İrfan Küçükköy

İrfan Küçükköy

Mücadele Birliği Hareketinde İlk Önderlerden: Hasan Elmas

Mücadele Birliği Hareketinde İlk Önderlerden: Hasan Elmas

hasan-elmas.jpg

Kitap: Mücadele Birliği Hareketinde İlkler

Hazırlayan: İrfan Küçükköy

Hasan Elmas

Mücadele Birliği Hareketinde İlk Önderlerden

1944’de Konya Meram’ın bitişiğinde Dere kasabasında dünyaya gelmiştir. İmam Hatip Okulu Orta ikiden itibaren aynı sınıfta olduk ve hep aynı sırada oturduk. Yüksek İslamda da aynı sırada otururduk Sınıf ve sıra arkadaşımdır.Hocalarımız ayrı oturtsa bile ders sonunda hemen yanyana oturmaya devam ederdik.. Bazı günler köydeki evlerine gidememişse bizde kalırdı. Ben de bazı günler Deredeki evlerinde kalırdım. Nadir görülen samimi arkadaş idik. Birlikte boks çalışmalarına başladık. Ben bir de maça çıktım. Teknik olarak iyi olsam da hayatında hiç kavga etmemiş biri olarak burnum kanadı ve hükmen mağlup sayıldım. Boks çalışmalarını da bundan sonra ikimiz de bıraktık.

MÜCADELE BİRLİĞİ ÖNCESİ TOPARLANIŞIMIZ

1963 yılında Konya Yüksek İslâm Enstitüsü’ne girdiğimizde önümüzde, iyi bir din âlimi, hoca olma hedefi vardı. İmam-Hatip Okulu öğrenciliğimizden beri bu hedefe yönelmiştik. Bu hedefe ulaşmak için, okuldaki programlar dışında özel eğitim takviyesi almamız gerekiyordu. Klasik Dinî eğitim sistemine de böylece ulaşmış Bu hedefe ulaşabilmek için eğitim plânımızı kendimiz yapmamız gerekiyordu. Bu maksatla, içimizde sosyal yönü daha zengin olan Kemâl Yaman, Konya’daki bütün vaiz hocalarla temasa geçti. Bize özel ders vermeleri konusunda bazı vaizlerden vaatler alındı. Tabii ki ücretsiz. Dinî eğitim geleneğimizde, Dinî ilimlerde eğitim ücreti söz konusu değildi. Bunlar içinde sözüne en sadık olanı, Yörük Hoca diye maruf, Vaiz Mustafa Uysal hoca efendi oldu. Ondan fıkıh, tefsir dersleri aldık. Ayrıca kendi aramızda da Hadis çalışmaları yapıyorduk. Bu maksatla değerli bir eser olan Tecrid-i Sarih’ i (12 cilt), üzerinde dura dura, inceleye inceleye, özümleye özümleye birlikte inmiştik. Mülteka isimli Fıkıh kitabını Yörük Hoca’da okumaya altı, yedi kişi başladık.En sadık kalan Hasan Elmas ile ben kaldık. Yörük Hoca yaz tatilinde öörencileri okuttuğu kerpiç evi sahibine devredince ikimize Selimiye camisinin müezzin mahfilinde devam etti. Bize okutmayı tamamlayınce tercüme ve şerh etti. Altı cild halinde neşretti.

Bütün bunların anlamı, biz grup olarak hocalığa hazırlanıyoruz demekti. Bu gayretlerimiz dolayısıyla, diğer sınıf arkadaşlarımızın önüne geçmiş de oluyorduk. Özellikle Kemâl Yaman temayüz etmişti. Bu arkadaşlar; Kemâl Yaman, ben İrfan Küçükköy, Mevlüt Baltacı, Mevlüt Cavlak (İslâmoğlu), Mehmet Aydın ve Hasan Elmas idik.

