Mücadele Birliği Hareketinde Öncü Liseliler (1965-1975)
Mücadele Birliği Hareketi’ni ilk yüklenenler, birçok ilde liseli gençlerdi. Neler yaşadılar, neleri üstlendiler, ne zorlukları aştılar. O kahramanların azimlerini, gayretlerini, dayanma güçlerini düşündükçe her biri gözümde büyüdüler, devleştiler.
Konyalı Liseliler
Kuruluş dönemindeyiz. Konya İmam Hatip Okulu’ndan bir grup öğrenci davamıza inandılar. Henüz ismi konmamış davamıza inandılar. Hayatlarını davamıza bağladılar. Davamızı yaşıtları arkadaşlarına anlatıyorlardı. Basiretsiz yöneticiler, onların konuşmalarını yasakladılar. Onlara yakın olan her öğrenciyi sakıncalı ilan ettiler. Sorgulara çektiler, disiplin kuruluna verdiler. Cezalar yağdırdılar. Okullarını bitirirken, öğretmenler kurulu kararıyla, o tarihte onlar için tek yüksek tahsil imkanı olan "Yüksek İslam Enstitüsü’ne giremez" kararı aldılar.
Ancak onlar davalarına güvenden hiç bir şey kaybetmediler. Davalarına sevdalı idiler. Haklarını almak için mahkemeye müracaat ettiler. Haklıydılar. Haklarını mahkeme kararıyla elde ettiler. Bazıları lise fark imtihanı vererek çeşitli fakültelere girdiler. Avukat, hakim, mühendis olanlar oldu. Devlet kademelerinde yüksek memurluklarda ülkemize önemli hizmetler sunanlar oldu. Akademik çalışmalara katılanlar profesör olanlar oldu.. Bazılarını Üniversitelilerin ilk yıllarında başka illere sorumlu yaptık. Davamızı başka şehirlerde başarıyla temsil ettiler. Lise çağındaki öğrencilere abilik yaptılar. Model oldular. Bunlardan biri de ileride "PANAROMA 1453 MÜZESİ"nin baş ressamı Haşim Vatandaş'tı. Mahmut Özbay'ı, Mustafa Yıldız'ı, Mustafa Aydın'ı (Şimdi Profesör) özel anmam gerekir.
Ereğlili Liseliler
Konya Ereğli'den Necmettin ERİŞEN'İN YEĞENLERİ ve bir grup İvriz Öğretmen okulu öğrencisi davamıza bağlanmıştı. O tarihlerde öğretmenler arasında solculuk revaçtaydı. Arkadaşlarımıza, yani onbeş- onaltı yaşlarındaki öğrencilerine bazı solcu öğretmenler baskılar uyguladılar. Onlara da yasaklar koydular. Rahmetli Necmettin Erişen’le okullarına gittik Solcu müdür bize bile entrika yapmak istedi. Oyununu birkaç hamle ile bozduk. Onbeşli arkadaşlarımızın davaya bağlılıkları düşman çatlatacak haldeydi. Baskılar onları yıldıramamıştı. Çeşitli fakültelere girdiler, Avukat, hakim oldular. Öğretmen oldular. Akademik ünvan sahibi oldular. Hayatları boyunca davalarından fire vermediler. Onlardan biri de ileride Konya uzmanı olacak olan Prof. Dr. Caner Arabacı'ydı.
Beyşehirli Liseliler
İmam Hatipli gençlerden Cemil Özbek Beyşehir'de yaz tatilinde öğrencilere davamızı anlatmış. Davamıza inananlar, bağlananlar olmuş, Onlarla görüşmemi benden rica etti. Biz onların gözlerinde koca insanlardık. Çünkü yaşımız yirmibeşi geçmişti. Beyşehir’e gittim. Toplanacakları bir yerleri yoktu. Beni bağlar arasına götürdüler. Duvarları yıkık bir bağ içinde yirmi kadar liseli, hatta ortaokullu gence bir de ben davamızı anlattım. Davamıza bağlılıkları perçinlendi. Beyşehirli kahraman çocuklardan biri de, ileride büyük bir sinema yönetmeni olacak olan "ÜÇ MEHMETLER"den Mehmet Taşdiken’di.
