalatı durdurucu etkiler arasında. Bugün birçok ülke kendi parasını kur ayarlamalarıyla diğer paralar karşısında değersizleştirip ithalatı engellerken ihracatlarını artırıyor. Söz konusu kritik dönemlerde rekabetçi olunan alanları ve ileri teknoloji ürünlerini teşvik etmek ve ihracatını gerçekleştirmekle döviz kaynaklarının daha yukarı çekilmesi öngörülüyor.

Sürdürülebilir vergi gelirleri

Para politikalarını yönlendirecek maliye politikalarında en önemli alan vergi ve harçlar. Kayıtdışılığı azaltma uygulamalarının yoğun olduğu pandemi ekonomisi; üretim ve talebin artışıyla KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerle bütçeyi desteklerken diğer taraftan gelir ve kurumlar vergisindeki artışların bütçe kaynaklarına aktarımı konusunda  az kazanandan az, çok kazanandan çok alınan disiplinli bir sistem kuruyor.

Böylece devletin belirgin bütçe kalemleri gelir ve kurumlar vergisi sistematik olarak netleştiriliyor ve kamu harcamaları genellikle dolaysız vergiler üzerinden gerçekleştiriliyor. Pandemi ekonomisinde; KDV, ÖTV ve harç gelirleri bütçeye destek olarak tutuluyor. Yine aynı politikada; ithalata bağlı vergi gelirleri bütçe açığına müspet katkı verse de vergi gelirleri ithalat ile değil de üretime ve ihracata dayalı bir mekanizma üzerinden sağlanıyor. Pandemi ekonomisiyle kayıtdışılığın gerilemesi aynı zamanda büyümeye önemli destek verilmiş oluyor.

Üretimi ve istihdamı artırıcı tedbirlerin ön planda olduğu maliye ve para politikaları eşgüdümlü sistemde önemli konulardan biri de kayıtdışı istihdamın önüne geçilmesi. Sosyal güvenlik çalışmalarıyla kayıtdışı istihdam oranlarındaki azalma gerçek işsizliği ortaya koyarken devletin sosyal güvenlik prim gelirleri de yükselmiş oluyor. Bu da sağlık hizmetlerinin daha sağlıklı yapılmasını beraberinde getiriyor. Bugün batı dünyasının sağlık hizmetlerini büyük oranda kamunun elinden çıkarıp özel sektöre kaydırması nedeniyle pandemide büyük olumsuzluklar yaşadığı görülüyor.

Pandemi ekonomisinde kamunun liderliği birçok sorunu çözmüş olsa da reel sektörün önce yasal sonra da alan itibariyle bir envantere tabi tutularak kimin neye ihtiyacı olduğu tespiti yapılıyor. Özellikle şirketlere dair gerçeği yansıtmayan birçok veri reel vasfa büründürülüyor. Böylece finans sektöründeki disipline olmuş model reel sektöre uygulanırken bankalar da reel sektörün olumsuzluklarını taşımaktan kurtuluyor.

Adımı ABD Merkez Bankası attı

Pandemi süreci ülkeleri giderek resesyona sürüklüyor. Dolayısıyla pandemi ekonomisi politikaları ekonomik durgunluğu önlemek için sahaya indiriliyor. Politikaya göre, hükümetler, salgın bitene kadar genişleme politikalarıyla yüksek kalacak enflasyonla yurt içi üretim ve tüketimi destekleyerek büyüme ve vergi gelirlerini artırma yoluna gidecek. Hükümetler, pandemi kaynaklı artan bütçe ve cari denge açıklarını, merkez bankalarının genişleme politikalarıyla yükselen enflasyon ve faiz ile dengeleyecek. 

Gelişmiş ülkeler negatif faizle iyileştiremedikleri ekonomilerini enflasyonla toparlamaya çalışırken gelişenler ise portföy yatırımlarının azalması sebebiyle döviz ihtiyaçlarını doğrudan yatırımlara ve enflasyonda artışlarla elde edecekleri yükselecek faizlerle hareket imkânı arayacak.

Bu konuda ilk adımı atan ülke ABD. ABD Merkez Bankası’nın (FED) artan işsizlik ve üretim düşüklüğünü halen yüzde 1’ler civarında seyreden enflasyonun yüzde 2 ve üzerine çıkarmak için politika geliştiriyor.

İlk mesajı da FED Başkanı Jerome Powell verdi. Ekonominin önündeki yolun oldukça belirsiz olduğunu belirten Powell, FED’in salgının ekonomik etkilerini hafifletmek için çabaladığını belirtirken “Elimizdeki tüm araçları, toparlanmanın olabildiğince güçlü olmasını sağlamak ve ekonomiye verilen kalıcı zararı sınırlamak için ne kadar sürerse sürsün kullanmaya kararlıyız. Ekonominin önündeki yol, virüsün kontrol altına alınmasına ve hükümetin her düzeyinde alınan politika önlemlerine bağlı olacak. Hükümetin önlemlerini daha geniş finansal çerçevede desteklemek, hane halkı, işletmeler ve yerel yönetimlere kredi akışını hızlandırmak istiyoruz” sözleri yeni pandemi ekonomisine geçişin habercisi görünümünde.

TCMB nasıl hareket edecek

Dünya koronavirüs süreci ile ilgili yeni bir ekonomi modeline geçmeye çalışırken Merkez Bankası’nın (TCMB) yarın gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından çıkacak karar ve mesajlar önemli yer tutuyor. TCMB’den gelecek açıklamalar Türkiye’nin yeni pandemi ekonomi politikalarındaki aldığı yol haritasını göstermede bir parametre olacak.

TCMB’nin yüzde 8,25 seviyesindeki politika faizinde bir değişiklik beklenmezken arka kapı faizlerinde yeni düzenlemeler yapacağı tahminleri yapılıyor. Ancak genel çerçevede sadece para politikalarıyla salgın etkilerinden kurtulmanın mümkün olmadığı ortamda maliye politikalarının para politikasına nasıl destek vereceğine dair TCMB’den gelecek mesajlar hem ekonomi hem de piyasa çevrelerine yol gösterecek.

Birçok ekonomist, Türkiye’deki sorunun kredi büyümesinin engellenmesini ve dövizdeki yüksek hareketliliği önlemek için piyasada derinliği artırıcı adımların atılması görüşünü paylaşıyor. Swap konusundaki kısıtlamaların kaldırılması gerektiğine değinen ekonomistler, yabancıların TL varlıklarına yönelmesi için kanalların açılmasına vurgu yapıyor. Arka kapı faizlerinin şu ana kadar döviz piyasasında fazla etkili olmadığının görüldüğünü belirten ekonomistler, yarınki PPK toplantısının önemine dikkat çekiyor.

analizgazetesi.com.tr

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sedat Yılmaz Arşivi