KONYALI İLKLER AFYON’DA

1964 yaz tatilinde, Ben İrfan Küçükköy vaiz olarak, Mevlit Baltacı ve Mustafa Alptekin imam olarak 1964 yılı yaz tatilinde Afyonda görev yaparken İhsan Ramiz Bayram aracılığı ile Aykut Edibali ve Yavuz Arslanargun ile tanışmıştık. Bizi birlikte çalışmaya çağırmışlardı.

Bir müddet sonra, grubumuzdan Mehmet Aydın ve Hasan Elmas bizi ziyarete geldiler. Onlara da gençler hakkında bilgiler sunduk. Akşam Aykut Edibali’nin evine tekrar gittik. Sabah namazı vaktine kadar sohbet ettik. Hâlâ sohbet diyorum, görüşmeler demem gerekir.

Eve döndüğümüzde Mehmet Aydın, “Kemâl Yaman ile Mevlüt Cavlak (İslâmoğlu) arkadaşlarımızı hemen çağıralım” dedi. O zaman telefon çok yaygın değildi. Hemen telgraf çektik. Ertesi gün onlar da Afyon’a geldiler. Böylece bizim grubun hepsi Afyon’da toplanmış olduk.

Hep birlikte Aykut Edibali’nin evine gittik. İki gece sabah namazı vaktine kadar görüşmeler yaptık. Bu esnada sosyal, siyasî, kültürel yorumlar yapıldı. Eve döndüğümüz zamanlarda da görüşmeler üzerine değerlendirmeler yapıyorduk. Çalışmalara katılmaya kararlı halde idik. Son defa Aykut Edibali’nin evine gittik. Sohbetin ilerlediği saatlerde idi. Uzun görüşmelerden sonra Konyalılar döneceklerdi artık. Aramızdan bir başkan seçmemizi istediler. Hemen hepimiz Kemâl Yaman’ın başkan olmasını istiyorduk. Zaten tabii başkanımız o idi. Ama o kabul etmedi. Mevlüt Cavlak’ı (İslâmoğlu) teklif etti. Hepimiz uygun bulduk. Misafir arkadaşlarımız Konya’ya döndüler

KONYA’DA İLK ÇALIŞMALAR

Konya’da ilk çalışmalar haftada iki defa seminerlere katılmak idi. Bunu aksatmak büyük hata idi. Benim aksatıp para cezası aldığım oldu ama onun hiç olmadı. Bu arada yakın çevremize de davamızı aktarıyorduk. Aynı mahallede olduğumuz için yol arkadaşım Mustafa Kapçı ve Tarlamızda yetişen kavunlar için açtığımız kavun seyisinde samimiyeti artırdığımız Necmettin Erişen ve Kayseri İmam Hatipten sınıf arkadaşım Hamdi Çevik çalışmaya dahil oldular. Bu dönemde Hasan Elmas arkadaşımız, Konya Erkek lisesinde son sınıf öğrencisi olan Hilmi Muştu (daha sonra Ankara’da Hukuk öğrencisi ve Yozgat sorumlusu) arkadaşımız ile sık sık konuşmuşlar. Teşkilata bağlanmak üzere olduğunu, bir de benim konuşmamı istedi. Dere Meram arasında bir saatten fazla görüştük ve Hilmi Muştu Kültür seminerlerimize katılmaya başladı. Dere Meram arasında bir saatten fazla görüştük ve Hilmi Muştu Kültür seminerlerimize katılmaya başladı. Yozgat sorumluluğu esnasında sınavlara giremedi ve okulu yarım bıraktı. Buna çok üzüldüm. Kimin yanlışı ile olduğunu biliyorum ama otokritik yapmadığım için ifade etmiyorum. Halen Konya’da ticaretle uğraşmaktadır.