Adanalı Lisesiler
Necmettin Erişen Adana'dan bir kısmı yeğenleri on beş kadar İmam Hatipli genci Konya'ya taşıdı. Kültür çalışmalarına katıldılar. Adana’ya heyecanla ve azimle döndüler. İçlerinden davamızı başka illerde temsil edecek önderler çıktı. Bir süre Erzurum sorumlusu olan Mustafa Avcı, Çorum'u sıfırdan canlandıran Mustafa Yiğit, Adana Sorumluları Mustafa Ünlü, Recep Kırış, İstanbul il içi çalışmalar sorumlusu Mustafa Dündar bunlar arasındadır.
Afyonlu Liseliler
Afyon’da bir grup liseli davamıza bağlandılar. Afyon’da vaizdim. Şehrin merkezi büyük camisi olan İmaret Camisi’nden vazgeçerek liseye yakın bir küçük cami seçtim. Mehmet Çetin abinin yönlendirdiği liseli gençler camiyi doldurdular. Onlara uygun vaaz konuları seçtim. Toplanacak bir yerimiz yoktu. Vaazdan sonra bir çay bahçesinde toplanır, onlarla sohbet ederdim. Hepsi hayatları boyunca davamıza bağlılıklarını kaybetmediler Onların içinden doktorlar, mühendisler, avukatlar, hakimler, doçentler, profesörler, valiler, milletvekilleri çıktı. Hepsi davamıza lise çağında bağlanmışlardı. Hatta ortaokullarda okuyanlar vardı. Onlardan da birini sunmam gerekirse Gömülü Çoban'ı (Merhum Faik Eryıldız) anayım. İlk şiirlerini yazıp da bana gösterdiğinde lise öğrencisi idi. Küçük küçük düzeltmeler, yol göstermeler yapıyordum. Üç kardeş bir öğrenci evinde kalıyorlardı. Tek odalı evlerini ziyaret etmiştim.
Burdurlu Lisesiler
Mehmet Çetin Ağabey tayinini Afyon’a aldırmıştı. Bana daha önce görev yaptığı Burdur’a giderek ilgi kurduğu öğrencilere bir çalışma düzeni
vermemizi istedi. Birlikte gittik, bir öğrenci evinde yirmibeş kadar öğrenci toplanmıştı. Hepsinin yaşı onbeş, onaltı onyediydi. Sabaha kadar konuştuk. Onları bir çalışma düzenine soktuk. Onların içinden daha sonra avukatlar, savcılar, öğretmenler, milletvekilleri çıktı. Bazılarının ismini ansam hemen herkes hatırlar. Çünkü meşhur oldular. hala ifşa edilmemesi gerekiler diye düşünüyorum. Başka illere sorumlu yaptığımız arkadaşlarımız oldu. Hep başarılı oldular. Bunların içinden Üniversite hayatında Kayseri'de sorumluluğu üstlenen Ali Ay'ı, Antalya'da sorumluluğu üstlenen Ramazan Özen'i, Güzel kardeşleri anmam gerekir.
Ordu İlinden Liseliler
Yedek subay askerlik dönüşü görev almadım. Teklif üzerine İstanbul’da kaldım. Teşkilat Çalışmalarında Mehmet Çetin Abiye yardımcı gibiydim. Anadolu seyahatlerim başladı. İlk gittiğim il ordu oldu. Orada İmam Hatip Okulu müdürü Öğretmen arkadaşlarımıza ve öğrencilere baskı uygulanıyormuş. Desteğe ihtiyaçlarının olduğunu tespit ettim. Mehmet Çetin ve Necmettin Erişen’le istişare edip, Mahmut Özbay’ı bu İl'e sorumlu götürdüm. Bir sene geçmeden üç öğretmenimiz başka illere sürgün edildiler. Müdür müfettiş istemiş. Hemen Orduya gittim. Müfettişle konuştum. Müfettiş bana teftiş ettiği İmam Hatip Okullarında öğretmenleri nasıl dağıttığını anlattı. Bir sene sonra CHP’den milletvekili oldu. Öğrencilerimizin okullarından atılmalarının önünü almaya çalıştım. İmam Hatip müdürüne müfettişin niyetini anlattım Öğrencilerin okullarından atılmalarının önünü aldık. Sebepsiz yere muhtelif cezalar verdiler. On beş, on altı yaşındaki çocuklar cezalara ragmen davalarından dönmediler. Perşembe Öğretmen Okulu'nda davaya bağlı öğrencilerimiz aynı zorluğu yaşadılar. İçlerinden, önemli devlet görevlerinde bulunanlar, davamıza hizmette öncü olanlar çıktı.