KONYA SORUMLULUĞUNU ÜSTLENME

Yüksek İslam Enstitü’nde son sınıf öğrencisi iken İmamlık görevi aldı. Mezuniyetten sonra bu görevi devam ettirdi. Kısa bir süre Çumra Lisesinde öğretmenlik yaptı. Bu dönemde Çumra’da teşkilat bağı kuran öğrencileri oldu. Çok sonra öğretmenlik dönemini takdirle anan öğrencilerine rastladım. Fazla ara vermeden asker oldu. Yedek subay olarak görevini tamamladıktan sonra Diyanette vaiz olarak görev aldı. Konya Merkez vaizliği yaparken Necmettin Erişen ve Mevlüt Baltacı’nın İstanbul’a aktarılmasından sonra, İstanbul’a geldiğinde Mehmet Çetin abinin vaizliği bırakma ve bütün zamanlarını teşkilat çalışmalarına hasretmesi teklifi üzerine, hiç tereddüt etmeden görevinden istifa etti. Bunun ne derece bir fedakârlık olduğunu ayrıca ifadeye gerek yok sanırım. Zaten biz Konyalı ilklerin hepsi böyle yaptılar. Teklif üzerine görevlerinden ayrıldıar veya askerlik sonrası görev almadılar.

RESMİ GÖREVDEN AYRILMA

Okulu bitirdikten bir sene sonra Kemal Yaman, Mevlüt Faruk İslamoğlu ve Hasan Elmas 1968 içinde yakın dönemlerde askerlik yapmak üzere Yedek Subay Okullarına gittiler. Konya’dan ayrıldılar. Necmettin Erişen Yedek subay öğretmen olarak Yüksek İslam Enstitüsüne girmeden yapmıştı. Benden askere gitme dönemimi uzatmamı istiyordu. Ben ancak 1970 Ekiminde, Mevlut Baltacı benden bir sene sonra askere gitmiş olduk. Askerden sonra Kemal Yaman Konya’da görev almış ise de, Yeniden Milli Mücadele Mecmuasının neşire başlaması üzerine, Mehmet Çetin abinin teklifi üzerine öğretmenlikten istifa ederek İstanbul’a taşındı. Mevlüt İslamoğlu özel şirkette görev aldı. Hasan Elmas Diyanette görev aldı ve sonra Konya’da merkez vaizi oldu. Ben askerlik sonrası Mehmet Çetin abinin teklifi üzerine görev almadım ve Teşkilat çalışmalarında bulunmak üzere İstanbul’a yerleştim. !973 yılında Necmettin Erişen ve 1974 başında Mevlüt Baltacı İstanbul’a çağrılınca Mehmet Çetin abi Hasan Elmas’ın resmi görevden ayrılmasını teklif etti. O da kendi ifadesine göre tereddüt etmeden kabul etti. Artık bütün çalışmalarını Konya merkezli Mücadele Birliği Hareketi çalışmalarına hasretti. Kendisiyle konuştuğumda döneminde Konya’da yürütülmekte olan hizmetleri geliştirdiğini ve yeni hizmet alanları ihdas ettiklerini ifade etti.

KONYA’DA ÇALIŞMALARI GELİŞTİRME

Konya’da kuvvetli bir yetişmiş ekip vardı. Bunlar Yüksek okulları bitirdikten sonra resmi görev almadılar. Öğretmen, müftü, vaiz, iktisatçı hatta avukat hakim olacak arkadaşlarımız bu görevlere rağmen davayı ve hizmeti tercih ettiler. Çok yakından tanıdığım ve sevdiğim bu arkadaşlarımı tebrik ederim. Bunları hiyeşarşik olarak değil de aklıma geldiği gibi şöyle not edeyim. Selim Ersoy, Ahmet Kara, Mustafa Erşanlı, Necip Koç, Mustafa Yiğit, Ahmet Kantemiz. Başka unuttuklarım olursa özür dilerim.

Konyada çalışmalar,1- kurumlar, (Otağ Kitabevi, Selçuklu Öğrenci Yurdu, Millet Partisi Konya Şubesi, Konya Kültür Derneği, Konya Mehter Takımı), 2- kültür çalışmaları ekipleri, 3- kitlevi hizmetler, 4- İlçelerde ve civar illerde bağlı hizmetleri yönetmek, yönlendirmek olarak özetleyebilirim.

KONYA OTAĞ KİTABEVİ

İstanbul’da Otağ Yayınevi Kurulduktan birkaç ay sonra (1970) Necmettin Erişen’in gayretleri ile Konya’da Otağ Kitabevi kuruldu ve Mevlüt Baltacı yönetiminde hizmet vermeye başladı.Ben askerlik için Konya’dan ayrılmak üzereydim. Arkadaşlarımın heyecanına şahit oldum.

O dönemde çok önemli idi ama henüz başlangıç halinde idi. Güzel ve merkezi bir yer kiralanmıştı ama, kitaplar ve kırtasiyeler koca satış alanının sadece az bir yerini kaplıyordu. Aynı dönemde Türkiye’nin gelişmiş illerinde kitap kırtasiye satış yerleri açılmaya başladı. Erzurum’da dev bir Kitabevi, İzmir’de kitabevleri kurulmaya başladı. Kısa bir zaman sonra çalışmalarımızın güçlü olduğu her ilde ve büyük ilçede kitabevleri kurulacaktır.

Kısa bir zaman sonra, özellikle hasan Elmas’ın yönetimi döneminde, Konya Otağ kitabevi ve Konya’yı örnek alan ilçelerde adı konmamış, resmileşmemiş şirketler haline gelmeye başladı. Bu dönemde Konya Otağ Kitabevi işleri Selim Ersoy sorumluğunda, Necip Koç ve diğer arkadaşlar tarafından yönetiliyordu. Kitabevleri 2002 sonrası büyük dağılma dönemine kadar daima gelişerek büyüdüler. Ancak bu tarihten sonra büyütmek şöyle dursun sürdürmek imkansız hale geldi. Tabiiki o tarihte ben uzaktan takip ediyordum. Para yatıran ortaklara, yatırdığı paralar geri ödenebildi mi bilmiyorum. Bu tarihte Hasan Elmas’ın kalbi bağı sürse de sorumluluk dışı kalmıştı. Sadece o değil, bu dönemde görev yaptığını söylediğim yukarıdaki isimlerin çoğu sessiz sedasız sorumluluk dışı kalmışlardır. Otokritik yapmadığım için bu konuya girmiyorum. Sebeplerini araştırmadım bile.

SELÇUKLU ÖĞRENCİ YURDU

Necmettin Erişen rehberliği ile 1968’de Adana’dan Konya’ya gelip Kültür çalışmalarına katılan gençlerden biri de İmam Hatip Okulu beşinci sınıf öğrencisi Mustafa Yiğit idi. Başka bazı İmam Hatip Okullarında olduğu gibi Adana İmam Hatip Okulunda da bazı öğretmenler arkadaşlarımızı engellemek istediler. Mustafa Yiğit’e okuldan uzaklaştırma cezası verdiler. O da Çorum İmam Hatip Okuluna altıncı sınıf öğrencisi olarak kaydoldu.

Çorum’da hemen bir kadro oluşturdu. Tabi iki bu gelişme Çorum’da da menfi propagandalara konu oldu. Ancak, Mustafa Yiğit kısa zamanda bütün okulun Mustafa abisi olmuştu. Mezuniyetten sonra Mustafa Yiğit dahil Mücadeleci öğrencilere Yüksek İslam Enstitüsü’ne giremez kararı çıkardılar. Hepsi lise fark sınavı vererek değişik üniversitelere öğrenci oldular. Hemen hepsi başarılı öğrencilerdir. Bu konuyu Mustafa Yiğit ve Çorumda Uyanış bölümünü yazarken aktarırım, inşallah.