Tokat’tan Liseliler
Giresun’a gittim. Arkadaşımız Ulvi Avcıata yeni tayin olmuştu. Kendisine bağlanan öğrenciler vardı. Trabzona gittim, Halis Ölmez arkadaşımız ve Mustafa Tosun arkadaşımız etrafında liseli öğrecilerin halelendiklerini gördüm. Tokat’a gittim İsmail Hakkı Çıttır arkadaşımızın öğrencilerle yakın ilişkisini gördüm. Ulvi Kabakçı arkadaşımız o günlerle ilgili şu bilgileri yazmış.
“1970 yıllarda İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü bitiren bir genç Tokat İmam hatip okuluna öğretmen olarak tayin edilir. Üstelikte bu genç Tokat İmam Hatip okulu mezunudur. Kısacası mezun olduğu okula öğretmen olarak atanmıştır.. Aileden gelen dini bir duyarlılığı söz konusudur öğrencilik yılları hep başarılıdır. Dini ilimlere karşı ilgilidir.Lise yıllarından beri Tefsir Hadis Fıkıh konularında muadillerine göre öndedir. Okula gelir gelmez öğrencilerin dikkatini çeker konuşmalarıyla ders anlatmasıyla öğrenciler etkilenmektedir. Agirbasli kibar ve nezakeyiyle örnek bir öğretmendir. Bu genç derslerini iyi anlatmakla beraber aynı zamanda memleket meseleleriyle ilgilenmekte öğrencilere mesajlar vermektedir. Ayrıca sadece İmam Hatip öğrencileriyle değil Gazi Osman Lisesi öğrencileriyle Tokat öğretmen Okulu öğrencileriyle de ilgilenmektedir. Üstelik sınırlı imkanlarına rağmen evini öğrencilerine açmakta o zaman şartlarında öğretmenler arasında bu durum pek de alışık olunmayan bir durumdur. Ama bu genç öğretmenin iç dünyası cıvıl cıvıl, içi içine sığmamaktadır. Öğrencilerine gelecekle ilgili yeni ufuklar göstermektedir”
Türkiye'de Liseliler
Yozgat’a gittim. Osman Erkoç ağabeyin etrafında halelenmiş öğrenciler vardı. Oraya öğretmen olarak tayin edilen sınıf ve dava arkadaşım Ali Kerrar Ulu lise çağındaki, onbeş, onaltı yaşlarındaki gençleri davaya bağlamıştı. Gencecik liseliler davayı üstlenmişlerdi. Onları yetiştirmek için Konyalı Ankara Hukuk öğrencisi Hilmi Muştu, fedakarca önderlik yapıyordu. Sivas’a gittim. Bir İmam Hatip öğrencisi Ömer Polat ve Hamza Erdoğan liseli gençleri ( özellikle İmam Hatipli ve Öğretmen Okullu) teşkilatlandırmakla meşguldüler. Diyarbakır'da ki liseliler hakkında bölge sorumlusu Ömer Vehbi Hatipoğlu'dan bilgiler alıyorduk. Bir Lise öğrencisi Mustafa Yiğit sürgün gittiği Çorum'da kendi gibi liseli yiğitleri dava önderi yapmıştı, Malatya'da bir Mehmet Can, Aydın'da bir başka Mehmet Can (Prof.) liselileri davamıza bağlamışlardı. Mehmet Can, yetiştirmekte olduğu Aydın Menderes'i Aydın'da bana tanıştırdığında yüzünde masumiyet görmüştüm. Kayseri de Mehmet Tutar'ı ve arkadaşlarını tanıdığımda öncü lise öğrencilerini, öğrenci evinde ziyaret etmiştim. Tek kaptan tek menülü sofralarına oturmuştum. Trabzon'da liseli öğrencilerin dava önderi öğretmenleri Halis Ölmez ve Mustafa Tosun'a nasıl sevgi gösterdiklerini gözümle görmüştüm. Hele o ödevleri. Kimya konusundan Din'e ulaşan, kordelalarla, resimlerle süslenen, sayfalarca süren ödevler.
Türkiye’nin hemen her ilinde arkadaşlarımızı yerlerinde çalışırken tanıma imkanı bulmuştum.. Her yerde 15- 16-17 yaşlarındaki liseli genç arkadaşlarımız davayı üstlenmişlerdi. Allah sağlık ve ömür verirse, uzun soluklu bir zaman içinde, her ili anlatırken ayrıntılar sunarım, inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.