Mustafa Yiğit, Konya Eğitim Enstitüsü’ne öğrenci oldu. Hasan Elmas, Mustafa Yiğit’i merkez kadroda istihdama başladı. Bir bakıma bazı arkadaşlarımızla birlikte onun yardımcıları oldular. Rahim Demirbaş arkadaşımız’ ın Konya Eğitim Enstitüsü müdürü olmasına da onun aktivesi etkili olmuştur

Hasan Elmas’ın rehberliğinde Mücadeleci arkadaşlarımız Türk Eğitim Birliği’nin metruk yurduna talip oldular. Milli Eğitim bakanlığında görüşmeleri Mustafa Yiğit yürüttü ve Kurulan bir vakfa tahsisi sağlandı.. Böylece Konya’da Mücadelecilerin bir yurdu oldu.

Bütün öğrencileri Mücadelecilerin referansı ile oluşan bu yurdun ne derece faydalı olduğunu ifademe gerek yoktur. Bu Yurt’da bir anda altı yüz öğrenci barınabildiğine göre ne derece etkili olduğunu anlamak zor değildir.

Bu Yurtta bir aktiviteye şahit oldum. Yurt Müdürü Mustafa Yiğit’in düğünü vardı. Öğrenciler gösteriler yaptılar. Çok heyecanlı idiler. Bu yurdu yurt tutan arkadaşlarımızın hayatta da başarılı olduklarını gördüm. İçlerinden Milletvekili olanlar ve Yüksek memuriyelerde bulunanlar oldu.

Bunlar Selçuklular rumuzuyla bir Whatsat sayfası açmışlar. Bazan sayfaya girdiğim oluyor. Arkadaşlarımız şu kadar zaman sonra Selçuklu yurdu heyecanını unutmamışlar, bu heyecanı yansıtıyorlar.

DÜĞÜN HEDİYESİ: ARABA

“Aykut Abinizi Ankaralılar evlendiriyorlar” ifadesini Mehmet Çetin abiden bu formatla duydum. Kiminle diye sorduğumda Ankara’dan Kayserili bir kızla dedi. Çalışmalarımıza katılan bir kız diye de açıklama yaptı. Doğrusu sevindim. Büyük telaş içinde bu tip konular bizim aklımıza gelmiyordu. Sonra babasının hakim olduğunu, kızın da hukuk öğrencisi olduğunu ifade etti. Bundan sonra Ankara çalışmalarından sorumlu olan Mustafa sağ Ankara’dan gelmez oldu.Sayılı düğün davetlerini Ankaralılar ulaştırdılar. Düğün yerini kim telkin ve tespit etti bilmiyorum. Organize etmek için Aykut Abi Kemal Yaman’ı görevlendirmiş. Topkapı Sarayı içinde bir lokantada yemek verilmek suretiyle düğün yapılacaktı. Orayı Sirkeci’de Konyalı lokantası işletiyordu. Kemal Yamanla birlikte gidip Konyalı Lokantasının damatları İzmirli bir yönetici gençle görüştük. O bize davetiyenin Topkapı sarayına giriş bileti sayılacağını ifade etti. Biz de bunu bütün Türkiye’ye ulaştırdık. Beni Topkapı sarayı görevlileri tanıdılar. Kartlarını unutanlar benim referansımla biletsiz girebildiler. Lokantaya ödenen sadece kişi başı yemek parası oldu. Böylece liderimizin düğününü Topkapı sarayında yaptık.

Hasan Elmas Konya’dan telefon etti. Nasıl bir hediye alalım diye sordu. Aykut Abinin arabası yoktu. "Araba alabiliriz, dedi. Ben bu müjdeyi Aykut Abiye ulaştırdım. O zaman Anadolu marka şahin marka arabalar vardı. Böyle bir araba alırlarsa binemem, dedi. Hasan Elmas’la telefonla konuyu görüştüm. Hasan Elmas bize destek veren il olur mu, dedi. Organize etmek zor dedim. İyi bir araba almayı kabul ettiler, Şahin marka araba kırk bin TL. civarında idi, Yetmiş iki bin liraya Fort Taunus aldılar. Düğünden önce getirip hediye ettiler. Aykut Edibali’nin şoförlüğünü bir süre Hüseyin Cimşit yaptı. Sonra da uzun süre Ankara il sorumlusu Ömer Vural yaptı.

MİLLET PARTİSİNİ ELE GEÇİRME

1976 Yılında Millet Parti yönetiminde görevli, bir öğrenci arkadaşımızın babası Talat Nevruzoğlu beyden bir teklif geldi. Millet Partisini ele geçirebileceğimiz haberini ulaştırmıştı. Aykut Edibali abi ile birlikte evlerine gittik. Konuyu Talat Nevruzoğlu ile uzun uzun görüştük. Hemen faaliyete geçtik. Türkiye'de her ile haber gönderdik. Arkadaşlarımız fahri yardımcı olarak Genel Merkeze yerleştiler. İllerde kongre yapılması gerekiyordu. İllerdeki sorumlu arkadaşlar tarafından tahsis edilen arkadaşlarımıza Hazırlanan yetki belgeleri ile kuruluşa başlandı. il yetkilileri ilçelerde bazılarına kurucu yetki belgesi verdi. İlçelerden bazılarına yetki belgesi verildi, Üyeler kaydedip, kongre yaptılar, delegeler belirlediler. Bu delegelerle il kongreleri yapıldı. Genel Kongre delegeleri seçildi. Arkadaşlarımız canla başla çalıştılar. Üç ay sonra her şey tamamdı.Genel kongre yapıldı ve Millet Partisi tamamen Mücadelecilere geçti. Genel Merkez binası ile bazı il binaları Millet Partisi'nin tapulu malları idi. Konya'da böyleydi. Teşkilat çalışmalarının merkezi Konya'da Millet Partisi binası oldu. Hasan Elmas başkanlığında bu çalışmalar Konya'da sorumsuzca yürüdü. Konya, kongreleri ilk önce bitiren illerden olmuştu.

Bu başarıda en büyük paye, Talat Nervruzoğlu’dan sonra, Millet Partisi Genel Merkez binasına yerleştirilen arkadaşlarımıza aittir. Kendime de bir pay çıkarayım. Bu çalişmaları İstanbul'dan ben yönetmiştim. Konya'nın bir ilçesinden telefon geldi, Kongre için geldik ama üye ve yer bulamıyoruz deniyordu. Dedim ki arkadaşlarımızın babalarını, annelerini üye kaydedin. Birinin evini adres gösterin, kendiniz delege olun, kongreyi tamamlayın demiştim. Öyle yapmışlar.

ARKADAŞLARI KORUMAK

Arkadaşlarımız Hasan Elmas abilerini daima baba gibi görmüşlerdir. Hasan Abileri de onları korumak için özen göstermiştir. 1980 darbesi öncesi Sağ-Sol çatışması halinde kimin kimi neden öldürdüğü meçhul hale gelmişti. Her kavga ölümlerle biter hale gelmişlerdi. Bu hengamede beş bin vatan evladı kurşunlara hedef olmuştu. Önce Sağ-Sol çatışması halinde başlayan çatışmalar, sonra klikler savaşı haline geldi. Darbe iyice yaklaştığı dönemlerde gündelik ölen genç sayısı bazen on kişiyi geçiyordu.

Arkadaşlarımız genç idiler. Gözleri kara idi. Arkadaşları Solcular veya o günkü tabirle Ülkücüler tarafından dayak yiyen bir genci,, olayların dışına çekmek ne kadar zor, bütün Türkiye'de en iyi biz biliriz. Okullarına sokulmayan öğrencilere sabır tavsiye etmek ne kadar zor.

Hasan Elmas arkadaşımızla o günleri değerlendirdik. Arkadaşlarımızdan zayiat vermemek için çok zorluk çektiğini anlattı. Hassas ve hareketli genç arkadaşlardan gelen teklifleri nasıl direnerek, öğüt vererek geri çevirdiğini anlattı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Küçükköy Arşivi